.
Merhaba Sabri amcacım; Güzel bir hafta sonundan sonra geldik İstanbul’a tekrar. Eşim de ben de okadar mutlu olduk ki Ankara’ya geldiğimize. Konferansınızdan pek çok şey öğrendik, çok teşekkür ederiz. Sonrasında sizinle birlikte ve diğer gönül dostlarıyla birlikte yediğimiz köfte ve piyazın da tadı damağımızda kaldı, doyamadık sizinle geçirdiğimiz o anlara. Siz bir ara o yemekte “patatesleri nekadar güzel kızartmışlar” demiştiniz; eşim de bana dedi ki bir ara yemekte “Sabri amca öyle dedikten sonra patatesleri yemeğe başladım, tabağımdaki patatesler birtürlü bitmedi, yedim yedim hala tabağımda patates var” dedi. Eğer bir gün bizim de çocuğumuz olursa Allah inşallah anlattıklarınız doğrultusunda çocuk yetiştirmeyi nasip eder bize de. Sizden ayrıldıktan sonra tren istasyonundaki misafirhaneye gittik; eşim gece hiç uyuyamıyor trende, oyüzden biraz uyuyup dinlenmek için odaya çıktı, ben de aşağıda Solmaz Hanım ve Suna Hanım’larla birlikte oturdum, Suna Hanım’ı da çok sevdim; nekadar temiz niyetli, güzel bir insan. Bir ara konuşurken yan taraftan bir ses duydum, ses “kızım bana yardım eder misin” diyordu, kafamı bir çevirdim, biraz ileride başında eşarbı, beli iki büklüm, oldukça yaşlı bir teyze ayakta durmaya çalışıyor koltuğun kenarına tutunmuş, gözgöze geldik, hemen kalktım yerimden yanına gittim; “beni şuraya kadar götürür müsün yavrum” dedi yaşlı yaşlı gözlerle; tuttum kolundan, birden bütün ağırlığını üzerime bıraktı sanki; baktım ki sol ayağı hiç yürümüyor, çekmeye çalışıyor ayağını yürüyebilmek için, hemen arkasında da hemşire gibi bir kız elinde iğne; belli ki ona iğne yapacak; yardım ettim teyzeye; sonra o kız iğnesini vurdu; sonra tekrar onu oturduğu koltuğa götürdüm; oturttum yerine. Bana baktı yine yaşlı gözlerle, çok yaşlıydı; “Allah razı olsun kızım” dedi. Oğlum 28 yaşında vefat etti” dedi; onun haberi gelince tansiyonum yükselmiş, felç geldi, ogünden beri yürüyemiyorum, iğne vuruluyorum, biraz açılıyor” dedi; zor konuşuyordu teyze; “nerden geliyorsun” diye sordu bana; İstanbul dedim; “bilir misiniz orayı” dedim; “bilmez miyim, bir oğlum var, onlara gitmek istedim, gelin istemedi beni; olsun görmesem de Allah ömür versin onlara, çok şükür burada bakıyorlar bana” dedi. O an içimin parçalandığını hissettim, çok fena oldu içim. Bu yaşta bir insanı nasıl bırakmışlar öyle diye nasıl üzüldüm, gözlerim doluverdi. Biraz konuştuk teyzeyle orada; sonra tekrar “Allah razı olsun” dedi teyze bana gözleri yaşlı yaşlı gözlerime bakıp; oysa benim yaptığım hiçbirşey yoktu, sadece onun kolundan tutup yardım etmiştim, nasıl memnun olmuştu; sonra tekrar Solmaz Hanım ve Suna Hanımların yanına gittim. Gece de trene bindik ve çok şükür evimize geldik. İşte böyle Sabri amca. Böyle olaylarla karşılaştığım zaman içim dayanmıyor, okadar üzülüyorum ki; hep diyorum “İlknur, güçlü olman gerek, moral vermen gerek böyle durumlarla karşılaştığın zaman, bunlar oluyor, karşılaşıyorsun böyle şeylerle ve her seferinde gözlerin doluyor, her seferinde üzülüyorsun, çok etkileniyorsun” diyorum hep kendi kendime ama her seferinde de yüreğim çok fazla etkilenip üzülüyor ve aklımdan çıkmıyor; karşımdaki insanı kısa süreli de olsa memnun ediyorum belki birazcık ama benim içim fena oluyor. İnsan böyle durumlar karşısında nasıl daha güçlü olabilir Sabri amca? Sevgi ve saygıyla ellerinizden öpüyorum, güzel bir haftaya başlamınızı ve tüm haftanızın aynı güzellikte geçmesini diliyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın İlknur Hanım,
Kıymetli yavrum, hayatın her anı ayrı bir imtihanla geçiyor. Bu hepimiz için böyle. Her an o kadar dikkatli, o kadar saygılı, o kadar uyanık yaşamalıyız ki karşımıza çıkacak bütün olaylara acı olsun, tatlı olsun hazırlıklı olmalıyız. Yunus Emre,
“Bir çeşmeden akan su, acı, tatlı olmaya”
diyor. Allah’dan gelen her tecellide bizler için bizler için ayrı bir ders, ayrı bir hikmet, ayrı bir ibret vardır. Önemli olan olayların sevinçli veya üzücü olması değil, bizim onlardan gereken dersi alabilmemizdir. Hayat, büyük bir okul, bizler o okulun ebedi öğrencileriyiz. Bu öğrenciliğimiz son nefesimize kadar devam edecek. Bu okulu en iyi derece ile bitirebilenlere ne mutlu. Onlar, mana aleminin güzel insanları, büyük velilerdir. Onları yolunda gidebilmek, onların dediklerini tutabilmek, bizim için en güzel yoldur.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.