Günün bütün olayları, yetişebilmemiz, tekâmül edebilmemiz, biraz daha insancıl bir havaya bürünebilmemiz için bir vasıtadır. Telefon çaldığı zaman, sıcak, tatlı bir sesle “Buyurun efendim” diyebilmek, başlı başına bir sanat olayıdır.
Bir ev hanımının sofraya yemek getirişi, aile fertlerine onu taksim edişi de, inceliğin, zarafetin, edebin, güzelliğin bir örneği olabilir.
Sokakta yürürken selâmlaşmak, başlı başına bir güzel sanattır.
En ufak iyiliğini gördüğümüz bir insana içten, gönülden teşekkür etmek, bir güzel sanattır.
Nur içinde yatsın, Allah’ın rahmeti üzerine olsun. Bandırmalı Ali Efendi Hazretleri dükkânında meşgulken, telefon çalar. Merhum telefona çıkar, “Buyurun efendim.” der. Telefon eden kimse, süt evini taksi durağı sanır. “Acele bu adrese bir taksi gönderin.” der. Hemen Hazret dışarı çıkar. Bir taksi bulur. Ücretini verir ve o zata gönderir. “Neden böyle yaptın?” diyenlere, “Yanlış numara çevirdin, burası taksi durağı değil, deyip adamı mahcup etmek istemedim.” der.
Merhumun ömrü hep böyle inceliklerle doluydu. İnsan onunla birlikte iken, hem huzur içinde olur, hem de manen zenginleştiğini hissederdi.
Yıllarca önceydi. Viyana’da kaldığımız otelin yanında bir süpermarket vardı. Merhum Rânâ Hanım’la Viyana’yı gezmiş, akşam otele dönüyorduk. Süpermarketten şeftali aldık. Kasaya para yatırmaya gittik. Görevli hanım parayı alırken teşekkür etti. Hayatımda, o kadar güzel teşekkür eden başka bir kimse görmedim.
Bir arkadaşım Japonya’da bin kişinin yemek yediği bir lokantaya gitmiş. Bin kişi yemek yiyor, çıt çıkmıyor. Bizde on kişinin yemek yediği bir pideciye, dönerciye gidin, gürültüden kafanız şişer."
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.