ALLAH DOSTLARINI SEVMEK
Okuyucu Mektubu
Hiç şüphesiz, mutlak sevgiye layık olan Allahu Tealâ’dır. Sevgiyi ve sevdiklerimizi yaratan O’dur. Allah sevgisini ispat etmenin tek yolu Yüce Allah’ın sevdiklerini sevmektir. Allah’ı sevdiğini söyleyen bir insanın, Allah’ın habibi Hz. Peygamber Efendimizi, kendi anne, baba, eş, evlat ve bütün insanlardan daha fazla sevmesi gerekir.
Her devirde Allah için sevilmeye layık, canını ve malını Allah yoluna adamış kâmil veliler bulunur. Onlar, ilahi aşk için bir merkez durumundadır. Allahu Tealâ yeryüzünde en büyük sermaye olan ilahi aşkı onların kalbine emanet etmiştir. İlahi aşk ve edep onların her şeyine yansımıştır. Onlar Allah’ın boyası ile boyanmıştır.
Onların kalbine bağlanan insanların kalpleri, nasip, niyet, samimiyet ve kabiliyetlerine göre o aşktan nasiplenirler. Bu sevgi kalbi saflaştırır, insanı olgunlaştırır.
Bediüzzaman hazretlerinin belirttiği gibi; Allah dostlarına ve onların bağlı olduğu silsileye azıcık muhabbet eden bir kimse, bu muhabbetin bereketi ile imanını kurtarır. Günaha girse bile küfre girmez. Yüzüne baktığı, elinden tuttuğu velinin muhabbeti, ona Allah’ı inkâr ettirmez. Bu da ona yeter.
Allah için yapılan dostluklar zayi olmaz, ölümle son bulmaz. Kıyamette geçerli tek sermaye, Allah için olan işler, sevgiler ve sevgililerdir. Yüce Rabbimiz, bütün sevenlere şu uyarıyı yapmıştır: “O gün (Allah için birbirini seven) muttakîlerin dışında bütün dostlar birbirinin azılı düşmanı olur.” (Zuhruf/67).
Öyleyse yarın düşmanlığa dönüşmeyen dostluğun peşine düşmelidir. Allah dostlarıyla ömrünü geçirenler asla pişman olmayacak ve bu dostluk ölümle son bulmayacaktır. Hz. Peygamber Efendimizin: "Kişi sevdikleri ile beraberdir" hadisi, ahirette mutlaka gerçekleşecektir. Allah dostlarını samimi olarak seven fakat onlar gibi güzel amel edemeyip hasretini çeken kimseye işte bu müjde yeter.
Herkese kalbindeki asıl sevgi ve niyet ile değer biçilir. Söze değil kalbe bakılır. Allah’ı ve O’nun dostlarını seviyorsak, bunu itaat ve edep ile ispat etmek gerekir. Kalbe kötü arzu ve sevgiler hakimse, sözle seviyorum demek birşey ifade etmez. Yahudi ve Hıristiyanlar: “Biz Allah’ın oğulları ve dostlarıyız!” dediklerinde, Allahu Tealâ: “Öyleyse günahlarınız yüzünden Allah size niçin azap ediyor?” (Maide/18) buyurarak, halleri ve yolları yanlış olduğu için sevgilerinin yalan olduğunu belirtmiştir.
Sevginin ve dostluğun bir işareti de insanın hep sevdiğiyle beraber olmak istemesidir. Diliyle sevdiğini söyleyen ama gönlü başka dünyalarda olan bir insanın sevgisi samimi değildir. Seven bir insanın gönlü her an sevdiğine bağlıdır. Ne dünya işleri,ne uzaklıklar, ne ölüm ayrılığı bu bağı koparamaz.
Allah dostlarıyla uzun süren beraberlikler kötü insanlara karşı bir soğuma hissine, onlardan uzaklaşmaya ve gönülde onların sevgisinin zayıflamasına yardımcı olur. Günaha karşı istekleri azalır,ibadetlere karşı içinden daha çok istek ve sevgi doğar. Aşka giden yolda kıvılcımlar çakmaya, aşk bağının goncaları filizlenmeye hazırlanır. Böylece gönül hamlıktan çıkıp pişmeye doğru seyir alır. Gün gelir aşk ateşiyle yanan bir sevgili olur. Sevgili olunca da çevresine aşk ve sevda dağıtan bir kandil olur. İbadetlerinden haz ve tad almaya başlar. Allah dostlarına gönül bağlamak kalbimize imanın tadının yerleşmesine vesile olur.
Bütün veliler ve mürşidler birbirlerinin kardeşleridir. Öyleyse, Allah için hepsinin sevilmesi ve hayırla anılması gerekir. Gerçek veliler, talebelerinden kendileri için övgü değil, Allah için edep beklerler. Kâmil mürşidler, dini ve büyükleri kullanarak dünyalık kazanmaya çalışan kimselerden de nefret ederler. Neye muhtaç olduğumuzu ve kimden ne istediğimiz iyi bilmeliyiz. Allahu Tealâ, Yüce Resulüne: “Habibim! Benden ne istersen iste?” buyurunca, Efendimiz : “Allahım senden sevgini, seni sevenlerin sevgisini, beni senin sevgine ulaştıracak amellerin sevgisini istiyorum” dileğinde bulunmuştur.
Allah için sevenlerin gözü aydın olsun.
Saygı ve sevgilerimle
Öğrenci