Konu : Dem bu demdir, dem bu dem.
Gönderen :
Sabri Babadan Selam
Tarih :
10/6/2017 4:16:58 PM
.
Kıymetli yavrum, Ramazan aylarında televizyonlardan sık sık dinlediğimiz bir ilahi vardır: “Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem” . Muhakkak hatırlamışsınızdır. Gerçekten öyle yavrum. Dem, bu dem. Tasavvufta ibn-ül vakt diye bir kavram vardır. Dün, ama acı, ama tatlı geçip gitmiş, gelecek meçhul. Tek realite var, içinde yaşadığımız an. Onun için ibn-ül vakt yani zamanın çocuğu diyorlar an’ın kıymetini bilenlere, yaşayanlara. An’ı yaşamanın en güzel yolu sanki o günü son günümüzmüş gibi kabul etmek, dargın olduklarımızla barışmak, borçlu olduklarımızla helallaşmak. Öyle durumlar oluyor ki yarın çok geç olabiliyor. Mümkün olduğu kadar o gün “Ya hayır söyleyip, ya da sus” Hadis-i Şerifini gerçekleştirmek. O gün, negatif bir kelam etmemek. O gün kime dargınsak, kırgınsak, küskünsek onu affetmek. Mümkünse o gün bir açı doyurmak, bir hastayı ziyaret etmek, bir insanın gözyaşına ortak olmak, acılarını paylaşmak. O gün Allah rızası için birilerini memnun etmek, yetim çocukların başını okşamak, morali bozuk insanlara güç vermek, enerji vermek. En azından o gün evdeki eşya ile, giysilerimizle, kitaplarımızla onları severek, okşayarak, güzel sözler söyleyerek bir hoş zaman geçirmek. O gün, yeryüzündeki bütün insanları, bütün hayvanları, bütün bitkileri, bütün eşya ve cemadatı Muhammedi bir aşkla kucaklamak, bir genel af çıkarmak. Kırdıklarımızdan, incittiklerimizden Allah’ın huzurunda af dilemek, bağışlanma dilemek.
Kıymetli yavrum, bunları yapabildiğimiz zaman inanın dünyanın en mutlu, en güzel, en huzurlu insanı biz olacağız. Hiç şüphen olmasın.