Sayın Nurten Hanım,

4.4.2007 tarihli mailinizi aldım. Gönderdiğiniz mail beni uzun uzun düşündürdü. Hayatın o kadar güzel bir tarifini yapmışsınız ki hayran olmamak mümkün değil. Gerçekten, bütün güzellikler bizim içimizde. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde

“Bilimin bütün bulduğu, bütün bulacağı bizde”

diyor. Bütün mesele hayat karşısında müspet, yaratılışımıza uygun bir tavır alabilmekte. Biz, aile, okul, toplum üçlüsü tarafından hep tab’ımız dışında bir hayat yaşamaya zorlandığımız için oluyor bütün bunlar. Fıtrat dışı bir hayat bizi sun’iliklere, samimiyetsizliklere, ikiyüzlülüklere götürüyor. Ve biz, orda derinleştikçe belki bize çağdaş diyorlar, ilerici diyorlar, aydın diyorlar. Ama biz

“Yükseldik sanıyoruz, alçaldıkça tabana”

Kaç insan çıkıp da çevresindeki bu sahte değer yargılarını, sun’ilikleri, riyakarlıkları, ikiyzlülükleri, yağcılıkları şöyle elinin tersiyle fırlatıp atıp da bir Nurten Hanım gibi kahramanca bir tavırla ortaya çıkıp

“Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak”

Bir saman kağıdından bütün işi kopya almak”

diyebiliyor? Kaç kişi bir Nurten hanım inceliğinde, zarafetinde, edebinde hayat karşısında zulümlere, kötülüklere, alçaklıklara, iğrençliklere karşı koyup, Nurten hanımın şahsiyetinin başladığı çizgiye gelince mecburi duracaksın, ölüm bahasına da olsa bu sınırı aşamayacaksın diyebiliyor? Asıl mesele tevazuu içinde sevgi, saygı ve edep içinde olayları gerçek yönleriyle değerlendirebilmek. Bunu yapamayanlar, Nurten Hanım olamayanlar birtakım taklitçi şempanzelerin, menfaat soytarılarının kirli ayakları altında ezilmeye mahkum olacaklardır. Ne mutlu size, ne mutlu Nurten Hanım gibi olabilenlere. Allah onlardan razı olsun.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :