Saygıdeğer Büyüğüm hürmetle ellerinizden öpüyorum. Gönül dostlarına sevgi ve saygılar sunuyorum.
Efendim müsaade ederseniz kitabınızdan bir alıntıyı paylaşmak istiyorum.
En büyük kadın evliyâ Rabiâ Sultan Hazretleri, bir göz odadan ibaret, eşya olarak yalnız bir testi ve bir seccade bulunan tahta bir evde otururmuş. Bir gün ziyaretine Hasan Basri Hazretleri gelir. Hâl hatır sorulduktan sonra: “Yâ Rabiâ, bildiğime göre senin amcanın oğlu Bağdat’ın en zengin tüccarı imiş. Diyormuş ki, Rabiâ gelsin, ne isterse vereyim; neden gidip istemezsin? Evini bir güzel donatsın.” der.
Rabiâ Sultan hayretler içinde misafirinin yüzüne bakar ve: “Efendim, ben Allah’a öyle bir aşkla bağlıyım ki, O’ndan bir şey istemeye utanırken, gidip de amcamın oğlundan mı isteyeceğim?” der.
Lisede iken bu hikâyeyi ağlayarak okumuştum. Aradan elli yıl geçti. Şimdi de ağlayarak yazıyorum. Söyleyeceklerim bu kadar. Ne demiş atalarımız:
“Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az.”
Allah hepimize ilâhi aşkı nasip etsin...
Sonsuz sevgi ve saygılarımla...
Sabri Tandoğan
Cilt 5
Başlık: İhtiyaçlar karşısında insan
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın “Hattat”,
Kıymetli yavrum, bir gün rahmetli Münir Bey’e sordular: “Efendim, siz Allah’tan en çok neleri istersiniz?”. Münir Bey cevap verdi: “Hiçbir şeyi” dedi. “ben, Allah’ın verdiği nimetlere yeteri kadar şükredemiyorum ki o nimetlere kendimi layık göremiyorum ki yeni şeyler talep edeyim.” Mesele burada yavrum. Bizler de sonsuz isteklerimizi, aç gözlülüğümüzü bir kenara bıraksak, Allah’ın gönderdiklerine baksak, onların şükrünü eda edebilsek, onlara layık olmaya çalışsak daha iyi bir iş yapmış olmaz mıyız? Aman yavrum, dikkatli olalım, isteklerin sonu yok. Elimizdekine razı olalım, eyvallah diyelim. Ben çocukken Posta Caddesindeki “Palabıyığın Meyhanesi”nden çıkanlar kol kola girerler koro halinde bir şarkı söylerlerdi.
“Eyvallah, eyvallah
İyiye de kötüye de eyvallah
Güzele de çirkine de eyvallah”
Bu şarkı beni yıllarca düşündürdü. Bana hayatın özeti gibi geldi. Yıllarca önce merhum Ruhi Su, o harikulade güzel sesiyle türküler söylerdi. Bir türküde
“Ne gelirse Hak’tandır
Şinanay yavrum, şinanay”
diyordu. Bu sözler de beni çok düşündürürdü. Ne gelirse Hak’tandır sözünde ben tam bir teslimiyeti görüyordum. Arkasından sonsuz bir sevinç ve mutluluk geliyordu. Onu da şinanay yavrum, şinanay diye anlatıyordu. İşte böyle yavrum. Hep daha çok diyenler, elindekine razı olmayanlar asla bu güzellikleri anlayamazlar. Onlar hep daha çok, daha çok diye mutsuz, huzursuz yaşarlar. Onlar hep kasabın önündeki et bekleyen kediler gibidirler. Ne yapalım bu da onların seçimi. Hayırlısı demekten başka elimizden ne gelir?
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.