.
Adalet ve merhameti her iki cihanı kuşatan, insanı insana kulluk kölelik etmekten men eden, müminleri iman ve ibadet nuru ile aydınlatan yüce Allah (c.c), ilahi bir çağlayan halinde bizlere lütfettiği Kuran’ı Azimüşşanda şöyle Buyuruyor;
«Ey iman edenler; Allah'tan nasıl korkmak lazımsa öylece korkun. Sakın siz Müslümanlar olmaktan başka bir sıfatla can vermeyin.» (Ali İmran:120)
Allah (c.c) korkusu Cenab’ı Hakk’ın emirlerini yerine getirip, yasaklarından kaçınmak ve ona isyandan uzaklaşmaktır. Allah (c.c) korkusu diğer korkulara benzemez. Aslında korkulan şeylerden kaçılır Şöyle ki: insanda bir korku damarı vardır. Uçuruma yuvarlanmaktan, sıcakta kavrulmaktan, ateşte yanmaktan, soğukta donmaktan, hastalıktan, felakete uğramaktan, iftiradan ve kurtuluşu olmayan ölümden korkar. Halbuki en çok korkulması gereken varlık ise, Kadir-i zül celal olan yegane Halıkımız Allah (c.c) dır. Zira ondan korkmak ona yaklaşmak demektir. O korkulmaya en layık olandır. Hapse girerim düşüncesi ile suç işlemekten korkan insan Allah’a (c.c) karşı işlediği suçların cezasını düşünmez mi? Cehennem gibi bir hapishanesi melekler gibi gizli polisleri, olan Allah’tan (c.c) hiç korkulmaz mı? İnsan kanunlara karşı bir kısım suçlar işleyip kurtuluş yolları da bulabilir ama Allah’tan (c.c) kaçıp kurtulma imkânı yoktur. Tövbe edilmediği takdirde cezaya müstahak olduğumuzu nasıl unutabiliriz.
Pişmanlık duyulmayan günahların dünyada çektirdikleri bir yana ahirette çektirecekleri nasıl gözden uzak tutulabilir? Kendisine koca yıldızlar, gezegenler, seyyareler, felekler ve melekler itaat edip dururken küçücük cürümü ile başkaldıran insan kendisini cehennem azabından nasıl kurtaracaktır acaba. İnsan günahtan pişmanlık duymadığı isyan ve günahlara devam ettiği sürece hem dünyada hem de ahirette cezaya çarptırılacağını nasıl unutabilir.
Eşrefi mahlûk olarak yaratılan bu varlık fakir düşmemek için nasıl çalışıyorsa, hastalıktan kurtulmak için nice perhizlere katlanıyorsa, cehennemden kurtulabilmek için de günahlardan öyle sakınmalıdır. Kendisinin devamlı gizli bir polis tarafından takip edildiğini bilen insan ne derece suç işlemeye cesaret edebilir. Cehennem gibi bir ceza evi olan Allah’ın (c.c) her an gördüğünü bile, bile insan nasıl haramlara kolayca dalabilir?
Bir gün dağ başında bir çobana rastlayan Hz. Ömer (r.a) ona “Bana bir kaç koyun satar mısın” der. Çoban Hz. Ömer’i tanımamaktadır. ”Satamam” diye cevap verir. “Çünkü koyunlar benim değil, sahibinin izni olmadan veremem” der. Hz. Ömer (r.a) çobanı denemek ister. “Satarsın sonrada efendine koyunları kurt yedi dersin. Nereden bilecek” der. Çoban daha fazlasına tahammül edemez. Öfkelenir. “Efendi, efendi sen ne demek istiyorsun ben efendimi belki kandırabilirim ama her şeyi görüp bilen Allah’ı (c.c) nasıl kandıracağım, bunu bana söyler misin” diye karşılık verir. Bu manzara karşısında memnuniyetini ifade eden Hz. Ömer (r.a) kendini tanıtır ve çobanı tebrik eder.
Allah’ı (c.c) isim ve sıfatları ile tanıyan onun her an her yerde olduğunu bilen her davranışını görüp gözettiğine inanan insan elbette Allah’tan (c.c) korkan Allah’ı (c.c) tanıyanlar daha çok ondan saygıları gereği ve O’nun sevgisinden uzak kalırız düşüncesi ile korkarlar.
Allah’ın (c.c) sayısız nimetleri ile beslenip büyütüldükleri halde ona hakkıyla kulluk ve şükürde bulunamama endişesi ile korkarlar. Aşıklâr bunun için gözyaşı dökerler.
Bir kimse nasıl çalışkanlığını hal ve hareketiyle ispat ediyorsa Allah’tan (c.c) korkan kimsede bunu davranışları ile göstermelidir. Zira Allah’tan (c.c) korkan; yalandan, haramdan, faizden, rüşvetten, içkiden, kumardan, zinadan, gıybetten, zulümden, Hak ve hukuku tecavüzden sakınır.
Merhum Akif ne güzel söylemiş:
“Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, Ne vicdandır
Fazilet hissi insanlarda Allah (c.c) korkusundandır."
Allah’ı (c.c) bilen ona karşı gelmekten sakınır. Allah’a (c.c) karşı gelmekten sakınanlara ise mükâfatlar vardır.
«Kim Allah’ın (c.c) emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakınırsa: Allah (c.c) ona bir kolay yolu gösterir ve onu ummadığı şekilde rızıklandırır.» (Talak 2–3)
Müjdeler olsun Allah’a (c.c) karşı gelmekten sakınıpta bu ayetin sırrına mazhar olabilen Müminlere.
Kaynaklar: Beyhaki, Deylemi, keşfül hafa