.
Merhaba Efendim,
Size ve bütün dostlara aydınlık bir sabahın hayırlı, verimli, güzel sonuçlara götürecek yeni çalışmalara, sağlık ve afiyetlere, toplum olarak çok daha
sevgi,
saygı, anlayış dolu olmamıza vesile olacak sonsuz güzellikteki günlere
dönüşmesi
dileğiyle selamlar...
Efendim, bir insan için gerek toplum, gerek aile hayatı içinde sayısız
mutluluk
vesileleri mevcut her zaman için. Dün işyerinde çay saati sohbetinde dikkat
ettim, çalışmalarını ve aldığı sonuçlarını diğerlerine anlatınca
insanlar mutluluk
duyuyordu. Yazdığımız muhteşem bir kitabı herkesten gizlesek, geceleri
kitaplığımızdan gizlice çıkarıp okuyup tekrar kaldırsak mutlu olabilir
miyiz?
Giydiğimiz bir elbise için iltifat almasak, bir başarımızı alkışlayacak
kimse olmasa
neler hissederiz? Ya tuttuğumuz takımın başarılarını tebrik edecek kimse
olmasa? Veya çok güzel bir yemek pişirsek ve onu sadece kendimiz yesek?
Hepimiz aslında çevremizdeki, işyerimizdeki, ailemizdeki insanlara çok
şeyler borçluyuz. Onlar aslında bizim mutlu olmamız için birer vesile ve
birer şans. Ama bakıyorsunuz bir işyerinde aynı odada çalışan iki memur
kavgalı, veya bir lokanta sahibi dükkanının yanına yeni bir lokanta
açıldı diye mutsuz, açan kişiye tavır almış. Oysa sabahları içten bir
selam ile güzellikleri, zorlukları paylaşmak varken, o günü cennete
çevirmek varken veya meslektaşına uğrayıp herkes ezelde takdir edilmiş
rızkını mutlaka kazanır gerçeğine binaen o gün için en güzel dileklerini
sunmak, bir yandan onunla sabah çayını yudumlarken bir yandan da
işleri daha iyiye götürmenin yollarını konuşmak dururken...
Yine aile içinde eşine en güzel duygularını asla karşılıksız
kalmayacağı bilinciyle sunmak ve aslında önce kendi için birşeyler
yapmış olmak varken...Bugün tam tersine hep karşıdan birşeyler
bekleniyor, ben, ben dedikçe de insan kendi kendini mutsuzluğa mahkum
ediyor. Eşine en son ne zaman güzel bir söz söylediğini hatırlamayan,
ona en son ne zaman hediye aldığını sorduğunuzda ancak uzun uzun
düşündükten sonra cevap verebilen birisi bakıyorsunuz eşinden ayrılmaya
kalkıyor, mutluluğu bir başkasında bulabileceğine inanıyor. Ve sizin de
hep hatırlatageldiğiniz Büyük Yunus'un sözünde olduğu gibi kendini deli
eden şeyi karşısındakinde arayabiliyor. Sonuç ne oluyor, tabi ki
elindekileri de kaybetmiş ve aynı kafayla devam ettikçe asla mutlu
olamayacak bir insan, çağımızın mutsuz insanı...
Efendim, siz bir sözünüzde "Ben, şeytanın öteki adıdır" diye
anlatmıştınız. Evet, bugün insanlar ben dedikçe ne melekler kadar güzel,
huzurlu ve tatlı olabiliyor, ne de çevresine bu gözle bakıp, bir
mutluluk ve sevinç vesilesi olabiliyor. O hep yenileri aramakla meşgul
zamanını boşa harcıyor, tüketiyor, ve kendini tüketiyor...
Çok Kıymetli Büyüğüm, size ve bütün dostlara bu güzelim site çatısı
altından hayırlıya, iyiye, güzele, doğruya dair neler varsa hepsinin en
güzel şekilde erişmesini ve bu güzelliklerin dalga dalga tüm evrene
yayılmasını, gelecek günlerin refahı, mutluluğu adına diliyor, sonsuz
selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Allah'a emanet olunuz....
Çiğdem
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Sayın Çiğdem Hanım,
Efendim, inanılmaz güzellikteki mailiniz bir bahar güneşi gibi kalpleri aydınlatacak, insanlara hayatın, güzelliğin, paylaşmanın, beraber olmanın güzelliğini duyumsatacak. Sizi yürekten kutlarım. İnsanı insan eden insanı hayvanlıktan kurtarıp Hazreti İnsan olmaya götüren güzellikleri ne güzel sıralamışsınız. Gerçekten insanın en büyük düşmanı kendi benliği, nefsaniyeti, egosu. Hatırlarsınız bir manevi büyük ağzından ben kelimesi çıktı diye sabunla ağzının içini kırk kere yıkamıştı. “Efendim ne yapıyorsunuz” diye seslenenlere “Ağzımdan ben kelimesi çıktı, ağzım necasetle doldu, bilirsiniz İslamda necis bir kabı kırk kere yıkarlar” diye cevap vermişti. Soruyorum size mütemadiyen ben diyen sağa bakıp, sola bakıp kendi “ben” inden başka birşey görmeyen insanların içinde mutlu olan, huzurlu olan bir tek kişi gördünüz mü acaba? Bencil insanlar, egoist insanlar hayatlarında sevgi nedir bilemezler. Çünkü onlar kırılmak, gücenmek, küsmek için bahane ararlar. Hayat, yaşamak, varolmak sevmektir, vermektir, paylaşmaktır, beraber olmanın güzelliğini hissetmektir. Bu çizgiyi yakalayamayanlar ne kadar mutsuz insanlardır. Allah yardımcıları olsun.
Sizi sevgi ve saygıyla selamlıyor, bütün günlerinizin sevgiyle, vermekle, paylaşmakla, bir ve beraber olmakla geçmesini diliyorum. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.