.
Efendim,
Okuduğum hikayeden çok etkilendim.Bilenler vardır mutlaka ama ben bu yazıyı buraya aktarmak istedim.
Sağlık ve afiyetler sizinle ve tüm gönül dostları ile birlikte olsun.
Dervişin biri uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır.Karşısına çıkanlara kendisine yiyecek, yatacak yer verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söylerler ve Şakir diye birisinin olduğunu ve oraya gitmesini salık verirler. Derviş yola koyulur, birkaç köylüye daha rastlar onların anlattıklarından Şakir'in bölgenin en zengin kişilerinden birisi olduğunu anlar.Bölgedeki ikinci zengin ise Hattad adında başla bir çiftlik sahibidir.Derviş Şakirîn çiftliğine varır.Çok iyi karşılanır,yer içer dinlenir.Şakir ve ailesi eli açık gönlü geniş kimselerdir.Yola çıkma zamanı gelince Şakir 'e "böyle zengin olduğun için çok şanslısın" der.Şakir ise şöyle cevap verir."hiçbirşey olduğu gibi kalmaz..Bu da geçer".Derviş Şakirîn yanından ayrıldıktan sonra uzun uzun düşünür.Birkaç yıl sonra,Dervişin yolu yine aynı köye düşer.Şakir'i hatırlar uğramaya karar verir.Yolda rastladığı köylülere Şakir'i sorar."Ha,o Şakir mi der köylüler.O, iyice fakirledi şimdi hattat'ın yanında çalışıyor."Derviş hemen Hattaın çiftliğine gider.Şakir'i bulur.Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır.Üç yıl önceki sel felaketinde bütün sığırları telef olmuş,evi yıkılmıştır.Toprakları da işlenemez hale geldiği için tek çare sellden hiç zarar görmemiş ve biraz da zenginlemiş olan Hattat'ın yanında çalışmaya başlamıştır.Şakir ve ailesi üç yıldır Hattatın hizmetkarıdır Bu şartlarda yine Dervişi misafir eder yiyeceğini yatağını onunla paylaşır. Derviş ayrılırken "Çok üzüldüğünü söyleyince "Üzülme, bu da geçer" der.Derviş gezmeye devam eder. Yedi yıl sonra yolu yine aynı bölgeye düşer.Şaşkınlık içinde olup biteni öğrenir.Hattat birkaç yıl önce ölmüş.ailesi olmadığı için de bütün servetini Şakir'e bırakmıştır.Şakir artık Hattatın konağında oturmaktadır.Kocaman arazileri ve malları ile yörenin en zengin insanıdır.Derviş eski dostunu bu durumda görünce çok sevindiğini söyler.Yine aynı cevabı alır." Bu da geçer".Bir zaman sonra Derviş yine Şakir'i arar.Ona bir tepeyi işaret ederler.Tepe de Şakir'in mezarı vardır.Taşında şu yazı vardır " Bu da geçer".Derviş ölümün nesi geçecek diye düşünür ve gider.Ertesi yıl Şakirîn mezarını ziyaret etmek üzere geri döner ama ortada ne tepe vardır ne mezar.Büyük bir sel gelmiş tepeyi dümdüz etmiş geriye Şakir'den hiç eser kalmamıştır.O sıralar ülkenin sultanı bir yüzük yaptırılmasını ister. Öyle bir yüzük olmalı ki bu mutsuz olduğunda mutluluğunu tazelesin, mutlu olduğunda da kendisini mutluluğun rehavetine kaptırtmasın. Hiç kimse böyle bir yüzük yapamamıştır.Derviş edindiği bu tecrübeden sonra ben yaparım bunu der. kuyumcuya çok basit sade bir yüzük siparişi verir ve içine ardına hakikati ekleyerek "bu da geçer ya hu" yazdırtır.Bu yüzüğü alan ve yazıyı okuyan Sultanın yüzüne bir mutluluk ışığı yayılır. Evet der işte bu "BU DA GEÇER YA HU".
Sitemize moral zenginliği kazandırması niyetiyle.
Hürmetlerimle efendim.
Tribünlerden Halise. Her zaman yazamıyorum ama düzenli takip ediyorum efendim. Allah'a emanet olunuz.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Halise Gündoğan,
Kıymetli yavrum, fevkalade güzel mailini tekrar tekrar okudum. Düşündüm, ne ibretler ne hikmetler taşıyor. Sanki birçok olayların nedeni bu anektodda gizli. Çocukluk günlerimi hatırlıyorum. Alış veriş için gittiğimiz bazı dükkanlarda bu yazıyı görürdük: “Bu da geçer ya Hu”. Yarabbi, bu anektodlardan hissedilecek, ibret alınacak nice dersler var. Allah sizden razı olsun. Bu mailiniz birçok kimseyi uyaracak, onları hayat yolunda daha güzel adımlar atmaya sevkedecektir. İnşallah bu mail tribünlerden inmenize vesile olur. Bizlere ışık verecek, yol gösterecek nice maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.