Sayın Özden Çiçek,
9.4.2007 tarihli mailinizi aldım.
Efendim, bize uzun yıllar gibi gelen bir ayrılıktan sonra nihayet mailinize kavuştuk. İnanırmısınız sevinçten ağlayabilirdim. Allah’a sonsuz şükürler olsun.
Bu mailiniz son derece anlamlı. Özellikle televizyon denilen (ki bazıları ona fitnevizyon diyor) korkunç canavarı ve onun tahribatını kısa ve özlü olarak o kadar güzel anlatmışsınız ki artık bugün düşmanın topraklarımıza girmesine gerek yok. Kültürel istila şimdi televizyonlarla, gazetelerle, okullara hakim olan zihniyetle pekala yapılıyor. Düşman askerini niye telef etsin ki? İçimizde beynini satmış, ruhunu satmış, iffetini satmış öyle kimseler var ki düşman askerinin yapamadığını onlar yapıyor. Biraz uyanık insanlar kimleri kastettiğimi bu satırları yazarken anlıyorlar.
Bundan yıllarca önceydi. Bir adli tatilde rahmetli Rahmetli Rana Sultanla beraber İstanbul’daydık. Oturduğumuz evin yanında bir hırdavatçı dükkanı vardı. Sahibi tertemiz, nur gibi, gül gibi bir müslüman kardeşimizdi. O sıralar TGRT’nin kuruluşuna yakın günlerdi. Bir kampanya açılmıştı. Müslümanlar TGRT’ye yardıma çağrılıyordu. Bir sabah evden çıktım, hırdavatçı dükkanının önünden geçerken sahibiyle selamlaştık. Beni ısrarla çağırdı, “Sabri Bey”, dedi, “buyur gel, bir çay içelim, sohbet edelim, seni çok özledim”. Davet, o kadar içten, o kadar gönülden yapılmıştı ki hayır diyemezdim. Girdim, oturdum. Biraz sonra bir hanım girdi içeriye. “Ben” dedi “dün çamaşıra ve temizliğe gittim. Aldığım parayı aynen getiriyorum. Buyrun. Para azalmasın diye akşam yalnız kuru ekmek yedim”. Ve parayı masanın üzerine bıraktı. Biraz sonra bir adam girdi içeriye. “Ben” dedi, “dün sırtımda ağır kasalar taşıdım, para kazandım. TGRT’nin kuruluşu için çorbada bir zerre de benim tuzum olsun diye bu parayı getirdim. O kazancımdan akşam yalnız kuru ekmek aldım”. O kadar heyecanlanmıştım ki kendimi tutamadım, hüngür hüngür ağladım. İşte, Anadolu insanının çelik gibi iradesi ve bilinci, işte TGRT sahiplerinin onu “Fox” şirketine satmaları. Hükmü siz verin. Ben birşey söylemeyeceğim. Bütün kanallar zehir kusuyor. Alev, alev, Türk Milletini tahrip edecek zehirler saçıyorlar. Sade dizler, eğlence programları değil, haber programları bile rezilleşti, adileşti. Artık biz haber programlarında hangi şerefsiz iş adamının hangi rezil mankenle düşüp kalktığını dinliyoruz. Haber diye bize en adisinden, en aşağılığından magazinler veriliyor. Amaç tek: Türk Milletinin iman kalesinden her gün bir taşı düşürmek. Ne yazık ki pek çok insan bu oyuna geliyor. Ve manevi güzelliklerinden, hassasiyetlerinden, inceliklerinden her gün birşeyler kaybediyorlar. Ama farkında bile değiller. Siz bu durumları görüp o kadar güzel tahlil etmişsiniz ki Allah sizden razı olsun. Sağolun, varolun. İnşallah bu konuya tekrar tekrar el atarsınız.
Efendim, yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Özden Hanım müjdesi Yazan Özden Çiçek
Cvp: Özden Hanım müjdesi Yazan Sabri Tandoğan