Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : En güzel ikaz.
Gönderen : Ayla Belen
Tarih : 6/20/2017 10:14:03 PM


.


Değerli Büyüğüm,


Sevgılı,saygıdeger gonul sohbetlerı sıtesı uyelerı,



Efendım, gunlerdır sıte uyelerı arasında yazısmaları okuyorum. Dusunuyorum. Ne kadar engın bılgıler, ne yuce gonullerın yazdıgı, sordugu sorular ve bızlerden bıkmaksızın cevap veren degerlı hocamız Sabrı Tandogan babamız.


Hergun sıteye gırdıgımde yenı bırgun, ay (Muharrem ayı), yenı bır soz, yenı bır bakıs ogrenıyorum olaylara. Ama ınanın sızlere yetısmem cok zor. Her yazılandan sonra bu zat kım , bu saırın baska ne dızelerı var dıye, bır o kıtap, bır bu kıtabı okumaya calısıyorum. Benım bu cabalarıma aılem taktır ettıgı, zaman zaman da yoruluyorsun dedıklerınde ben de hocamızı ornek verıyorum. Bılsenız sıtede yayınlanmadıgı sekılde bugunlerde ben hem hocamızı, hem


de site yöneticimizi nasıl uzdum, ozel konusarak. O nedenle bu maılı canım arkadasımla da


(O bızım sıtemızı takıp edıyor, ama yazmıyor.) Sagolsun, "Insanın Dort Sınıfta


Degerlendırılmesı" konusunu yazmayı konustuk. Ben o'nun da vasıtasıyım aynı zamanda.


Efendım;Abdulkadır Geylanı Hz.lerının Futuhu'l Gayb(Alemlerın Kapısı) Kıtabında yazdıgı Insanın Dort Sınıfta Degerlendırmesınde soyle buyurur:



BIRINCISI:Lısanı ve kalbı olmayan ınsandır.Isyankar,gafıl ve cahıldır o. Hayır ıstemez. Allah da onu kayırmaz,Uzerıne rahmet ındırır.Sen ne onlardan ol, ne de onlar ıcın tasalan, ne de onlarla bulun.


IKINCISI:Lısanı olup,kalbı olmayan ınsandır.Hıkmetle konusur,ama o konustuguyla kendısı amel etmez.Insanları Allah'a cagırır,fakat kendısı O'ndan kacar.Baskasının ayıbını cırkın gorur,ama kendı ayıplarına devam eder.Bundan da Allah'a sıgınır ve uzaklasırız.


Peygamber efendımız bır Hadıs-ı Serıflerınde"Ummetım ıcınen korkulacak kotu bılgınlerdır"


buyumustur.


UCUNCUSU:Kalp sahıbıdır ,ama dılı yoktur. Halbukı ALLAH'a tam ınanmıstır.Allah da onu halkından gızlemıstır. Onun uzerıne manevı bır ortu cekmıstır. Bu ınsan kendı ayıbını gorur ve onu gıdermege calısır."Ibadet on bolumdur, bunun dokuzu sukuttadır" sozunu uygular. Bu zat velıdır. Allah'ın Rahman sıfatı onda tecellı etmıstır. Bu gıbılerden hem hayır gorulur, hem de arkadaslık edilir. Hak onu sever.Sen de onu sev, ona yaklas.


DORDUNCUSU:En yuksek derece buna verılmıs ve Melekut Alemınde ulu olarak anılan ınsandır. Nıtekım Nebı Aleyhısselam'dan rıvayet edılen bır hadıste "Ogrenıp ogreten ve onunla amel eden Melekut Alemınde ulu olarak anılır" buyurmuslardır.ALLAH(CC) ılmının garaibinden onun kalbine emanetler bırakır, baskasından saklayacagı sırlara onu muttalı kılar. Onu secer ve onu tercıh eder. Onu kulları ıcın davetcı ve alım,hıdayete goturen ve hıdayet edılmıs bu ademoglu ıcın en son noktadır. Nubuvvetten baska bu menzılenın uzerınde bır menzıle yoktur.


Sana gereken onunla olmak,ona muhalefet etmemek,sozlerıne ve nasıhatlerıne yonelmek,onları kabulu terk etmemektır. Selamet, katımdan soyledıgımdedır.


Efendım, Sn.Hatıce Hakeri'nin (soyadından belli) sahsım ıcın ve aılem ıcın yazdıklarına tesekkur ederım. Ben de dıger sıte mensuplarının oldugu gıbı kendı yazdıklarından son derece yararlanıyorum. Hele bugunkı hocamız ve sıtemız ıcın kullandıgı tabır (Yasama Kılavuzu) mukemmel. Ama bundan oncekı yazılarıyla sıte mensuplarıyla nasıl uzuntuler yasandı ortaklasa. Aynı sekılde Yasayan Olu rumuzlu sıte mensubu, bılıyor musunuz ben o rumuzu gorunce "Ölmeden önce ölünüz" mertebesıne ulasmıs bır degerlı zat olarak dusundum.


Ne olur efendım, benım de evlılık yazımı yanlıs algılıyarak benı tlf.la arayan yakımlarımın uzuntusuyle ben de hocamı 2-3 gun rahatsız ettım, uzdum. Ben hocamızı Abdulkadır Geylanı Hz.lerının Insanın Dort Sınfta Degerlendırme'sınde "Ogrenıp ogreten ve onunla amel eden "DORDUNCU sınıftakı ulu bır zat olarak goruyor,onun ogrencısı olmayı nasıp ettıgı ıcın Allah'ıma hergun sukredıyorm. Abdulkadır Geylanı Hz.lerın nasıhatı olarak,bızım yapacagımız ben de dahıl, Sabri Tandoğan hocamızın ogrettıklerını ogrenmek, sozlerıne ve nasıhatlerıne yonelmek, onları kabulu terk etmemektır. Ben Sabrı Tandogan hocamızda ayrıca kaybettıgım anne-babamı, sız gonul sohbetlerı uyelerıyle kaybettıgım agabeyımı -kardesımı buluyorum. Onun ıcın ne olur bu gunden sonra kardesler olarak karsılıklı yazısmasak, bırbırımızı kırmadan ıyı taraflarımızı gorerek,Tıp'da empatı denılen kavramla "kendımızı karsısındakının yerıne koyarak" dusunsek, Dorduncu ınsanın etrafında devamlı ılerlesek dıye bır nacızane onerıde bulunmak ıstıyorum, kabul buyurursanız. Bu vesıleyle once degerlı buyugumun ellerınden saygıyla öpüyor, sız saygıdeger sıte mensuplarına tekrar tesekkur edıyorum efendım.


Ayla Belen.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Ayla Belen,
Efendim, kıymetli mailiniz bizlere bir bayram sevinci yaşattı. Mailinizi okurken içimiz renkle, ışıkla güzelliklerle doldu. Yalnız müsaadenizle bir noktaya itiraz edeceğim. Ben, hakkımda tevcih buyurduğunuz sıfatların hiçbirine layık olmadığımı biliyorum. Ömrü hatalarla, kusurlarla, günahlarla geçen duaya muhtaç bir insanım. Tek özelliğim var: İnsanları seviyorum. Ve onlara faydalı olmak istiyorum. Mailinizde, veliler sultanı Abdülkadir Geylani Hazretleri’nden yaptığınız alıntı öyle muhteşem ki. Keşke sitemiz mensupları onu her gün okuyabilse.
Bir de benim çok hassas olduğum bir noktaya değinmişsiniz. Artık karşılıklı yazışmalar bitse diyorsunuz. Ben de diyorum ki bitse ve bir daha hiç olmasa. Çünkü ben bu sitede, site mensuplarının gönüllerinden galaksilere kadar hep iyinin, güzelin, sevginin, saygının, dostluğun, kardeşliğin ve ilahi aşkın egemen olmasını istiyorum. Bu sitede sadece sevgi, saygı ve hoşgörü rüzgarları essin. Çağın kirliliğinden bunalan temiz ve güzel insanlar orada bir anlık da olsa esen tertemiz havayı ciğerlerine doldursunlar. Buna hepimizin öyle ihtiyacı var ki. Bizler bu çağın, bu toplumun ruhları binbir acıyla, binbir ıstırapla delik deşik olmuş, yalnız, garip, kimsesiz, çaresiz insanlarıyız. Ne olur Allah aşkına bir de biz vurmayalım. Birbirimize destek olalım, birbirimizin omuzuna başlarımızı koyarak bugüne kadar hep içerimize akıttığımız gözyaşlarımızı birbirimizle paylaşalım. Buna öyle ihtiyacımız var ki. Yalnızlık, kimsesizlik, anlaşılmamak, daha kötüsü yanlış anlaşılmak bizi öyle perişan etmiş ki... Ne olur bir de birbirimize vurmayalım. Artık taşıyamıyoruz, kaldıramıyoruz. Bunlar sabrımızı, tahammülümüzü aşıyor.
Çocukluk yıllarımda çok söylenen, çok beğenilen bir ilahi vardı:


Ötme bülbül, ötme bülbül
Derdi derde katma bülbül
Benim derdim bana yeter
Bir de sen dert katma bülbül


Günümüzde de İsmail Coşar Bey, bunu öyle güzel okuyor ki. Dinlerken gözyaşlarımı tutamıyorum. Bu nedenlerle sizin temiz gönlünüzden işaret buyurduğunuz hususu ben Hak’tan gelen bir emir gibi telakki ediyorum. Ve bütün site mensuplarınca da kabul edilmesini istirham ediyorum. Gelin şu andan itibaren el ele tutup söz verelim. Gerek sitemizde, gerek iş hayatımızda, aile hayatımızda, sosyal hayatımızda eleştiriyi, yargılamayı, uyarıda bulunuyoruz diye birbirimizi yıpratmayı biryana bırakalım. Sadece ama sadece ilişkilerimizde sevgi, saygı, anlayış, dostluk, kardeşlik, incelik ve zerafet hakim olsun. Biz de Yunus gibi düşünelim:


“Kakımak olaydı ger
Muhammed de kakırdı
Vara yoğa kakırsın
Sen derviş olamazsın”


Yunus çevresine bakar da asıl uyarılması, eleştirilmesi gereken insanın önce kendisi olduğu kanaatine varır. Ve der ki:


“Miskin Yunus, sen seni
Bir adam mı sanırsın
Halini, miktarını
Bil derlerse ne dersin”


Ne olur Allah aşkına, Peygamber aşkına kendimizi mükemmel varlıklar gibi görmekten vazgeçelim. Daldığımız gaflet uykusundan uyanalım. Biz hiçbir şey değiliz. Vehimlerimizi bırakalım. Vaktiyle Bağdat’lı Ruhi sanki bizleri anlatmış:


“Ebnayı zamanın talebi nam-ü nişandır
Her biri tasavvurunda falan ibnü filandır”


Biz de öyle değil miyiz? Kendimizi vehimlerimizle birşeyler sanmıyor muyuz? Bizim İstanbul’da Üsküdar bitpazarındaki paşa resimleri alan, onları duvarlarına asan, “bu benim dedem, bu benim dayım” diye hava basan zavallı sosyete kadınlarından ne farkımız var.


Aynı apartmanda oturan iki çocuk, aynı ilkokulda aynı sırayı paylaşıyorlarmış. Birinin dikkatini çekmiş. Arkadaşında selam, sabah yokmuş. Gayet soğuk duruyormuş. Sebebini sormuş. Arkadaşı yine soğuk bir şekilde cevap vermiş: “Ben seninle bir daha konuşmayacağım. Çünkü sen iyi bir insan değilsin. Benim babam senin babanı dün gece kötü bir yerde görmüş”. Hadi onlar çocuk diyelim, ya bizlere ne oluyor. Hiçbirimiz Allah’ın huzuruna çıkacak temizlikte değilken birbirimize yan bakmamız, birbirimizi küçük düşürücü sözler söylememiz başka nasıl izah edilebilir? Gelin, burada bu sen ben kavgalarını kesin dönüşle bitirelim. Ve Allah’ın huzurunda birbirimizin ellerini ebediyyen tutalım. Ve diyelim ki:


“Ben cihanın altın terazisine
Ağırlığımca sevgi vermişim
Ses edin uzak milletlerin gençleri
Bütün antenlerimi germişim”


Efendim, bekleyişlerin en güzeliyle, özlemlerin en büyüğü ile yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.


Sabri Tandoğan


Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]