Abdülkadir Geylani Hz. (ks)
Abdülkadir-i Geylani hz. çocukluk devrinde kırda oynarken, bir öküzün kuyruğunu tuttu.Öküz başını döndürüp: -Ya Abdülkadir!Sen bunun için yaratılmadın dedi. Bu onu hem korkuttu hem de düşünceye sevketti.Doğruca annesine gitti ve ilim tahsili için, kendisini Bağdat'a göndermesini rica etti.Annesi bu ani değişikliğin sebebini sorduğunda, durumu anlattı ve izin aldı.Annesi, babasından kalan kırk dinarı, kaftanının koltuk altına dikti ve:
-Fakir çocuk!Senin de üzerinde birşey var mı? sualine, Abdülkadir:
-Evet, kırk dinarım var, dedi ve kaftanın koltuk altına dikili olduğunu da söyledi.
Azılı eşkiya, kendisiyle alay ettiğini zannederek güldü.Lakin ikincisine de aynı cevabı verince, Abdülkadir'i alıp reislerine götürdüler.Reis, kaftanın kesilip bakılmasını emretti.Kaftan kesildiğinde kırk dinar çıkınca,
-Nasıl oldu da bu paranın orada olduğunu söyledin? diyen reise, Abdülkadir gülümseyerek:
-Annem bana her işte doğru olmamı tembih etti, hıyanet edemezdim, dedi.
Bu söz, eşkiya reisinin hoşuna gitti.Varis-i Resul olacak yavrunun yüzüne dikkatle ve dakikalarca baktı.Taifesine hitaben:
-Bakın! Bu çocuk annesine vermiş olduğu söze bu kadar bağlı ve ona ihanet edemez iken, ben bunca yıldır Allah ahdine hıyanet etmekteyim. İşte şimdi bu çocuk benim kurtarıcım oluyor. Bütün kötülüklerden tövbe ediyorum, deyince bütün arkadaşları:
-Şimdiye kadar kötülükte reisimizdin; bundan böyle biz de tövbe ediyoruz. Şimdiden sonra hidayet tolunda reisimiz ol! dediler ve reislerinin emri ile kimden ne aldılarsa iade edip, kervana yol selameti dilediler.
Böylece küçük Abdülkadir'in irşad vazifesi daha yolda başlamış oldu. Yol kesmekle adam soymakla kalbleri kararmış kimseler hidayete erdi. İhlasla söylenen bir çift söz, onları selamete çıkarmaya yetti ve arttı.
http://www.kalbesimya.com/o…/abdulkadir-geylani-hz---ks--135