Konu : Gül tutan elde gül kokusu kalır.
Gönderen :
Nalan
Tarih :
11/17/2017 9:48:59 AM
.
Okunacak kitap adıyla daha önce size yazmış ve tasavvufla ilgili kitap önermenizi rica etmiştim. Sizde lütfedip bana Fütuhu'l Gayb isimli kitabı önermiştiniz. Bu kitabı okuyarak bitirdim hatta iki kez okudum. Çok beğendim. Her mümine bütün hallerden üç şey gereklidir diyor. Bunlar Emredilene itaat , Nehyedileni terk ve kadere rıza. Ayrıca kitapta genellikle üstünde durulan konular insanın hevasına uymaması nefsine göre hareket etmemesi ve hep dua etmesi . Birde etkilendiğim en önemli hususlardan biri, asla hiç kimseye bela okuma , kin ve öfkeyle geceleme diyor.
Bu kitabı önerdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum ve yeni önerilerinizi bekliyorum. Bir de, geçen sitenizde sizden gelenleri okurken çok garip bir şey oldu. Odanın içi birden çok güzel kokularla doldu. Acaba banamı öyle geldi yoksa gerçekten öylemi oldu tam bilemiyorum. Sevgi ve saygılarımı iletir sizden Allah razı olsun derim
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, Fütuh-ul Gayb’i okumanız, etkisi altında kalmanız beni çok mutlu etti. Sizden ricam onu bir “başucu kitabı” haline getirmeniz ve ömür boyu okumanız olacak. Hayatta öyle kitaplar var ki onları bir kere okuyup bırakmak, o kitaplara yazık etmek olur. Önemli olan ben onu da okudum, bunu da okudum, onu da bilirim, bunu da bilirim hali değil, okunanların damarlarımızın içinde akan kan gibi dolaşabilmesi, bizden bir parça olması. Size ikinci olarak tavsiye edeceğim eser Sabri Tandoğan’ın Gönül Sohbetleri isimli altı ciltlik eseri olacak. Her ne kadar bir kimsenin kendi kitabını tavsiye etmesi hoş olmayan bir durum gibi görünse de ben öyle düşünmüyorum. Ben de her gece o kitapları okuyorum. Hem zevk alıyor, hem de birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Kat’iyyen o kitapları kendi eserim olarak görmüyorum. Ama her insan için, yeryüzündeki bütün insanlar için çok faydalı olacağına bütün kalbimle inanıyorum. Çünkü o eserler dil, din, cins, ırk, milliyet, zaman, mekan farkı gözetilmeden bütün insanlar için yazıldı. İleride de o kitapların birçok dillere çevrilip başucu kitabı olarak okunacağına inanıyorum. Biliyorum, bu satırları okuyanların içinde bana kızanlar olacak, hatta gülenler olacak. Ama geçen zaman gerçeği gösterecek. Çünkü onlar, zamanında kainatın en büyük şairi Yunus Emre’ye de gülmüşlerdi. Hayırlısı.
Kıymetli yavrum, hocam rahmetli Münir Derman konuşurken bazan vücudundan öyle güzel koku yayılırdı ki hepimiz ona biraz daha yakın olmak, o mübarek kokuyu ciğerlerimize çekmek isterdik. İhlasın, aşkın, edebin, zarafetin, asaletin birleştiği mekanlarda böyle durumlar olabilir. Ne var ki bunların üzerinde fazla durulmaması gerekir. Çünkü o zaman her an tetikte olan, her an fırsat kollayan nefis araya girebilir. Siz, elinize bir gül alıp da kokladığınız zaman burnunuza gelen mis gibi gül kokusu sizi hayrette bırakıyor mu? Üzerinde duruyor musunuz? Bu meseleye de öyle bakmak gerekir. Bazan insanlar öyle aşkla, öyle ihlasla dolarlar ki neler neler olur kelimelere sığmaz. Kıymetli yavrum, sana Allah’tan feyizler ve hikmetler diliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
“Ne olur kirlenmesek, temiz kalsaydık
Dünyanın aldatıcı renklerinden soyunsaydık
Ah, güvercinler gibi böyle saf
Şadırvanlarda kanat çırpsaydık”.
|