Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bütün mesele yaklaşımda...
Gönderen : "Bulut"
Tarih : 9/5/2017 10:05:44 AM


.




Efendim, ben yirmi bir yaşında üniversite öğrencisi bir genç kızım. Öncelikle sizi ve tüm gönül dostlarını sevgi ve saygı ile selamlıyorum.


Sitenizi bir süredir takip ediyor ve çok faydalanıyorum. Size benim için çok özel bir konuda danışmak istiyorum. Efendim, ben nişanlanmak üzereyim. Bu sene okulum bitiyor. Düğünümüz de yakın. Kimseye açamıyorum ama, bende "evlilikte ilk gece" fobisi var. Aslında cinsel anlamda soğuk bir insan değilim ama bunu düşününce bile kaskatı kesiliyorum. Sırf bu nedenle vazgeçmeyi, hayat boyu evlenmemeyi bile düşünüyorum. Ülkemizde bu durumun pek çok insanda görüldüğünü biliyorum ama duyduğum kadarıyla doktorların ya da psikologların bu konuya yaklaşımını da yeterli bulmuyorum. Beni bu konuda aydınlatırsanız çok sevinirim.


Şimdiden teşekkür eder, hürmetle ellerinizden öperim.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'ninn cevaben yazdıkları :


Sayın “Bulut”,


Kıymetli yavrum, çok önemli bir konuya değinmişsin. Bunun için teşekkür ederim. Bizim toplumumuzda daha çocukluk yaşlarından itibaren bir “ilk gece fobisi” yaratılıyor. Ve yıl yıl ona yeni efsaneler ekleniyor. Öyle bir durum ortaya çıkıyor ki ilk gece korkusu bazı insanları tir tir titretiyor. Bazan onları evlilikten bile uzaklaştırıyor. İnsandan insana aktarılırken araya hayaller, mübalağalar katılıyor, dev gibi bir korku ortaya çıkıyor. Bu, genç kızlarımızda ayrı, delikanlılarımızda farklı bir şekilde tezahür ediyor. Ne yazık ki bu konuda ne ana babalar, ne okulda öğretmenler ne eş dost, hısım akraba en ufak bir yardımda bulunmuyor. Halbuki bunların muhakkak çocuklarımıza okutulması, öğretilmesi lazım. Bu aptalca bir inanç yüzünden nice genç kızlarımızın, delikanlılarımızın hayatını berbad ediyor. Bazan cinayetlere sebep oluyor. Hukukta buna “ilk gece cinayetleri” denir. O gün düğün heyecanıyla ordan oraya koşturuluyor. Birçok misafirler geliyor. Onların gelişi, gidişi, ağırlanması iki tarafı da çok yoruyor. Herkes gidip de yorgunluktan turşuya dönmüş bir durumda gençler odalarına çekilince kollarını kıpırdatacak halleri kalmıyor. Ama o taa çocukluktan itibaren gelen o ilk gece efsanesi yok mu, iki tarafı da mahvediyor. Oysa bu saçmalıklara, bu kafasızlıklara bir son verilse daha iyi olmaz mı? Gençler eğer gerçekten yorgunsalar bütün bir günün ağırlığı onlarda kıpırdayacak hal bırakmamışsa ille de ilk gece beraber olunacak manyaklığı içinde bazan cinayetler işleniyor. Erkek yorgunluk nedeniyle başarılı olamıyor. Bu sefer karşı taraf boşver şekerim, biz ömür boyu beraber olacağız, gel şimdi koluma yat beraber uyuyalım, demek varken bazı aptal, cahil, gerizekalı kızlar çocuğun üstüne üstüne gidiyor. “Sen” diyor “yarın bir eteklik giy”. Yahut “Ben bir kadınla evlendiğimi bilmiyordum.” Zavallı çocuk zaten o çok doğal, o çok tabii fizyolojik durumu gözünde büyütüyor, büyütüyor, bir de kızın tahrikleri buna eklenince çocuk çılgına dönüyor. Çevresine bakıyor, makas mı olur, bıçak mı olur eline ne geçerse kızın üstüne saldırıyor. Vuruyor, vuruyor, vuruyor. İşte korkunç bir cinayet. Eh, gazetelere de malzeme lazım. Ne olur o ilk gece saplantısından anne babalar çocuklarını kurtarsalar bu cinayetlerin hiçbiri olmaz.



Bir de bazı çok hassas kız çocuklarında görülen bir durum var. O ilk gece edebiyatıyla, o korkularla temiz ruhu öyle doluyor ki ilk defa eşiyle beraber olduğu zaman korkudan kaskatı kesiliyor. Buna tıpta “vajinismus” deniliyor. Zavallı çocuklar tedavi olmak için dünyanın parasını döküyor doktorlara. Oysa mesele çok basit. Bir süre o ruhtaki buzlar çözülünceye kadar cinsel ilişkiye geçilmemeli. Sadece yatağa beraber uzanarak birbirlerine güzel sözler söyleyerek iltifatlar ederek sadece bir iki hafif okşamayla o ruhtaki korku olayı çözülmeli. Bu bir hafta, on gün içinde halledilecek bir mesele, katiyyen gözde büyütmemeli. Bu sadece bir hassasiyet meselesi. Burada en büyük görev erkeğe düşüyor. Eşini katiyyen ürkütmeden, incitmeden hele hele hiç itham etmeden yavaş yavaş sabırla, saygıyla, edeple, incelikle o korku izale edilmeli. Olay bu kadar basit. Ama tatbikatta ne oluyor? Y yine o ilk gece efsanesiyle büyüyen erkek korku içinde çırpınan kızcağızın üzerine hayvan gibi saldırıyor. O mücadele içinde bazan yırtılmalar oluyor. En güzel aşk melodileriyle, şiirlerle tebesümlerle bitmesi gereken bir gece hastanenin acil koridorlarına taşınıyor. Bu mu medeniyet, bu mu insanlık? Bir gün bir apartmanın çatısında iki kuş gördüm. Birbirlerine saatlerce kur yaptılar. Birbirlerinin çevrelerinde dolaştılar. Manzara bir estetik olayıydı. Bir aşk rüyasıydı. Bir şiirdi. Sonra da utanmadan onlara hayvan diyoruz. Acaba onlar bize ne diyecek.



Oysa gözde büyütülecek ne var? Doğmak ölmek ne kadar doğalsa bu da öyle değil mi? Yaratılışımızın gereği değil mi? Bu fizyolojik olayı niye biz de kuşlar gibi bir estetik vakıası haline getirmeyelim?



Eskiden çok güzel bir töremiz vardı. Düğün bitip de gençler odalarına çekildikleri zaman şimdiki rezillikler olmazdı. İki taraf da seccadelerini sererler, birbirlerine yardım ederek abdest alırlar, sonra namazlarını kılarak duaya başlarlardı. “Allah’ım” derlerdi, “bizi çok mes’ut, bahtiyar et. Ömür boyu birbirimizi kırmayalım. Sevinçlerimizi de üzüntülerimizi de beraber paylaşalım. Allah’ım, bize hayırlı, sağlıklı çocuklar ver. Onları en güzel şekilde yetiştirelim.” derlerdi. Şimdi bunlar hayal oldu. Bazılarının hafsalası bile almaz.


Sayın Bulut, söyleyeceklerim bunlar. Ama bugünkü ana babaların aklı fikri çocuklarını yedirip içirmek, marka elbiselr giydirmek, onları adı dersane olan milli eğitimin en çarpık müesselerinde okutmak, diploma sahibi etmek, sonra da yüzbinlerce üniversite mezununun caddelerde salınışını seyretmek. Böyle incelikler kimin aklına gelecek? Gülten Akın ne güzel söylüyor



“Ah, kimselerin vakti yok


Durup ince işleri anlamaya”



Selam, sevgi ve saygı ile.



Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]