Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Halka hizmet, Hakka hizmettir.
Gönderen : Ayla Belen
Tarih : 8/10/2017 9:54:00 PM


.


Değerli büyüğüm,


Bugün öğleden sonra eski hastanemdeki arkadaslarımızla birarada idik. Hatıralar canlandı. Devlet hastanelerinde 16-23 saatlerinde vardiya ile poliklinik hizmeti yaptıgımız geceler.Bazı yaslı amcalar,sırayla ellerinde saglık karneleri bır KBB.poliklinige,bir Goz polikinigine, bir dahiliye polikligine muayene olurlardı sıradan.Günler gecti. Aynı birkac amcayı, vardiya saati koridorda oturuyorlarken,birbirleriyle tatlı-tatlı sohbet ederlerken, hastanenin caycısından çay alırken gördük ve izlemeye basladık. Artık muayene olmuyorlardı.Soguk kıs gecelerinde,yalnız evlerinden gelmiþ,hastanenin ve birbirlerinin sıcagından ısınan amcalarımızdı onlar bizim. Bizler de,onların vardiyamıza o zaman renk kattıgını,hem de ince-ince icimizi acıttıgını hissederdik.Iclerinden bir amca vardı ki,simdi daha iyi anlayabiliyorum sayenizde, belki de bizlerin ve kendinin farkında olmadıgı yüce bir zattı Allah'ımızın yüce katında.Vardiya gecelerinde,hastanede kaldıgı saatlere sükredercesine eline paspas,temizlik malzemeleri alır,tuvaletleri temizlerdi, hastanenin hizmetlisi olmasına ragmen.Yapma amcacığım dediğimizde "Ben isteyerek yapıyorum evladım"derdi.Yüce Yaradana şükrün nasıl incelikle sunuluşu. Şimdi öyle üzülüyorum ki, keske o veli amcamızı daha yakından tanıyabilseydik?Kimbilir,neler vardı yüreginde bize anlatacagı?Biz o zamanlar, simdi de öyle aslında "Görenedir görene, köre nedir köre ne?" gafleti ve körlüğü icindeydik. İnşallah bundan sonra aynı hataları işlemeyiz efendim.En derin saygılarımla ellerinizden öpüyorum.


Müsaadelerinizle.


Ayla Belen.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Ayla Belen,


Kıymetli yavrum, herzaman olduğu gibi öyle renkli, öyle canlı bir üslupla hastane koridorlarını anlatmışsın ki kendimi orada sandım. O bahsettiğin zata karşı içimde sınırsız bir sevgi ve saygı duydum. Keşke mümkün olsa da o zatın hatırını sorabilsem, ellerinden öpebilsem. Bu bende eski bir anımı canlandırdı. Elli yıl önce bir manevi büyüğün sohbetine giderdik. O zat (Allah rahmet eylesin, Pygamberin şefaati üzerine olsun) sade kendisi konuşmaz gelenlerin de söz hakkı tanır, onlara duygularını, düşüncelerini, tesbitlerini, anılarını söyleme imkanı verirdi. Birgün bir tarrih profesörü anlatmıştı: Eskiden padişah gibi, sadrazam gibi makam sahibi bir kimse bir manevi yola girince oranın büyüğü padişahın eline bir süpürge verir, haydi padişahım tuvaletleri temizle dermiş. Amaç, o padişahın yıllardır üzerinde biriken benlik, kibir gibi tortularını arıtmak. Padişah nasıl olur, ben koskoca bir hükümdarım, bana bunu nasıl yaparsınız diye itiraz ettiği zaman zaten maç biter, taraftarına kan kusturan Fenerbahçe gibi defolup gidermiş. Bu olayı işittikten sonra elli yıl hemen her gün işin manevi sebeplerini düşündüm. Neye el atsanız karşınıza hep o nefs problemi çıkıyor. Nefs, yakamızdan elini çekmedikçe bir türlü bizlere manevi tekamülün yolu açılmıyor. Cumartesi günkü konfeansta da anlatmıştım. Yesevi kolundan gelen bir Allah dostu “kibir ve kin” kalpten atılmadıkça ne yaparsanız yapın mana yolunda ilerleyemezsiniz diyor. Bu konu o kadar mühim ki nasıl yüksek matematik lisansı yapabilmek için işe kerat cetvelinden başlamak gerekiyorsa, en büyük sanat eserininin yazılabilmesi için önce alfabenin öğrenilmesi gerekiyorsa, mana yolunda da bir adım atılabilmesi için önce iç dünyamızı kibirden, gururdan, caka satmaktan, hava baskaktan kurtarmamız gerekiyor.


“Padişah gelmez saraya


Hane mamur olmadan”


Buz üstüne yazı yazmaya çalışanlar nasıl başarılı olamazlarsa bu mesele de öyle. O bahsettiğiniz mübarek insan kendisini hizmete adayarak nefis terbiyesi yolunu seçmiş. Ne güzel. Allah ondan razı olsun. En büyük, en makbul ibadet insanları sevmek ve onlara hizmet etmek, faydalı olmaya çalışmaktır. Allah bu güzelliği bizlere de nasip etsin.


Efendim, yeni maillerinizi bekliyor, sayın eşinize, sevgili Ümit Bey’e, zat-ı alinize en derin selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


Not: Ümit Bey, üzerimde o kadar olumlu bir izlenim uyandırdı ki onu gördüğümden beri hep gözlerimin önünde. İnşallah yüz yüze gelip, bir şeyler yemeyi, sohbet etmeyi Allah nasip eder.


Sabri Tandoğan


Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]