.
Efendim
Size ve tum gonul dostlarina hayirli cumalar diliyorum.
Rabim yar ve yardimciniz olsun.
Arda bir etrafimizdaki dostlardan ve tanidigimiz insanlardan edindigimiz izlenimler, sikayetler ve sevincler bizi dusuncelere sevkediyor. iste boyle bir zamanda yazdigim bir yaziyi sizlerle paylasmak istedim.
En derin sevgi ve saygi ile..
BİR EV HANIMININ GÜNLÜĞÜNDEN (I)
Calar saatin o keskin sesi ile uyandım yine. Her tarafım tutulmuş, belim , sırtım ağrıyor bu yatak da ortopedik diye aldık bir ise yaramıyor galiba.. Çocukları uyandırmam gerek yoksa okula geç kalacaklar. Hiç sevmiyorum bu saatleri. Akşam söz dinlemeyip geç yatıyorlar sabah kaldırmak için vinç lazım. Tek tek başlarına gidip çağırıyorum. Hadi çocuğum hadi bak servise geç kalacaksın diye çekiştiriyorum nafile. Zorla kaldırıp banyoya sürüklüyorum bir bir. Yüzlerini yıkayınca gözleri açılıyor. Hadi çabuk giyinin diyorum. Mutfağa gidip birer kase corn flaks koyuyorum taslara. Benim de gözlerim açılmıyor aslında. Sonra hadi gidin kahvaltınızı yeyin , bak bişey unutmayın sonra arkanızdan getirmem haberiniz olsun diyorum. Apar topar servise zor yetişiyorlar. Neyse gittiler. Geri dönüp eşime sesleniyorum. Hadi kalk bak geç kalacaksın sabah trafiğini biliyorsun… Yataktan kalktığını görünce Çayını yaptım mutfakta diyorum vede gönül rahatlığı ile yatağa geri yatıyorum. Nasıl olsa kahvaltı etmiyor…
Uyandığımda saat dokuz olmuş. Iyiki yine saat kurmuşum yoksa öğlene kadar kalkamayacağım diye düşünüyorum. Yüzümü yıkıyorum . Pencereleri açıyorum odalar havalanana kadar ben bir internete bakayım. Ne var ne yok.. Zaten çocukların odasına canım hiç girmek istemiyor yine her taraf her yerde… Kendime bir çay yapıyor internetin başına oturuyorum… Gerçi mutfak da çok dağanık ama neyse.. On dakika bir bakayım kalkıp toplarım. Hay Allah kendime söz vermiştim şu internetten indirdiğim Kur’an dan da bir cüz takip edecektim. Oda çok ağır açılıyor. Program açılana kadar bir maillerime bakayım bari. Pek birşey gelmemeis. Yine arkadaşlardan forwardlar. Yani ordan oraya dolaşan mailer iste.. bazıları görüntülü sesli falan , neyse onlara da baktım .. bazılarını bende diğerlerine yolladim.. Haberlerde ne vardı… Ya akşam benim diziyi seyrederken öbürünü kaçırdım , niye hep bunları aynı saate koyarlar ki. Dur youtube den ötekine de bir bakayım… Aslında bu sabah yürüyüş yapacaktim. Neyse kalsın şimdi. Yarın başlarım artık. Şunu da bir seyredeyim de .. Acaba flimleri seyrederken dün topladığım çamaşırları mı ütülesem , bari onlar ortadan kalkar.. Dur neyse şu bölüm de bitsin.. Tv seyrederken ütülerim onları..
Hay Allah salondaki saat kaçı vuruyor öyle.. Bir bakayım off 12 olmuş. Ne zaman geçti saatler. Bırakmam lazım bilgisayarı. Hay allah cüz takip edecektim zaman kalmamıs. Bak öğlen oldu daha hiçbişey yapmadım. Şu internet ne kötü birşey.. Şimdi koştur bakalım. Çocuklar gelene kadar evi nasıl toparlayacaksın… Diğer taraflar neyse de şu çocuk odası felaket .. Yine herşeyi karma karışık yapmışlar. Dolapları açınca içindekiler yerlere dökülüyor.. Gelsinlerde bir güzel kızayım onlara. Koca adam oldular daha dağnıklıklarını toplayamıyolar…Mutfağıda temizleyip bişeyler hazırlamak lazım şimdi gelirler aciz diye tuttururlar..En iyisi dondurulmuş börek patates falan kızartayım daha çabuk olur..
Bak kapı çalıyor , geldiler iste.. Hey çocuklar çantalarınızı atmayın orta yere diyorum dinlemiyorlar… Bak şimdi birisi daha üstünü değişmeden açık unuttuğum bilgisayarın başına geçmiş oyuna dalmış bile. Gerçekten kızıyorum şimdi. Hadi elinizi yüzünüzü yıkayıp giyinin. Bak burda yemek hazırladım gelin diyorum. Aklıma geliyor peşlerinden gidiyorum , formalarını da yere atıp bırakmışlar , kirli çoraplar kapının önünde.. Kendimi tutamıyor söylenmeye başlıyorum. Kazık kadar oldunuz hala benmi toplayacağım peşinizden .. Çıkardıklarınızı düzgünce asın. Bak sabah mahvoldum dolaplarınızdakileri katlarken, yerlere saçtığınız kitap defterleri toparlarken…. Hiç duymuyor mu bunlar , cevap bile vermiyorlar.. Sesimi yükseltiyorum… Aman anne tamam toplarız diyor birisı.. Iki dakikada yalan yanlış toplayıveriyorlar. Nezaman adam olacak bunlar. Bak şimdi de öbürü mutfaktan bir tabak alıp tv nin başına geçmiş yine o lüzumsuz programlardan birini açmış.. Evladım masada yesene bak koltuklara dökülüyor diyorum. Ama anne bunu seyrediyorum diyor. Gelmiyor.. Bari sofrabezi sereyim de halıya dökmeden yesinler… Bak yarım saat tamam mı sonra derslerinizin başına diyorum… Tamam diyorlar. Onlar oyalanırken bende gidip akşama yemek yapayım. Ne yapsam acaba Biri sebze yemez öbürü et sevmez. Off yine bul bakalım bişeyler….
Bak yaramazlara ben yemek yaparken tv den bilgisayara geçmişler. Iki saat oldu hala odalarına geçip ödevlerine oturmamışlar.. Söyleniyorum biraz.. Bu ödevler nezaman bitecek.. Zorla kapatıyorum bilgisayarı onları kollarından tutup odalarına götürüyorum. Ödevler bitmeden dışarı çıkmayın diyorum. Zaten az sonra babaları gelecek benim ütü masası hala ortada… Tam son parçayı ütülüyorum ki bizimki kapıyı çalıyor.. yorgun görünüyor… karnı da ac.. Tamam yemek hazır bende ancak ütüyü bıyırıyordum. Valla bütün gün koştur hiç birşey tam olmuyor. Çocuklardan da hayır yok. Bak daha ödevlerini bitirmediler diyorum. Tamam diyor hadi sofrayı hazırla da yiyelim. Neyse sofrada bir araya geliyoruz. Zaten bu gece çocukları erken yatırıcam . Güze bir filim var söyle çay yapıp , ayaklarımı uzatıp seyredicem. Çok yoruldum bugün.. Hep aynı rutin hayat. Bıkıyorum bazen. Çok canım sıkılıyor. Yarın birlerine gezmeye gideyim, biraz sohbet eder açılırım, havam değişir bari..
*****************************************
EV HANIMININ GÜNLÜĞÜNDEN (II)
Çalar satın keskin sesi ile uyandım . Iyiki bu saatler var diyor yeni bir sabaha uyandığım için şükrediyorum. Biraz belim ağırıyor galiba son günlerde yoruldum, düzenli eksersizleri aksatmamak gerek , buna da şükür diyorum.. Çocukları uyandırmaya zaman var önce sabah namazımı kılayım . Biraz da kur’an takip ederim internetten indirdiğim programdan… Kahvaltıyı da hazırladım şimdi çocukları uyandırayım. Ne güzel uyuyorlar melek gibi .. yavaşça okşayıp sesleniyorum. Hadi evladım uyanın okul saati. Teker teker gözlerini açıyorlar. Onlar da haklı, çok erken servise binmeleri gerekiyor. On dakikada hazırlanıp kahvaltıya geliyorlar. Gerçi onlarla beraber yemiyorum ama kahvaltı sofrasına oturayım da sabah biraz konuşalım. Çok yemiyorlar ama neyseki süt ve balli ekmek onlara gerekli enerjiyi sağlar.. Ellerine çantalarını verip uğurluyorum…
Şimdi eşimi uyandırıyorum yavaşca.. Utülü gömleğini ve takımını hazırlıyorum o yüzünü yıkarken.. Sabah namazdan sonra uyuduğu bir saatlık uyku iyi gelmiş dinlenmiş görünüyor.. Kahvaltı etmiyor biliyorum. Onun için mutfağa gidip çayını ve domatesli peynirli sandvicini hazırlıyorum. Trafik yoğun yolda yiyebiliyor nasılsa..
Onu da selametle uğurladıktan sonra etrafıma bakınıyorum. Allahım bize verdiğin huzur, sağlık ve mutluluk için şükürler olsun… Uykum açılmış. Yatmak istemiyorum artık. Iyisi mi eşofmanları giyip bir saat yürüyüşe çıkayim. Park şimdi çok güzeldir…
Evet doğrusu yürüyüş çok iyi geldi… Temiz hava , yeşil çimenler ve kuşlar, ağaçlar çiçekler… Iyiki çıkmışım.. Sanki enerji depolamış gibiyim… Evimin işlerini daha bir güzel yapabilirim şimdi. Müzik setine bir ilahi cd si koyuyorum.. Içim coşuyor birden.. Nasıl da bitirivermişim bütün evin işini bilmiyorum… Yalnız itiraf etmeliyim
ki çocukların odası gerçekten savaş alanı gibiydi.. Tamam, okul zamanı yataklarını ben topluyorum ama akşam biraz fazla karıştırmış vede hiç düzenlememişler. Onun için sadece genel bir toparlama yaptım. Yerdeki defterleri masalarının üzerine koyup süpürdüm. Dolap içlerini ellemedim. Gelince onlarla konuşmak gerekecek..
Utüyü de bitirdiğimde henüz öğlen olmamıştı. Kendime bir kahve yapıp kitabımı elime aldım. Penceremin önündeki şu yarım saat beni nasıl da dinlendiriyor..
Bir ara da bilgisayara bakayım belki dostlardan haber vardır… Lüzümsüz forwardlar ile kimden geldiği belli olmayan mesajları doğrudan siliyorum zaman kaybından başka birşey değil..
Şimdi güzel bir ikindi kahvaltısı hazırlayayım çocuklar nerdeyse okuldan gelecekler. Birlikte yer hemde sohbet ederiz. Onları özledim. Kapı çalıyor geldiler. Sarılıyor yanaklarından öpüyorum. Okul kokusunu içime çekiyorum. Seviyorum bu okul kokusunu. Birlikte odalarına gidiyoruz… Masalarının üzerindeki dağnıklığı görünce bozuluyorlar biraz. Annecim napayım toplamamışsınız dün. Neyse biraz dinlenin, yemek yiyelim birlikte hem sohbet eder hem toplarız diyorum.. Soyunup üzerlerindekileri asıyorlar. Bende azıcık destekle kirlileri çamaşıra atmalarını
sağlıyorum. Yıkanıp temizlenen mutfağa geliyor. Acıkmışlar. Annecim sofrayı nereye kuralım. Bakın neler hazır;ladım diyorum. Sevinçle el çırpıyorlar. Hep birlikte salondaki masaya güzel bir sofra kuruyoruz… Bugün anlatacakları çok şey var galiba bıcır bıcır hiç susmuyorlar..Hem güzelce ikindi kahvaltısı yapıyor hemde yaşadıklarımızı paylaşıyoruz. Sonrada iki dakikada sofrayı topluyoruz… Şimdi ödev zamani.. Birlikte odalarına geçiyoruz.. Onlara kendi okul anılarımı anlatıyorum , hep birlikte gülüyoruz. Bu arada küçük yardımlarla bütün dolaplarını topluyorlar.. Artık derse başlayabilirler. Güzel ve hafif bir müzik cd si koyuyorum. Yardıma Ihtiyacınız olursa , bir se soracaksanız çağırın, ben şimdi mutfağa gidiyorum akşam yemeğini hazırayacağım diyorum. Annecim bilgisayardan bir konuda araştırma yapabilirmiyim diyor birisı. Elbette çocuğum diyorum.. Iyiki bilgisayar kendi odalarında değil. Oturma odasında , göz önünde olunca onlar da kendilerini lüzumsuz programlara dalmaktan kurtariyorlar.
Aksama ne pişirelim. Söyle güzel bir sofra hazırlayayım, sanat eseri gibi , gözümüz gönlümüz açılsın. Çorbası , yemeği, salatasıyla .. Dur bir de tatlı yapayım, helva bile olur ağzımız tatlansın.. Rabbime şükürler olsun verdiği bütün nimetler için. Bak istediğimizde herşeyi yiyebiliyoruz. Rabbım olmayanlara da versin.. Bak şimdi içime sinmedi şu aşağıdaki işçilere de bir tabak yemek yollayayım çocuklarla….
Kapı çalıyor. Babamız geldi. Yasasın!. O gelene kadar çocuklar ödevleri kolayladı, sofrayı hazırlarken bana yardım bile ettiler.. Babamız daha kapıdan almış kokuları. Çocukları kucaklarken gülerek ziyafete mı geldim yoksa diyor.. Akşam saatleri en mutlu olduğumuz saatler. Hep birlikte olduğumuz şu birkaç saatte bütün yaşadıklarımızı, sevinçlerimizi, hüzünlerimizi paylaşıyoruz.. Sofrayı elbirliği ile toplayıp çay saatine geçtik… hepsi helvaya bayıldılar… Çocukların ödevlerinde
anlamadıkları yerler varmış önce onları hallediyoruz.. Sonra da sohbet ediyoruz.. Bu arada babamız çok güzel bir film almış.. Bir bölümünü seyrediyoruz ve üzerinde konuşuyoruz.. Çok dersler çıkarılacak bir filim hemde heyecanlı. Neyse arkası yarın diyoruz.. Çocukların yatma saati.. Balli sütlerini hazırlıyorum.. Babamız bana yokmu diyor gülerek. Bir bardak ta ona getiriyorum.. Biz de balkona çıkıyoruz. Serin havaya rağmen bu saatlerde , gecenin siyah kadife örtüsü altında , Ayı ve yıldızleri seyretmek dayanılmaz güzel. Sohbete orda devam ediyoruz.. Rabbımın nimetlerine şükürler olsun. Bana böyle bir aileyi nasip ettiği için nasil şükretsem az. Içim kıpır kıpır kanat çırpıyor sanki mutluluktan. Ne güzel.. Inşallah yarın yeni bir güne uyanmak nasip olur. Allah izin verirse hasta bir arkadaş var yarın onu ziyarete gitmek istediğimi söylüyorum eşime.. Çok iyi olur, giderken yolunun üzerinde şu yaşlı teyzeye de uğra da bir hatrini sor istersen diyor.. Evet.. Yarın cok guzel bir gun olacak insaallah..
OZDEN CICEK
Decorative & Creative Painting
Freelancer - DUBAI
www.ozdencicek.com
www.ozdencicek.blogcu.com
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Özden Hanım,
Efendim, günümüzün ailesinden verdiğiniz bir kesit tıpkı bir film seyrediyormuş, bir tiyatroya eserini görüyormuşcasına insanı etkiliyor. Çocukların okuldan gelince kitaplarını ve defterlerini dağınık görmeleri çok etkileyici. Burada annenin rolü ne kadar özenle çizilmiş. Çocuklarına kahvaltı hazırlaması, o arada onlarla sohbet ederek yanlışlarını işaret etmesi bana Ergun Göze’nin kuru temizleme hikayesini hatırlattı. Yıllarca önceydi. Bir gün İstanbul’da Ergun Göze’yi ve eşini rahmetli Rana ile beraber ziyarete gitmiştik. Söz çocuk terbiyesinden açıldı. Bir ara Ergun Bey dedi ki “Eşimle beraber kuru temizleme yapıyoruz.” Anlamadığımı söyledim. Ergun Bey, dedi ki “Akşam çocuklar okuldan gelince onlara günlerini nasıl geçirdiklerini soruyoruz. Hangi hocalar geldi, arkadaşlarıyla neler konuştular? Bu arada çocuğun öğrendiği yanlış düşünceler varsa çok ustalıklı bir şekilde onları düzeltiyoruz. Bu işlemin adına ‘kuru temizleme’ diyoruz". Sanırım mailde anlatılan da bu. Bir annenin hassasiyeti, dikkati, insanlığı aileye ne güzel bir şekil veriyor. Ve anlıyoruz ki insanın asıl ihtiyacı sevgi, saygı ve ilgi. Bundan mahrum çocukların iyi yetişmesine imkan var mı?
Sayın Özden Çiçek, bu maili okuduktan sonra size olan sevgimiz ve saygımız daha çok artıyor. Sizin gibi bir anneye sahip oldukları için o çocuklar ne kadar şükretseler azdır.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.