Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Aşk ve teslimiyet.
Gönderen : Çiğdem
Tarih : 8/2/2017 9:39:26 AM


.


Efendim,


Rahmet, bereket ve feyizlerle dolu bir günün bütün esenlik ve güzellikleri üzerinize olsun... Bugün de yine siz çok sevgili büyüğümüzün yıllar önce yayınlanmış bir gazete yazısına çok değerli gönül dostları ile birlikte uzanalım dilerseniz...



Hepinize sağlık ve huzur dolu, renk ve ışık dolu zamanlar, yepyeni güzellikler, feyz dolu çalışmalar dilekleriyle...




Çiğdem



*Aşk ve Teslimiyet*


Kemal, Yaratanın yarattığından zevk alma halidir, kendini bilmektir, muhabbetin eseridir. Göz kendine değil, dışarıya bakar, kamil, olgun, arif insan Hakkın idrakine varmış kişidir. O, cüzlerden kül’ü seyreder. Bütüne varamayan, tevhide eremeyen, hayattaki sonsuz güzelliği göremez, muhteşem senfoniyi dinleyemez. İnanılmaz güzelliklerle dolu bir yeryüzü cennetinde yaşıyoruz. Ama, görene.. Köre ne? Abes sandıklarımız, bizim eksik bakışlarımızdan başka nedir? Unutmayalım, gören göz değil gönüldür. Yunus,


“Şu gözümden gören kimdir”


diye sorar. Gören kim, işiden kim? Allah,


“Ben kulumla görür, kulumla işitirim”


Buyuruyor. Kulumla koklarım demiyor. Bunu çözmeye çalış. Kur’an’ı Kerim’deki


“Oku, sen atmadın, O attı”


ayetini düşün. Bunun idrakinde fetihler vardır.


Dünyanın en güçlü tohumunu bile toprağa ekmezsen hiçbir şey vermez. Sen dost ile dost olursan, cümle alem sana dost olur. Sev ki sevilesin.. Tohum verilmeden mahsul alınır mı?


“Ben taşrada arar idim, ol can içinde can imiş…”


Arayan bulur, seven sevilir. Ağaç bile sevgiden çiçek açar. Bedri Rahmi bir şiirinde


“İnsan, alemde insanları sevdiği müddetçe yaşar”


diyor. Doğru. Allah sevgisinin ispatı insanları sevmektir. Sevgi insanın bahtıdır. Yunus


“Sevdiğimi demez isem, sevgi derdi boğar beni”


der. İlave eder,


“Aşk gelicek cümle eksikler biter”.


Gönül penceresi iyiye, güzele, doğruya Hakk’a açılmayınca sıkıntı başlar. İki günü birbirine eşit olan ziyandadır. Ne olur, adımlarımız mezara yaklaşmaktan ibaret olmasın. Her zerrede Hakkı müşahede edelim. Her sıfatta mevsuf olanın Hak olduğunun bilincine ulaşalım. Bilelim ki, varoluşta her şey sevginin emrindedir. Aslımızı bulalım, bilelim, olalım diye bu cihane gönderildik. Her zerre vazifelidir. Abes bir şey yoktur. Her şey kendi merkezindedir, kendi rolünü oynamaktadır. Ancak gönül gözü açık olanlar zuhurata tabidirler. Ancak, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri gibi olanlar,


“Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler”


diyebilenler, huzuru, mutluluğu, yaşama sevincini duyabilirler, her an bir halden başka bir hale geçerler. Kur’an-ı Kerim’de


“Allah, her an yeni bir şen’dedir”


Buyruluyor. Huzur Allah’a yaklaşmakta, sıkıntı ve mutsuzluk Allah’tan uzaklaşmadadır. Hayatı kapkara görüyorsan bil ki uzaklardasın. Lütfen münakaşa etme. Bin dereden su getirerek kendini kandırma. Nasıl tabiat kanunları varsa, mana aleminin de kanunları vardır. Fazıl Hüsnü Dağlarca,


“Çocuğum dua et geceleri


İnsan uzaklaşabilir Allah’tan”



der. Sen zuhurlar bekliyorsun. Oysa bakmasını öğren. Kainat kitabını okumaya çalış, insanların alıp verdiği nefes sayısı kadar Allah’a giden yol vardır. Önüne geleni cehenneme gönderen kimse, acaba cehennemin kapısına biletçi mi tayin edildi? Kendi kurtuluşunun müjdesini kimden aldı acaba? Bu boş iddiaları bıraksak da, geliniz desek, geliniz, bir anımızı imanlı geçirelim. İçinde bulunduğumuz demi yaşamaya bakalım. Bir ilahi var. Çok beğeniyorum. Zevk alıyorum: “Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem” Fırsat bu gündür. Dün geçmiş, yarın bilinmiyor. Ama şu anda hayır işleyebilir, kitap okuyabilir; ibadet edebiliriz. Onu değerlendirebiliriz. Sensiz bir zamanı yaşadın mı hiç? Muhammed Nurül Arabi Hazretleri, sohbet sırasında, kazara ağzından “ben” kelimesi çıkarsa, lavaboya gider, tekrar tekrar ağzının içini yıkarmış. Gönül dünyamızı kalaylanmış kap gibi tertemiz, pırıl pırıl yapalım ki, orada nice ziyaretçi görebilelim. Hane mamur olmayınca, ziyaretçi gelmez. Yaratılışın hikmeti, Yaratanı bilmektir. Dünyada en tatlı şey, Allah aşkıyla gözlerin nemlenmesidir. Ayıpların en büyüğü, insan-ı kamil huzurunda saygısız edep dışı, incelikten uzak olmaktır.


Sabri TANDOĞAN Efendi Hz.


Yeni Mesaj Gazetesi


4 Temmuz 1998

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]