.
Çok sevgili büyüğüm size bir kaç sorum olacaktı müsadenizle. Efendim belli bir yaştayım. Fakat hala bir yuva kuramadım. Tek bekar ben kaldım. Görücülerim oldu tanıştığım oldu ama işte olmadı. Hep tertemiz, garazsız ivazsız bir sevgiyle sevmeyi ve sevilmeyi bekledim. Tertemiz bir yuva hayal ettim.Evlilik kader mi. Eğer kaderimde bir evlilik varsa, Allah'ın takdir ettiği kişi mi, yani ilahi planda bizim bir rolümüz var mı?
Bir diğer sorum da annemle başbaşa oturup konuştuğumuzda yakın akrabalarımızdan onların sorunlarından, yanlışlarından çok bahsediyor. Bundan rahatsız oluyorum. Annemde kızlarıma anlatmayacağım da kime anlatacağım diyor. Bu konuda anneme nasıl davranmalıyım.
Yeni anne olmuş bir akrabam var, ona çocuk psikolojisi ve çocuğun dini eğitimi konusunda rehber olabilecek bir kitap hediye etmek istiyorum. Tavsiye edebileceğiniz kitapları yazarsanız sevinirim.
Bütün iyi niyetiniz ve cevabınız için şimdiden çok teşekkür eder, sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Özlem Hanım,
1-) Kıymetli yavrum, insanların evlilik konusunda yapacakları en büyük hata bunu bir fikri sabit haline getirmeleri. Bunda ailenin de büyük rolü oluyor. Haydi evlen, haydi evlen diye insanın burnundan getiriyorlar. Aklı başında herkes sevmek ve sevilmek ister. Ama o güne kadar insanın karşısına seveceği ve sevileceğine inandığı bir erkek veya bir kadın çıkmamışsa kimseye baskı yapmak bir insanlık suçu değil midir? İnsanın feryad edeceği gelir. Tamam, evlenelim, iyi ama o kütükle mi, o hayvanla mı, o hıyarla mı veya o şırfıntıyla mı? Bu konuda ailelerin baskı yapması ne kadar yanlış. Bırakalım herkes kendi iç dünyasında, mana aleminde tekamül etsin. Kendi kendini yetiştirsin, olgunlaştırsın. Öyle güzel bir hale gelsin ki evlenme işi kendiliğinden olur. Ben anlamıyorum, aileler neye dayanarak böyle baskı yapıyorlar. Şu toplumda örnek aile diye kimi gösterebiliriz? Çatıların altında karı koca isminde düşmanlar birbirlerini yıpratmak yok etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Hele bu televizyondaki rezil, şerefsiz, namussuz, alçak dizilerden sonra ortada bir aile mi kaldı? Varsa gösterin de gidip iki tarafın ellerinden öpelim. Yani evlen evlen evlen, be mübarek kadın evleneyim de o hergün kan kusan mustaripler ordusuna ben de mi katılayım.
Değerli yavrum, lütfen bu cahil insanların, bu ilkel, bu basit insanların vır vırlarına aldırmayalım. Karşımıza sevgi duyacağımız, saygı duyacağımız, beraberliğimizin bir güzellik olacağı bir kimse çıkmadıkça sırf evlenmiş olmak için evlenmeyelim. Ben, üç yaşından beri çevremde mutsuz, huzursuz, kavgacı aileler görmekten bıktım, usandım. Ya adam gibi evlilikler olsun, ya hiç olmasın.
Değerli yavrum, ben böyle düşünüyorum. Yanlış düşünüyorsam Allah affetsin.
2-) Yavrum, şu anlattığın kadarıyla annen ne gerçek manada İslam diniyle, ne tasavvufla, ne edebiyatla , ne şiirle, ne müzikle, ne resimle, ne felsefeyle, ne tabiat güzellikleriyle hiçbir alakası olmayan zavallı bir kimse. Hiçbir dünyası yok. Zavallı, çevresindeki üç beş insanı didiklemekten, onların dedikodusunu yapmaktan başka hiçbir dünyası yok. Bu acınacak bir insan. Sen ona yavaş yavaş hayatın, varoluşun, düşüncenin, güzel sanatların pırıltısını, ışığını üç yaşında bir çocuğa gösterir gibi göstermeye çalış. Ona kızma. Ona acı. O bir gariban. O bir yaratık. Onun elinden tut, arada sıra onu okşa, onu öp, onu sevdiğini söyle. Bu arada ya bir Ayet, ya bir Hadis ya bir şiir oku. Yavaş yavaş onun dünyasına güzelliklerin ışığı girmeye başlasın. İşte böyle yavrum.
3-) Ona 14 ciltlik Gönül Sohbetleri’ni ve bir ciltlik Rana Hanım’ın Günlüğümden isimli eserini tavsiye et. Onları her gün tekrar tekrar, duya duya, sindire sindire okumasını söyle. Bu kitaplar ona yeter.
Değerli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.