HAYAT, BİZE SUNULMUŞ BİR ARMAĞANDIR
Kıymetli yavrum,
Unutma ki bu çağda insanın tek umudu, bu adına hayat denilen fırtınalarla dolu denizde, gideceği tek liman, kendi evi. İster minicik bir gecekonduda otur, ister muhteşem bir sarayda, orayı cennet haline getir. Edebinle, inceliğinle, zarafetinle, temizliğinle, hassasiyetinle evinde hep güzellikleri yaşa. O güzellikleri eşinle paylaş. Mutluluğu, huzuru parada, eşyada, giyimde arayanlardan olma. Bütün yücelikler senin içinde. Kâinattaki yerini bil. Şeyh Galip, “Hoşça bak zâtına kim, zübde-i âlemsin sen” diyor. Kâinatta bir şey kalmadı da sen var oldun. Ağzından çıkan her söze dikkat et. Her zaman, her yerde Yüce Peygamberimizin buyruğunu yerine getir. Ya hayır söyle, yahut sus. Lütfen, elimde olmayarak diye, itiraza başlama. Sen güzel düşünürsen, güzel konuşursun yavrum. Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından zevk alır. Daima olumlu ol. Eksi elektrik üretenlerden olma. Düşüncemiz neyse biz oyuz. Tek istisna olmadan bütün insanlar için hayır duada bulun. Onları sev. Onlara saygı duy. Yaradılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü... İnsanlarda mükemmellik arayan, sonra da hayal kırıklığına uğrayan gaflet ehlinden olma. Unutma ki hiç birimiz mükemmel değiliz. Her birimizin artı yönlerimiz de var, eksi yönlerimiz de. İdeal insan bir soyutlamadır yavrum. Gerçek hayatta yoktur. İnsanları olduğu gibi kabul et. Her ânını değerli bir armağan gibi, her durumu, eşi olmayan değerli bir ders gibi karşıla. Hayat, çevremizdeki bir mucizedir her gün. Karşılaştığın sorunlar karşısında takınılacak en kötü tavır, paniğe kapılmak, kötü kötü söylenmektir. Bu ne biçim iş, neden benim başıma geliyor? Bula bula beni mi buldu? Ben ne yaptım da böyle oldu? Bu mu adâlet? Bunlar gibi daha nice saçma sapan sözler... Arabeskin en kötü örnekleri sıralanır.
Batsın bu dünya. Ölürsem kabrime gelme... Bunlar bizim kafamızı büsbütün karıştırır. Ortaya mariz, hasta ruhlu, sağlıklı düşünmeyen, hayattan korkan, mücadeleden kaçan tipler çıkar. Hayat bir mücadeledir yavrum, unutma... Önemli olan her gün sıfır kilometreden başlayabilmek, kavgayı barışa, karanlığı ışığa, çirkinliği güzelliğe dönüştürebilmek, kabul ettirebilmektir. En büyük başarı kendimizi düşmanımıza bile sevdirebilmek, saydırabilmek, ondan bir dost kazanabilmektir. Hayat, her şeye rağmen yürüyenlerindir yavrum. Hayat geriye adım atmaz. Amacımız, her gün daha iyiye, daha güzele gidebilmek, acıyı bal eylemek olmalıdır. Zafer, zafer benimdir diyenlerindir. Yunus, “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” der.
Her günün sabahı taze bir başlangıçtır. Her sabah dünya yeniden kurulur. Dün geçip gitti; ama acı, ama tatlı, yarının neler getireceği bilinmiyor. Ama şu an varız. Yaşıyoruz. Seviyoruz. Seviliyoruz. Güzelliğimiz bu yüzden. O halde neden onu en güzel, en hayırlı, en yararlı işlerle doldurmayalım? Neden bugünü bir fırsat, en iyiye en güzele gidilecek bir fırsat olarak karşılamıyoruz? Dün birtakım fırsatları kaçırmışsak, birtakım güzellikleri yaşayamamışsak, bugün onlar için ah-ü vah etmekle aynı aptallığı sürdürmüş olmuyor muyuz? Bugün önümüze açılan hayat sayfasına gücümüz yettiği kadar güzellikler, hayırlar yazmak varken, dövünmekle, ağlamakla elimize ne geçecek? Bir düşünsek...
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.