.
Değerli Büyüğüm izninizle bir sorum olacaktı.
Bir sohbetinizde Danıştay'da çalışırken, meslek hayatınız boyunca kimseyi kırmadığınızı, incitmediğinizi,onlarla usulüne göre,edeple konuşup hareket ettiğinizi söylemiştiniz. Ben de işyerinde sabah gelirken günaydın akşam giderken iyi akşamlar deyip çıkıyorum ve inanın elimden geldiğince kırmamaya, incitmemeye özen gösteriyorum. Üslubumu tabiri caizse yumuşak kullanıyorum. Bazı kimselere yapılacak işler şunlar şunlar, bunları yapalım ,şunları yapalım deme yetkim var ve ben bu insanlara sesimi yükseltmeden ve de fazla alçaltmadan üsluplu bir şekilde yapmaları gereken iş'i söylüyorum ama bugün birisi çıkıp bana lakayt şekilde "O işin acelesi yok beklesede olur" dedi bende sesimi yükselttim ve hemen yapmasını söyledim.Yaptığım yanlış mı bilmiyorum ama ben böyle kimselere nasıl bir tavır takınmalıyım? Çünkü bazıları nazik davranışlardan anlamıyorlar ve işin gerçeği birisi kafama bu şekilde taş attığı zaman ben onun kafasına kaya fırlatıyorum.
Değerli Büyüğüm böyle kimselere yada genel anlamda böyle durumlara yol açmamak için ben nasıl bir duruş almalıyım? Ve benim yaptığım doğru bir hareket mi?
Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim. Hürmetle ellerinizden öperim.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Esra Hanım,
Kıymetli yavrum, ben senin yerinde olsaydım şöyle derdim: ‘Efendim, Atatürk diyor ki “Bir işin yapılması için en münasip zaman içinde bulunulan andır.” Hayatın, değil yarın, öbür gün, biraz sonra neler getireceği hiç belli olmaz. Onun için lütfen hemen yapalım.’
Bugün dünyada en zor şey insanlarla geçinebilmek, onlara bir iş yaptırabilmektir. Çünkü öyle bir toplumda yaşıyoruz ki pek çok insanın aklı başında değil. Yoğun bir nefsaniyet yaşanıyor. İnsanlar çevrelerinden çok kuvvetli eksi elektrik alıyorlar. Bir insanın eksi elektrikle dolması için bir saat televizyon seyretmesi yeter. Haberler, diziler, açık oturumlar hep ama hep eksi elektrik saçıyor. Gazetelerde olsun, televizyonlarda olsun öyle bir habercilik anlayışı var ki nerde bir pislik, nerde bir negatiflik varsa haber diye onu veriyorlar. Ama memleketimizde güzel insanlar da var. İçleri sevgiyle dolan, hizmet aşkıyla dolan pırıl pırıl insanlar da var. Kimse haber diye onları vermiyor, onları habere layık görmüyor. Hep negatiflik, hep negatiflik. Zavallı insanlarımız bu süreki negatiflik bombardımanı altında hepsi sinir küpü oluyorlar. Bu nedenle insanlarımızı hoş görelim. Onlara iyinin, güzelin sesini duyuralım, örneklerini verelim.
Sevgili yavrum, seni çok iyi anlıyorum ve çok seviyorum. Ama ne yaparsın ki biz bu insanlarla beraber yaşamaya mecburuz. O halde biz de Yunus gibi olalım, Yunus gibi söyleyelim:
“Bu dünya dopdolu kalleş,
Her birinden bir ses gelir
Hakkı gerçek sevenlere
Cümle alem kardeş gelir”
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.