Konu : Memleketimin o güzel insanları.
Gönderen :
Özden
Tarih :
9/11/2017 4:30:09 AM
.
Turkiye’min yollarinda bu yaz dolasirken icim sevincle dolu idi. Rabbimin bahsetmis oldugu nice dogal guzellikler kadar , bu nimetlerin en guzel sekilde kullanilmasi , temiz ve caliskan insanlarin varligi beni sonsuz mutlu etti. Artik, kucuk bir bolumunu gormus ve yakindan tanimis olsam da rahatca soyliyebiliyorum ki ‘Kim olursaniz olun memleketimde yapacaginiz yolculukta ne ac kalirsiniz ne de acikta.’ Muhtesem dogasi kadar sicacik, samimi ve durust insanlar da sizi sevgi ve saygilariyla saracaktir emin olun.
Ben bu gune kadar Toroslarin etegindeki Yakakoy un az yukarisinda dagin yamacina yaslanmis, o sicakta cagil cagil akan sularin serinliginde oturdugumuz Yaka Park ta oldugu kadar, harika Alabaliklar, buz gibi ve bol akan dogal su gormemistim. Eminim daha pek cok yerde daha bunun benzeri dogal kaynaklar vardir ama oylesine guzel degerlendirilip , dogal ve geleneksel ogelerle suslenerek hizmete sunulmus ki , insan butun kaygilarini unutup orada derin bir teffekkure dalabiliyor. Yedigi her lokmanin, ictigi her damla suyun onemini, lezzetini anlayip sukredebiliyor.
Koy yollarinin kenarlarinda meyve satarken rastladigimiz koy cocuklarinin her biri ile ayri ayri durup konusmak istiyor canimiz. O tazecik meyvalari ilk elden alabilmek kadar onlari bize uzatan elleri de tutmak istiyoruz. Onlar yaz gunlerinde cocukluklarinin safligi ile , gulumseyerek, gozleri piril piril cevapliyorlar sordugumuz sorulari. Edalar , Haticeler sevincle anlatiyorlar kacinci sinifta olduklarini , gunlerini nasil degerlendirdiklerini. Bos oturmuyor , calisiyorlar. Size tavsiye ederim Serik’ten Manavgat’a dogru yol alirsaniz bir gun; yol boyunca , her elli metrede yer alan dumani tuten sobalara bir yanasin. Uzerlerinde dumani tuten kazanlarda yiyebileceginiz en lezzetli misirlar kayniyordur cunku. Biz , gul yuzlu , zarif ve saygili bir kiz cocugunun elleri ile tuzlayip ozenle hazirlayarak verdigi misirin tadini omur boyu unutmayacagiz. Rabbimin bize o sonsuz rahmeti ve bereketi ile verdigi bu muhtesem cografya iste boyle caliskan, uretken insanlarin elinde gercek anlamini buluyor, Iste boylece biz O’na sukretmeye baslamis oluyoruz,
Boyle yol alirken aklima hani su hepimizin bildigi hikaye geliyor. Yuce Peygamberimiz bir gun yolda gidiyor, bakiyor yol kenarinda bir adam oylece oturuyor. Gecip gidiyor onunden, selam bile vermeden. Sonra donuste ayni adami birdaha goruyorlar, bu kez eline bir comak almis topragi eseliyor. Peygamber efendimiz (SAS) bu kez durup adama selam veriyor, hatrini soruyor. Yanindakiler sasiriyor bu is eve soruyorlar ‘ Efendimiz o adam az once de ayni yerde otururdu selam vermediniz , oysa simdi konustunuz kendisi ile ,. Bunun hikmeti nadir?’ Iki cihan gunesi Sevgili Peygamberimiz cevap veriyor. ‘ Giderken rastladigimizda hic bir sey yapmadan bos oturuyordu, selam vermedim. Ama donuste eline bir comak almis topragi eselemege baslamisti o yuzden selam verdim kendisine. ‘ Bos durani Allah da sevmez. Hatta ‘ Bir gunu diger gunune esit olani ziyandadir’ buyurmustur sevgili Peygamberimiz. Iste cok acik belirtildigi gibi verilen nimetlere sukretmek , onlari en guzel sekilde degerlendirip kullanmakla basliyor . Bunun icin de cok calismak gerekiyor. Nimetin nereden geldigini unutmadan tefekkur ederek yapilan her is ibadet yerine de geciyormus ustelik.
Simdilerde bakiyorum biraz varligi yerinde olan aileler cocuklarina hic toz kondurmuyor, hic bir is yapmalarina dayanamiyor. Her zaman cevap hazir ‘Onlar okuyor , ogrenci’ iyi ama bu cocuklar hayati ne zaman ogrenecekler peki.. Cok iyi hatirlarim rahmetli kardesim ortaokulda iken yaz tatillerinde calismaya baslamisti. Kimsenin paraya ihtiyaci oldugu icin degil , onun , insanlari ve hayati tanimaya , ogrenmeye ve zamanini degerlendirmeye ihtiyaci oldugu icin. Yazlari bir antikacinin yaninda calisirdi. Anadolu Lisesinde ogrendigi ingilizcesinin duzeyinin herkesi hayran birakacak derecede yuksek olmasini tatillerindeki bu calismasi sirasinda turistlerle yaptigi pratige borclu idi. Insanlari, kulturleri, diyalogu ogreniyordu… Yine hatirlarim ;hani hep evlerde haftalik temizlik Pazartesi olur ya bizim evde temizlik gunu Cumartesi idi. O zamanlar anneme gizliden gizliye darilirdim. Butun hafta okula gitmisim bu Cumartesi de soyle dinlensem, gezsem dolassam diye dusunurdum. Ama o ; “yaptigin bana ise ogrendigin kendine.” der butun ev temizliginde beni yardimci olarak kullanirdi. Pazar gunleri de hadi bakalim kizim bugun senin yemek gunun , bakalim bize ne pisireceksin derlerdi. Yaptigim, denedigim herseyi de guler yuzle yer, cok begendiklerini ifade ederlerdi. Bu okuldan sonraki calisma hayatimda da hep boyle devam etti. Bir gun kendibasima kaldigimda hicbirsey icin gucluk cekmedim.
Simdi dusunuyorum da, cok yakinimda bile gorebildigim aileler herseyi cocuklarina altin tepsi icinde sunarak iyilik mi yapiyorlar. Hic de degil. Kendi kendine yeterli sorumluluk sahibi evlatlar yetistirmek icin onlara her zaman tasiyabilecekleri sorumluluklar ve yapabilecekleri isler verilmeli aslinda… Ustelik yaptiklari her isi, ne olursa olsun , dikkatle ozenle bastan sagmadan, yapabileceginin en iyisini yapabilmeyi de ogretmeliyiz. Nasil buyuk Yunus Tapduk Emre’nin dergahinda kýrk yýl sýrtýnda odun taþýmis ve hemde öyle bir taþýmis ki özene bezene. Her getirdiði odun dümdüzmus. Neden diye soran birine; ‘Bu tekkeye odunun bile eðrisi giremez ‘ demiþ Koca Yunus. Iste biz de oylesine dogru ozenli olmaliyiz yaptigimiz her iste ve etrafimizdakilere , evlatlarimiza da ornek olmaliyiz. Eminim Rabbimizin bize bahsettigi bu guzel cennet gibi vatan da bir gul bahcesine donecektir o zaman.
Efendim, Nasilsiniz. Rabbime her gun duaciyiz sizin icin. Kizlarimin ve esimin de cok selamlari var Ellerinizden opuyorlar. Gonul Sohbetlerini okumaya devam ediyoruz ve her gece sizi aniyoruz. Allah razi olsun. Yeni sohbetlerinizin siteye eklenmesini de sabirsizlikla bekliyoruz.
Creative Wood Painting Lady
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Gönderdiğiniz maille yine gönlümüzde çiçekler açtırdınız. Size onlarca değil, yüzlerce değil, binlerce teşekkürler. O kadar önemli bir konuya değinmişsiniz ki bu beni nice yıllardır, üzüyor, kahrediyor, ağlatıyor. Pek az istisna haric bugünkü modern ana babalar çocuklarını bir firavun gibi yetiştiriyorlar. Mübarekler ellerini sıcak soğuk suya sokmuyorlar. Birtakım hayatı anlamamış, yaşama sanatından habersiz, ilkel, cahil, gerizekalı anneler (isterse on tane üniversite bitirmiş olsalar ne farkeder) öyle evlat yetiştiriyorlar ki, yarabbi insanın tüyleri diken diken oluyor. Çocuk büyüyor genç kız oluyor, delikanlı oluyor evine bir ekmek, ikiyüzelli gram peynir, bir kilo domates almamış. Çay pişirmesini, çorba pişirmesini bilmemiş. Hayatında bir kere bile çamaşır yıkamamış, ütü yapmamış, ev temizlememiş. Sebebini soruyorsunuz, yırtık yırtık, pişkin pişkin sırıtıyorlar, Efendim diyorlar, çocuklar okuyorlar. Ve böylece bu budala annelerin elinde çocuklar yarının firavunu olarak yetşiyorlar. İleride karısının başına bela, kocasının başına bela, kayınvalidesinin başına bela, nemrut, firavun taslakları. Bir de ilave ediyorlar, -ben saçımı kocam için (tabi bu lafta aslında, çocuklarım için) süpürge ediyorum. Ne olur pazardan bir süpürge al da evini onunla süpür, saçlarını temiz tut, onlara bak, kocanda onları okşama isteği uyansın. İşte efendim, bu dram böyle sürüp gidiyor, kimsenin umurunda değil. Aslında bu Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. Ama kimse ilgilenmiyor, olayı basit görüyor, küçük görüyor. Böyle yetişen kız ve erkek çocukları için de kesin söylüyorum, bir tane şahsiyet sahibi insan yetişmez. Olaya el attığınız için size tekrar sonsuz teşekkürler ediyorum. Sağolun, varolun. Rahmetli babaannem olsa “kalın sağlıcakla” derdi.
Size, çok değerli eşinize, pırlanta yavrularınıza gökler, denizler dolusu selamlar, sevgiler, saygılar...
Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|