Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Haddini Bilmek.
Gönderen : Berk
Tarih : 8/9/2017 12:35:12 AM


.



Muhterem hocam,


Yeni öğrendiğime göre Ankara'da, Akçağ kitabevinde "melâmi savaşları" kitabı varmış. Yazarı oktan keleş.





Muhterem hocam.ayrıca kitabı okursanız size sormak istediğim bir şey var kitaptan: hakikaten hayır ve şer güçleri arasında görünmeyen bir mücadele varmı? yani gizli ve dünyayı idare eden şer güçlerle, bizim bilemediğimiz Allah dostları arasında bir savaş. dünyayı etkilecek kadar büyük ama bizim farkında olmadığımız.gerçekten HAZRET-İ HIZIR 'ın da içinde olduğu böyle bir savaş olabilirmi hocam? tekrar ellerinizden öperim.





--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın Berk,





Efendim, henüz o kitabevine gitmedim, bahsettiğiniz kitabı görmedim, okumadım. O nedenle eser hakkında bir şey söyleyemem. Yalnız ben birkaç söz söylemek istiyorum. Efendim, ben açıkça söyliyeyim entel, dantel kimselerden, işlerden pek hoşlanmam. Üstümüze vazife olmayan şeylere karışmasını da hiç mi hiç sevmem. Biz komşumuzun kapısını çalıp bugün ne pişireceksin diyebilir miyiz? Bazı kimseler görüyorum, detayın detayı meselelere öyle dalıyorlar ki o zaman yahu bunlarda hiç mi akıl yok diyorum. Hazret-i Ömer’e sormuşlar “Ya Ömer” demişler, “kimin imanına sahip olmak isterdin?” Hazret-i Ömer, “Hani çölde yaşayan bazı yalnız, kimsesiz, himayesiz, yaşlı kadınlar vardır. Gece yıldızlara bakarak ağlarlar, ellerini açarlar Allah’tan af ve mağfiret dilerler, tövbe ederler, niyazda bulunurlar. İşte böyle bir çöl kadının inancına sahip olmak isterdim”. Elli küsür yıldır bu sözdeki derinliği, yüceliği anlamaya çalışıyorum. Bir şair ne güzel söylüyor:










“Onlar ki verirler laf ile dünyaya nizamat





Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde”










Değerli yavrum, Hızır’ın işine karışmak bizim ne haddimize. Bizler kim oluyoruz da Gayb Erenlerinin işine karışıyoruz. Biz acaba aynı çatı altında yaşadığımız insanları tanıyabildik mi, anlayabildik mi? Biliyorum bu sözlerimden dolayı bana kızacaksınız, belki darılacaksınız. Ama ben böyleyim işte. Siyasete, politikaya hiç aklım ermez. Herşeyi dobra dobra söylerim. Daha komşusunun sofrasına karışamayan bizler, kendimizi ne sanıyoruz da Rical-i Gaybin işine karışıp onları sorgulayacağız. Biz acaba o mübarek sultanların ayakkabılarında toz olmaya layık mıyız? İşte böyle yavrum. Ben hatası, kusuru, günahı boyundan aşkın olan bir insan olarak nasıl velilerin, Rical-i Gaybin işlerine karışıp, onlar hakkında fikir yürütebilirim. Benim bildiğim maneviyat kapısından edep ile girilir. Bizler daha doğru dürüst yiyip içmesini, oturup kalkmasını yapabilen insanlar mıyız? Acaba bizim gibiler doğru dürüst taharet almasını biliyor mu? İyi yüzme bilmeyenler için denizde fazla açılmak tehlikeli olmaz mı? Ya yüzerken ayağımıza bir kramp gelirse, ya bir köpekbalığı ile karşılaşırsak halimiz nice olur? Darılma, gücenme yavrum, bizi, bizim gibi günahı başından aşkın insanları Melami Savaşları hiç mi hiç ilgilendirmez. Bir kere benim bildiğim melamiler savaşmaz. Onlar edep, tevazu, sabır, şükür, kanaat, ve güzellik içinde sadece nefislerini Müslüman etmek için çaba harcarlar. Sizin ilk mailinizde yazdığınız kitabın ismi daha uzundu. İnsanın ona bir ilave yapası geliyordu (otuzaltı kısım, tekmili birden). İşte böyle yavrum. Ben cahil, basit, günahla dolu bir insanım. Beni sadece bir Ayetin, bir Hadisin güzelliği ilgilendiriyor. Onları öğrenip, sonra yaşantı haline getirebilmek ilgilendiriyor. Çünkü nur gelince zulmet gidiyor. Işık gelince karanlık gidiyor. Bir insan arınıp, temizlendiği zaman fıtratına uygun olarak pırıl pırıl, nur gibi yaşadığı zaman zaten her şey onun gönül aynasında ayan beyan ortaya çıkıyor. Bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Anlatamadıysam, seni kıracak bir kelam ettiysem önce Allah’tan, sonra Peygamberden, sonra Rical-i Gaybden, sonra senden af dilerim, özür dilerim, bağışlanma dilerim. Allah’ın selamı üzerine olsun.





Sabri Tandoğan





Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]