Konu : Işık gelince karanlık gider.
Gönderen :
Kurtulmak İstiyorum
Tarih :
10/12/2017 6:55:15 AM
.
Merhabalar Sabrı Baba...bir kac sohbetınızde bulundum ve ıcınızdekı büyük sevgıye, engin bilginize ve hosgurunuze hayran kaldım.. bu ozelliklerinizden ve mevlana nın "gel ne olursan ol gel " sozunden aldıgım cesaretle sıze bırsey danısmak ıstıyorum.. biliyoruz ki bu dünya bir imtihan ve bu imtihanı gececek güç Rabbimiz tarafından verılmış bizlere, yeterki kullanabilelim bu gücü... ama ben bu gücü toparlayamıyorum ve artık pes etmek üzereyim.. bu konuda sizden destek istiyorum.. öncelikle anlatacaklarımın iğrençliğinden dolayı sizden af diliyorum.. utanarak anlatıyorumm... benım ımtıhan oldugum konudan bahsederek basalayım.. ben dinine, örf-adet ve geleneklerine baglı bir ailede terbiye alarak yetişdim.. daha sonra 16 yasında kotü bir arkadas nedenıyle, bir anlık kendımı kaybedip eşcinsel bir ilişkiye girdim maalesef... daha sonra yaptıgım hatayı gördüm, pisman oldum, kendimden nefret ettim, hayattan nefret ettim..kendımden nefret edıyordum ama ailemi üzmemek, olanları onlara hissettirmemek için kendimi toparladım, yaratıcının şevkatine sığındım, tövbe ettim, olanları yasanmamıs farzedip tekrar hayatımı duzene koydum... aradan yaklaşık 1 yıl geçti ve tekrar aynı şekilde imtihana tabi oldum.. bu 1 yıllık süre zarfında kendımı böyle bir imtihana hazırladıgımı sanıyordum ve artık zayıf olmayacaktım, yenilmeyecektim nefsime... çok çabaladım ama olmadı.. nefsime, şeytana fazla dayanamadım tekrar kaybettim imtihanı ve hersey tekrar başa döndü..o an sankı ben değildim o bedendeki, uzaktan izliyordum kendimi, iradem kaybolmustu ,beynım durmustu sankı .. gecmişe , gelecege, simdiye ait bir hıç bir dusunce yoktu kafamda.. sadece pus vardı, sadece hayvani bir şehvet, hayvani bir arzu ama ben yoktum ordada , kalbim, beynim,ruhum, inancım hiç birşey yoktu.. kısa bir zaman sonra pus kayboldu ve farkına vardım olanların... kendime kurduğum düzen, dünyam tepeme yıkıldı.. altında kaldım pişmanlıklarımın, nefretimin ve ezildim tekrar.. çok zor günler geçirdim iç dünyamda, kimseye bahsedemedim böyle bir durumdan -nasıl bahsedebilirdimki ben kendim kabullenemiyorken olanları- ve yardım isteyemedim kimseden...tekrar kendimi tekrar toplamak çok zordu ama mecburdum sevdiklerimi mutsuz etmemek için toparlanmaya... tövbe ettim tekrar Allah tan ümidimi kesmeyerek, ağladım gunlerce, kendimi dine adadım, tekrar düzeltemeye calıştım kendimi ama geçemedi hiç içimde kendime nefretim... ve bunların hiçbirini sevdiklerime yansıtmadım... içimde volkanlar patlarken dışıma hıc bır sey yokmus gibi gorundum... sonra toparlandım tekrar... cok zor oldu.. o aralar unıversıteye basladım.. yeni bir ortama girmek geçmişi silmek acısından iyi geldi...ama sonradan gördüm ki geçmiş silinmıyormuş, imtihan bitmiyormuş..tekrar aynı imtihana tabi oldum ve bu sefer nefsime, şeytana karşı durdum ve basarı ıle gectım imtihanı.. bu bana büyük bir özgüven verdi .. daha çok toparladım kendimi, umutlandım hayata geleceğe karşı... aradan biraz daha zaman geçti... bu arada o arkadasımla aynı ortamda olmamaya, özellikle tek kalmamaya buyuk ozen gosterıyodum... ailelerimiz sıksık görüştügü için bizde mecburen aynı ortamda bulunuyorduk.. bir gün evde tek basımıza kalmak mecburıyetımız oldu..ve tekrar ımtıhana tabi oldum.. karşı koydum hem ona hem kendıme hem nefsıme ve seytana... gecmıs ders almıstım, hazırlıklıydım boyle bı duruma ve karsı durabılıyordum.. cok ugrasmıstım guclu olmak ıcın, iyi hazırlanmıstım ama bu sefer şeytan da iyi hazırlanmıstı, farklı taktıklerle geldi ve ince bır catllak bulup duvarımdan girdi tekrar içime..akıttı zehrini ruhuma... ve kaybettim yine.. bu sefer o kadar agır geldi ki yenilgi, kaybettim kendimi ve bana dair herşeyi..rüzgarın önünde suruklenen kuru bir yaprak gibi bıraktım kendimi...birkaç ay bu rezilliği kabullendım ve çıkış yolunu bu rezil hayatta aradım..ama ne mutlu oldum, ne nefretim gecti kendimden nede pişmanlıklarım... askine nefretim arttı kendime..okul hayatımda sarpa sardı bu durum üstüne.. basarıya alıskın bırı olarak bir darbede burdan yedim.. ve daha cok nefrettim kendimden ve intihara etmeye niyet ettim... cehenneme gıdecegim kesındı saten yasadıklarımdan dolayı, intihar edip en azından bu rezıllıği kendimde sır olarak goturmek ve cektıgım bu acılara son vermek ıstıyordum..ama aileleme verceğim üzüntü intihar etememi de engelledi.. cunku ailede yıllar once bir intihar vakası yasanmıs ve ailenın ne kadar acı cektıgı hep anlatılır... aileme bunu yapmaya hakkım olmadıgı ıcın ıntıhar etmeye cesaret edemedım.. boyle devam edersemde bu rezııllıgım enınde sonunda ortaya cıkacak ailemi yıne uzecektım ...tek cıkar yol tekrar yaradana sığınmaktı... tekrar tovbe ettim, tekrar bı duzen kurmaya calıstım kendıme... bu sefer daha guclu daha sağlam...aradan 3 yıl gecti son olanlardan sonra.. bu zaman zarfında cok kere bu ımtıhana tabı oldum ve cok sükür gectım onları, tekrar hata yapmadım, az hasarla atlattım hepsınıde... okulu duzene koydum, gelecek yıl mezun olacagım..okul bıtınce evlenmeyı planladıgımız bir kız arkadasım var hayatımda... ama gecmıs silinmiyor, yasananlar unutulmuyor... ve hala seytan zaman zaman nefsımın eşcinsel arzularını uyandırıyor... yok edemıyorum bunları.... yasanaları dusundukce zaten kendımden yeterınce nefret edıyorum, bu nefretle hayata zor tutunuyorum...boyle arzular oldukca içimdeki nefretım kabarıyor daha cok... korkum da artıyor bir daha kaybeder mıyım bu ımtıhanı dıyee... kaybedersem bır daha kendımı toparlayacak gucum kalmadı... boyle bı gecmısle, hatayla yasamak gercekten zor, bu yuk kırıyor ınsanın omuzlarını.. bu kadarına zor katlanıyorum, bu acı fazlasıyla yetıyor... ve boyle bır durumda hala bazen seytanın nefsime olanları hos gostermesı arzu uyandırması geleceğe olan ümitlerimi, kendime inancımı azaltıyor, gücümü tüketiyor... nasıl kurtulacagım bu gecmıs, nasıl bıtırecegım bu arzuları bılmıyorum... denedım cok sey ama olmuyor.. danıstıgım bir psikolog da herseyın bende bıttıgını soyledı... utanıyorum rezıllıgımı anlatırken, kendimden bırkez daha nefret edıyorum...korkuyorum tekrar ve sonsuza kadar kaybetmekten sabri baba.. pamuk iplikleri ile tutunuyorum hayata... bir yol göster bana.. dualarını esirgeme..
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Kurtulmak istiyorum”,
Kıymetli yavrum, önce şunu söylemek isterim. Allah insana kaldıramayacağı yükü vermez. Bir de İngilizlerin bir atasözü var: “Kendine yardım etmeyene Allah da yardım etmez” diye. Değerli yavrum, bu imtihandan ebediyyen galip çıkman bir an meselesi. Kesin karar vereceksin. Bir daha Allah’ı en çok üzen bu fiili yapmayacağım diyeceksin. Herşey senin vereceğin karara bağlı. O arada dikkat edeceğin çok ince bir husus var: Katiyyen geçmişi, olanları kesinlikle düşünmeyeceksin. Bu konuda şeytan aklına birşey getirdiği zaman derhal dikkatini başka konulara çevireceksin. Olay bu kadar basit. Bu zaferi elde edeceğine bütün kalbimle inanıyorum. Çünkü sen iyi bir insansın. Ve ben sana her gün dua edeceğim. Gel yavrum, baba-oğul el ele verelim bir daha bu konuyu hatırlamayalım bile. Bak, bir de kız arkadaşın var. Onunla sevgiye, saygıya dayanan temiz, nezih, güzel bir ilişki kur. Güzel sanatlarla ilgilen. Şiir dünyasına dal. Bak, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Nazım Hikmet, Atila İlhan, Gülten Akın, Cahit Sıtkı Tarancı, Cahit Külebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Bedri Rahmi Eyüboğlu seni bekliyor. Onların ianılmayacak kadar güzel mısraları var. Hikayeye dal. Cehov’u oku, Sait Faik’i oku, Nezihe Meriç’i oku. Resimle meşgul ol. Kendin bir kalem, bir resim defteri al hergün bir desen çiz. Bu, bir cezveden bir çay bardağından, bir vazodan başlayarak yavaş yavaş desenin güzelliklerini tat. Sonra Monet’leri, Renoir’leri, Cesanne’ları, Rambrandt’ları taklit et. Onlardaki renk güzelliğinin sırlarını araştır. Sonra müzik alemine dal. Beethoven’i anlamaya çalış. Bunun yolu çok dinlemekten geçer. Özellikle 9. senfoniyi, 5. senfoniyi, ayışığı sonatını çok dinle. Yüzlerce defa dinle. Sonra Yunus’la, Mevlana’yla, Mısri Niyazi ile, Erzurumlu İbrahim Hakkı ile, Kenan Rıfai ile, Samiha Ayverdi ile tasavvvuf alemine dal. Oku, oku, yüzlerce defa oku. Yunus’un öyle mısraları var ki çocukluğumdan beri binlerce defa okudum, doyamıyorum. Ah güzel yavrum, bu güzellikler alemine bir dal, bir daha aklına kötü olan, çirkin olan hiçbir şey gelmez.
Haydi yavrum, Besmele de, başla. En ufak bir sıkıntın olunca gece gündüz deme, beni ara. Sitemizi hergün lütfen oku. Böyle bir site ne Türkiye’de, ne dünyada mevcut değil. Aman bunun kıymetini bil. Bazı kimseler gibi burun kıvırma. Sitemiz dünyada eşi olmayan evrensel bir üniversite. Lütfen hergün Besmeleyle aç, sen de yaz. Göreceksin neler olacak yarın. Gülten Akın diyor ki:
“Bekleyin, bekleyin, durmaksızın bekleyin
Bir gün unutulmuş bir aynadan bütün sevgiler size dönecek”
Sevgili yavrum, sana bütün varlığımla yardımcı olacağım. Haydi yavrum,
“Yürü, bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri
Yürü, atıl, devir karanlığı
Durma yürü, haydi ileri”...
Selam, sevgi ve saygı ile.
|