Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Medine Notları-I.
Gönderen : Özden
Tarih : 9/29/2017 6:56:00 PM


.









Efendim Mekke ile ilgili izlenimlerin yanisira Medine nin bizim icin ayri bir yeri ve buyuk bir hissiyati oldu onlardan da bahsetmek istedim izninizle...
Cumaniz mubarek olsun Rabbim yardimciniz olsun
Saygi ve Hurmet ile ....


MEDINE NOTLARI -1
Sabah namazindan sonra kahvaltimizi edip Medine’ye dogru yola cikiyoruz. Heyecanliyiz aslinda. Onumuzde 425 km lik bir yol var. Bu sanki hic bitmiyecekmis gibi geliyor bize baslangicta. Bismillah deyip yola ciktigimizdan yarim saat sonra hala Mekkenin icinde dolasiyoruz. Cunku yine kaybolduk. Tabelalari dikkatle takip ediyoruz ancak bir yerden sonra birden Medine tabelasi yok oluyor. Neyse bir iki kisiye sorup birkac tur attiktan sonra birden bulundugumuz caddenin Medine’I Munevvere caddesi oldugunu goruyoruz. Elhamdulillah dogru yoldayiz demek.ki! Aslinda bu cadde Mekke’nin en bakimli ve duzenli caddelerinden. Yolumuza devam edip sehir disina ilerliyoruz.


Yol genis rahat , otoban yol. Onumuzde tepelerle minik daglarla dolu engebeli bir arazi uzaniyor. Biraz sonra hayretler icinde arazinin yuzeyinin siyah taslarla kapli oldugunu goruyoruz, Alti toprak ama goz alabildigine, dag, tepe, duzluk her yer bu siyah tasliklarla kapli . Bir de bodur cali bitkileriyle… Iste burada bir kez daha her seyi gozlerimizle gormenin, yerinde gormenin onemini kavriyoruz. Isterseniz yuzlerce kitap yada hikaye okuyun, gozle gormeden orayi tam tanimaniz, olaylari tam kavramaniz mumkun olmuyor. Peygamber Efendimiz SAV in Mekke’den Medine’ye hicretini hepimiz biliyoruz. Defalarca okuduk, dinledik . Ama ilk kez bunun nasil zorlu bir yolculuk oldugunu hissediyorum. Urperiyorum. Anlamaya , gozumde canlandirmaya calisiyorum. Ben nedense Mekke Medine arasini ; yer yer tepeler daglarla cevrili, toprak yada kumla kapli bir arazi olarak dusunmusum. Sevr magrasindan sonra dumduz bir yolculuk gibi canlandirmisim gozumde. Oysa uzerinde yurumesi cok ama cok zor, siyah irili ufakli taslarla kapli bir zemin ve inanilmaz engebeli bir arazi uzaniyor onumuzde… Yol simdiden bize uzun, pek uzun geliyor. Hem de rahat arabamizda, klimalar calisirken…. Hizla ilerliyoruz otobanda. Tur otobuslerinin disinda tek tuk arac goruluyor. Yol cok sakin. Hayret edilecek diger bir sey hic yerlesim birimi gorulmuyor yol uzerinde. Sadece bi iki terkedilmis ev , yikik binalar ve iki koy…Ayrica benzin istasyonlarinin yaninda dogru durust konakliyacak hicbiryer de yok. …


Rabbimin yardimiyla bize uzun gelen bu yol da sonuna yaklasiyor…. Yavas yavas yeryuzu sekilleri degismeye, toprak yuzunu gostermeye, kucuk koyler, hatta agaclar belirmeye basliyor… Yaklasiyoruz galiba… Evet Medine ilk gordugumuz anda bizi sariveriyor sevgiyle… Gercekten bir peygamber sehri…Kulagimizda Medinelilerin Peygamber Efendimiz SAV i karsilerken soyledikleri karsilamanin sozleri cinliyor. O an gozumuzde canlaniyor. Asirlar sonra Medine, bagrinda o yuce Peygamberimizi, Sahabelerini, ailesini, Halifelerini, yuzlerce sehidini sakliyor…. Genis otoban yoldan ilerleyerek sehre giriyoruz. Burasi yesil, agaclik yollari , bakimli cadde ve binalari ile Mekke den cok farkli bir goruntu sunuyor bizlere.. Yol uzerinde beyaz, bembeyaz cok bakimli kucuk camiler goze carpiyor. Giristen itibaren tabelalari takip ediyoruz, alt ve ust yollardan gecerek kendimizi birden Mescid-i Nebevi’nin onunde buluyoruz.


Muhtesem , tarif edilemez bir duygu… Cok genis, buyuk , cok ama cok guzel bir cami burasi. Buyuk bir alanin ortasinda yer aliyor. Etrafi yine oteller ile cevrili. Ama burada yer musait diye midir bilmem daha edepliler, daha geride, genis cift yol bir caddenin gerisinde yer aliyorlar. Cevre genis kocaman bir bahce ile cevrili , yerler beyaz tas tertemiz. Cok genis bir yapi ; ortada buyuk kapisi iki yanlarda iki nispeten kucuk kapisi var . tabi bu sadec onden gorunus.Daha sonra yanlarinda ve arkada sayamadigim daha pekcok kapisi oldugunu goruyorum. Fazla bekleyemeden nefesimizi tutarak iceriye giriyoruz. Daha arkada bulunan ilk kucuk mescide ilave olarak bu devasa yapi sonradan inasaa edilmis. Daha onceden yaptigim arastirmadan Peygamber Efendimiz SAV in mescidi ile ilgili bazi bilgiler edinmistim. Hicretin hemen ardindan Peygamber Efendimiz SAV in buraya mescidini insaa ettirmeye basladigini , kendisinin de bizzat bu insaatte calistigini dusununce insan bulundugu yerin ve annin degerini daha bir anlayip urperiyor. Heleki bu mescidin hemen dogu tarafinda bitisik olarak yapilmis kucuk odalarda kaldigini , yasadigini,yani Mescid-i Nebevi’ nin Kainatin Efendisi nin hem mescidi hem evi oldugunu dusununce insan bulundugu yerde ayaklarinin titredigini hissediyor. Namaza duruyoruz. Basimizi secdeye koydugumuz an, burda yuzlerce asirdir namaz kilanlar ve sahabeler ile birlikte cemmat olmus gibi hissediyoruz kendimizi . Ya Rabbim bu ne muthis bir duygu. Insanin kaldirmasi cok zor , cok guclu bir hissiyat….


Bir sure sonra Bu muazzam buyuk yapinin icinde dolasirken, Yine yuzyillardir bu Mescidi onaran, genisleten ve bu gunku konumuna getiren medeniyetler, na emek sarfeden o buyuk kumandanlar, sultanlar bir bir gozumde canlaniyor. Her birinin ayri ayri katkilari var uzerinde… Bildigim kadari ile Mescid-I Nebevi Peygamber Efendimiz SAV tarafindan yapitirildigi zamandan itibaren aynı zamanda, bütün faaliyetlerin yürütüldüğü bir merkez niteliğinde idi. Resulullah Efendimiz , ashabıyla orada istişare eder, savaş ve barış kararlarını orada alır, elçi heyetlerini orada kabul eder, savaşa çıkacak orduları orada techiz ederek yola çıkarır, topluma ait bütün meseleler orada çözüme kavuşturulurdu.bEğitim-öğretim faaliyetleri, mescitin "Suffa" denilen kısmında yerine getirilirdi İslâm ümmetinin nüvesini oluşturan Ashab ve seçkin sahabe âlimler, İslâmda ilk üniversite sayılabilecek bu mekanda yetişmişlerdi. İslâm'ın esaslarını öğrenmek üzere Medine dışından gelenler için aynı zamanda bir yatakhane vazifesi görüyordu Ve Kainatin Efendisi Rabbine Kavustugunda bu mescidin bitisigindeki Hz. Aise Validemize ait odada idi ve de orada defnedildi. Daha sonra Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer vefat ettiklerinde Peygamber Efendimiz(s.a.v)'ın yanına defnedilmişlerdi. Bu mescide ilk ilave ve genisletme Hz.Osman (ra) in Halifeligi zamninda yapilmis . Daha sonralari Emevîler zamanında, Abbasiler zamaninda ,Yemen Meliki Muzaffer ve Mısır Meliki Nureddin Ali İbn Mu'iz zamaninda ve Osmanlilar zamaninda defalarca onarilmis insaa edilmis, ilaveler yapilmis. Hatta gecirdigi iki buyuk yangindan sonra hemen hemen yeniden insaa edilmis. Sultan Abdulmecid tarafindan 1849-1861 yılları arasında on iki şene süren inşa çalışmaları ile mescit kesme taslaran yeniden yaptirilmis, 1953 te ise son ilaveler ve onarimlar ile bu gunku halini almis. Allah, Kainatin Efendisi’ne askla baglanan , onun pesinden giden, sunnetini takib eden, tebligine uyan , Islami onun anlattiklari ile bilip gonulden iman eden ve bu Peygamber ocagina, mescidine bir tugla bile katki koyan herkesten razi olsun. Rabbimin rahmeti onlarin uzerine olsun diyorum….


Burasi maneviyati oyle buyuk bir mekan ki : Sa'd ibn Ebi Vakkas (r.a)'dan rivayet edildigine gore Resulullah (s.a.v)'ın şöyle soylemis: Mescidimde namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan daha hayırlıdır"


Iste bu dusunceler ile icinde yuruyoruz. Oyle buyuk ki bir ucundan obur ucuna ulasmak icin epey caba sarfediyoruz. Kubbeli ve revakli yapisi bize hic yabanci gelmiyor. Iceride yine kuslar ucusuyor, Bu nasil mumkun oluyor derken , ortalarda kucuk avlular bulundugunu ve buradan gokyuzunun muhtesem maviliginden suzulerek gelen kuslarin iceriye dogru kanat cirptiklarini goruyoruz. Peygamber Efendimiz in kabri Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in kabir leriyle birlikte simdi bu buyuk Mescidin ortalarinda ve arkaya dogru kalan kisminda yesil kubbenin altinda yer aliyor . O kubbeyi Memluk sultani yaptirmis , Osmanli sultani I. Mahmut zamaninda ise tekrar onarilip yenilenerek yesile boyanmis. O yuzden buraya Kubbetu'l-Hadra yani yesil kubbe deniliyor. Ravza–i Mutahhara, ise Efendimiz SAV in kabri ile minberi arasına deniyor. Efendimiz SAV genelde nafile namazlarını burada kılarmış. Bir hadisinde Efendimiz SAV şöyle buyuruyor: 'Benim evimle minberim arası cennetten bir parçadır.' Iste bu nedenle orada namaz kilmak icin insanlar birbirleriyle yarisiyorlar. Simdi umre zamani vakit namazlarinin disinda asiri kalabalik olmadigindan bu mumkun oluyor. Ancak ogrendigim kadari ile Hac zamani ve Ramazan ayinda vakit namazlari arasinda saatlerce bekledikleri halde sira gelmeyen secde edecek bir karis yer bulamayan insanlar olurmus. Rabbime sukurler olsun o anda sakin bir zamanda esime nasib oluyor Ravza da namaz kilmak. Maalesef bayanlar ic kisimdan cok yakinina kadar ilerleseler de Peygamber Efendimiz in kabrini gormeleri mumkun olmuyor. Sadece erkeklerin ziyareti mumkun. Onlarda ahsap kafesin dokusu arkasindaki kabri pek goremeden onunde dua ediyorlar. Bir ara disariya cikarak, bahceden arkaya geciyoruz. Orada esimle bulustugumuzda bizi Yesil kubbe ye dogrudan acilan kapinin onune yani Bab–üs Selam kapisina kadar goturuyor. Kapi acik uzaktan da olsa Kainatin Efendisi’nin kabrini cevreleyen kafesleri gorebiliyorum. Orada dualar ediyoruz.


Zaten bu Mescidin , bu mekanin maneviyati oyle yuksek ki her nokteda Onu hissetmek mumkun. Kalbimiz surekli bir kusun kanat cirpmasi gibi cirpiniyor.


Vakit namazi yaklasirken birden Mescide dogru buyuk bir insan akini basliyor ve icerisi hinca hinc doluyor. Dikkati cekecek bir husus Mekke de Kabe de bulunanlarin cogunlugunu Umre ve ziyaret icin disaridan gelenler olustururken , burada cok sayida yerli insanin vakit namazini eda etmek icin mescidi doldurmasi. .
Yine ziyaretciler de cok sayida tabiki. Bu koskoca mekanda Kainatin Efendisi’nin evinde , binlerce insane tek bir yurek oluyor ve Rabbinin huzurunda duruyor o an.


Ozden CICEK
Creative Wood Painting Lady
Dubai
www.ozdencicek.com


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Özden Çiçek,


Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Bizi elimizden tutarak Mekke'den Medine'ye götürdünüz ve oradaki bütün güzellikleri inanılmaz bir haz içinde bize içirdiniz. Ya Rabbi belki bugüne kadar hiçbir yazara Medine'yi bu kadar güzel anlatmak nasip olmadı. İnsan bu yazıyı aylarca değil, yıllarca okusa yine de güzelliğine doyamaz. Ben ve sitemiz izleyenleri adına size sonsuz teşekkürler ediyor, sevgilerin, saygıların sonsuza kadar olanını sunuyoruz.


Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]