"Radyodan dinledim, bir hanım anlatıyordu. Vefat eden kocası Bağ-Kur emeklisiymiş. Kiramı da verdikten sonra diyor, elime çok az bir para kalıyor. O para ile ancak iki günde bir şişe süt alabiliyorum, iki günde bir belediye ekmeği alıyorum, kimseye muhtaç olmadan karnımı doyurabiliyorum. Beni kimseye muhtaç etmediği için Allah’ıma nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Ya Rabbi, sana sonsuz şükürler olsun, bana verdiğin bu saltanatı cümleye de nasip et.
“Allah şükredenin rızkını arttırır, şikâyet edenin derdini çoğaltır.”
Çevreme bakıyorum, şükreden ama gerçekten şükreden, sadece diliyle değil, kalbiyle de şükredebilen insanlar ne kadar az. İşittiklerimiz hep şikâyet, sanki insanlar şikâyet etmekten, şikâyet dinlemekten zevk alıyorlar. Acaba kaç insan, yediği yemek, giydiği elbise, oturduğu ev için, görebildiği için, yürüyebildiği için, işitebildiği için Rabbine şükrediyor. Kendimizi ne sanıyoruz, acaba bizler yediğimiz ekmeğe, içtiğimiz suya lâyık mıyız? Bir düşünsek, acaba Allah’a lâyık olmak için, İslâm’a lâyık olmak için, Yüce Peygamberimize lâyık olmak için ne yapıyoruz? Hep Hz. Ömer’in sözünü hatırlarım: “Bugün Allah için ne yaptın?” Bu söz bazen beni ağlatır; titrer, ürperirim…"
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.