Merhaba Sayın Büyüğüm,

Size ve bütün dostlara rahmet, feyiz ve bereket dolu bir günden sonsuz hürmet, selam ve sevgiler...

Efendim, gönül dostları gönderdikleri birbirinden değerli maillerle kalplerimizde bahar çiçekleri açtırmaya devam ediyorlar.  Hepsine müteşekkiriz sundukları güzellikler için. Ve tabi ki size, hepsini en güzel yorumlarla birleştirerek bizlerin istifadesine sunduğunuz ve engin hayat tecrübelerinizi zirvelerdeki dağ çeşmelerinin berrak, duru suları gibi yudum yudum aktardığınız için...

Sayın Büyüğüm, bundan bir süre önce çok değerli sanatçı İdil Biret’in bir konserine katılmak ve kendisini dinlemek kısmet olmuştu. Sanatçının havada bir tüy hafifliğince uçuşan parmakları büyük bir incelik, zarafet, edep ve hassalık içinde süzülüyor, yaprak üzerine düşen bir yağmur damlasının usulca toprağa kayışı gibi piyano ile buluşuyordu. Ve piyano... Kendisiyle bu denli ince, nezih bir yaklaşımla bağ kuran sanatçının dokunuşlarındaki en ince bir titreşimi dahi kaybetmekten ürkercesine en hassas, en dokunaklı sesler ve ahenklerle cevap veriyor, adeta sanatçıya minnetlerini sunarken izleyenlere nefis bir şöleni de beraberinde yaşatıyordu... Sanatçı bestenin ses düzeyinin azalması gereken bölümlerinde de, en fazla olması gereken bölümlerinde de piyanoya aynı incelik ve zarafetle dokunuyor, ve ortaya zengin bir ses demeti şeklinde bir bestenin nağmeleri çıkıyordu.

Sanatçı, adeta orada bir yaşama sanatı ustasını, piyano ise onun muhatabı olan insanıyle, hayvanıyla, bitkisiyle, cansız diye nitelediğimiz ama aslında bambaşka bir hakikatin farklı bir yüzü olan varlıklarıyla bütün bir hayatı temsil ediyordu.  Yaşama sanatının ustaları öyle büyük ve öyle güzeldiler ki onların hayata bakışları, yaklaşımları ve seslenişleriyle herşey bambaşka bir görünüm kazanıyor, güzelleşiyor, gerçek anlam ve değerini kazanıyordu. Çünkü onlar herşeyin hakkını veriyor, en güzel davranışlar ve sözlerle olayların en güzel yöne gitmesine vesile oluyorlar, hayatı güzelleştiriyorlardı. Yerine göre affediyorlar, bağışlıyorlar, hoşgörüyorlar, kötülükleri iyiliklerle savıyorlar, sözleriyle acıyı bal eyliyorlar, ellerindeki bir dilim ekmeği gerektiğinde bölüşebiliyorlardı. Ve böyle bir durumda da hayat aynası en güzel yansımalarla, bütün hassas ve incelikleriyle bu güzellikleri onlara kat kat geri sunuyor ve bunu her dem artırararak sürdürüyordu...

Şimdilerde bütün doğa yepyeni bir oluşum içinde... Ağaçların kurumuş gibi görünen dalları tomurcuklarla düğüm düğüm. Kuşların seslerinde bir başkalık... Güneş daha çok ısıtıyor. Bütün bir doğa Yunus’un “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” sözünü fısıldıyor adeta. Ve hayat, insanlar, yaşamak, sevmek hala çok güzel olmalı ki Yüce Yaratıcı tarafından bütün bu güzellikler bütün insanlığa sunulmaya devam ediliyor...Evet, bütün bu güzelliklerin içinde bizlere düşen ise lütfedilmekte olan bu tarifsiz ve sonsuz güzellikler karşısında şükürler edebilmek, hayatı bir sanatçı inceliği ve edebi içinde karşılayabilmek ve ona sınırsız sevgilerini şartlara ve beklentilere bağlamadan gönül dolusu sunabilmek olsa gerek...

Sayın Büyüğüm, siz de yaşama sanatının en güzel bir uygulayıcısı olarak bizler için ne güzel bir örneksiniz. Hayata, insanlardan size uzanan ellere dar kalıplar içinde kalmadan en güzel, en doğru, en hassas yaklaşımlarla karşılık veriyor, görebilenler için karanlıkları aydınlığa çıkarıyor, çözümsüzlükleri çözüme ulaştırıyor, zorları kolay eyliyorsunuz.  Yaşama sanatındaki ustalığınızın ve sevinçlerinizin günden güne çoğalacağı inancıyla sonsuz hürmet, selam ve sevgiler sunuyoruz size... İnşallah nice hayırlar, rahmetler, bereketler ve hikmetlerle dolu yıllar her dem taze olan aydınlığınız bütün evreni kucaklamaya devam etsin niyazı ve bütün dostlara da gönülden selam, saygı ve sevgilerle...

Hoş ve esen kalın inşallah...

Çiğdem Seçkin Gürel

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :