"HELAK OLACAĞINIZI BİLSENİZ BİLE YALAN SÖYLEMEYİNİZ." HADİS-İ ŞERİF
Kıymetli yavrum,
Bir gün Resulullah Efendimiz Medine’den bir yakınının ziyaretine gider. Peygamberimiz kapıda görünürken ev halkı çok heyecanlanırlar. Gösterilen olağanüstü sevgi ve saygı tezahürleri, çocukta bir şaşkınlık, bir çekingenlik yaratır. Annenin “Haydi yavrum git, Peygamber Efendimizin elinden öp, duasını al” ısrarlarına rağmen çocuk bir türlü gidemez; nihayet anne, son çare olarak “Git yavrum, Peygamberimiz sana şeker verecek” deyince, çocuk tıpış tıpış yürümeye başlar. Şeker sözü onu heyecanlandırmıştır. Birden Kâinatın Efendisi ayağa kalkar, “Bana biraz müsaade edin”, der ve evden çıkar. Bir saat sonra ter içinde geri döner. Elindeki paketi çocuğa uzatır, “Buyur yavrum” der. Anne baba üzülürler, “Ya Resulullah yorulmuşsunuz, terlemişsiniz, niye zahmet buyurdunuz?” deyince, Peygamberimiz hepimizi yıllarca düşündürecek şu sözü söyler: “Çocuk bana şeker sözünü işitince geldi. Eğer ben ona istediğini vermeseydim, ömür boyu bir daha bana inanmaz, itimat etmezdi.” Bu sözü her okuyuşumda ürperirim, gözlerim dolar, heyecanlanırım. İnsan ruhu öyle hassas, öyle ince ki, bazen bir insana duyduğunuz büyük sevgi, yapılan bir kabalıkla, hoyratça bir davranışla, bir anda renk gibi uçar, duman gibi dağılır, artık hiçbir gayret ve fedakârlık onu geriye iade edemez... Şu dünya bir misafirhane, bizler gelip geçici misafirleriz. Tek istisna olmadan herkese karşı (çocuklarımız da dahil) son derece dikkâtli, uyanık ve hassas davranmak zorundayız.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalar