Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Hayata selam.
Gönderen : Hatice Hakeri
Tarih : 12/1/2017 1:30:32 PM


.


Efendim, bir şiirle başlamak istedim evvela:


ANNE İLE HASBİHAL


Anne zannetme ki günler geçti de


değişti evvelki huyum gitgide


Bir hırçın çocuğum değişmez huyum


Seneler geçse de ben yine buyum


Senden umuyorum teselli yine


Bugün şevkatine, muhabbetine zannedermisin ki yok ihtiyacım?


Belki eskisinden daha muhtacım


Dünyanın tükenmez kederlerinden kalbim kırılsa da böyle derinden


Hayatım büsbütün yes'e kapılmaz


Teselli bulurum içimde biraz o derin sevgini hatırlarım da


Her gece hıçkıran dudaklarımda hasretle anılan senin adın var


Anne hayatımda bir tek kadın var.


Beni aldatmadı sevdi daima


Gittikçe ruhumu saran bu humma


Başka sevgilerden yadigar anne


Sevmeyen sevenden bahtiyar anne.


Sorma ki başımdan çok şey geçti mi?


Ah; eğer anlatsam sergüzeştimi


nasıl terkedildim nasıl atıldım.


Belki her zamankinden fazla severken


Bir lahza bahtiyar olayım derken


Bilmezsin kaç gece böyle ağladım


Şimdi tecrübem var artık anladım


Aşk, o bir masal, yalanmış meğer


Seven bir kalp için sığınılacak yer


Yalnız o kucakmış, yalnız o dizmiş


İnsanlar ne kadar da merhametsizmiş.


Orhan Seyfi Orhon


Merhabalar efendim,


Herkesin sergüzeşti ayrı ama duygular hissedilenler ne kadar da aynı olabiliyor. Bir tek gerçek sevgi var o da anne sevgisi yüce yaratan ona verrmiş benzer sevgisini.


.....................


İçim buruk cam kırıklarıyla dolu


Ve her batışlarında kanayan yaram


Kabuk bağlamakta güçlük çekiyordu


Sonra anladım ki yüreğimi kanatan


Cam kırıkları değil


Bendim kanayan yüreğime


insafsızca davranan......Gülay Zengingönül'ün şiirinden bir bölüm....


Muhterem Hocam,
İçimiz cam kırıklarıyla dolu ama sonunda kendinde buluyor cam kırıklarının nedenini. Ders çıkarabilmek ne kadar önemli . imtihan dünyası diyeceğiz değil mi efendim. Yunus Emre hazretlerini öyle bir sevdirdiniz ki bize orda arayacağız sevgiyi. Diyeceğiz ki;


Mana eri bu yolda melul olası değil


Mana duyan gönüller hergün ölesi değil


Ten fanidir, can ölmez, gidenler gelmez


Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil


Gevhersiz gönüllere yüzbin yol eder isen


Hak'tan nasip olmasa nasip alası değil


Sakıngil yarin gönül sırçadır sırmayasın


Sırça sındıktan sonra bütün olası değil


Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen


Bin yıl orda dursa kendi dolası değill..


..............


Önemli olan sevgiye verilen anlam. Nereye bağlı bir sevgi oluşu gerisi laf_u güzaf.


Hayat okulundaki öğretmenliğiniz sağlılk, huzur ,mıutluluk dolu günlerle geçsin inşallah. Sonsuz hürmetlerimle.............


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Hatice Hakeri,


Efendim, uzun zamandır özlemle beklediğimiz mailinize nihayet kavuştuk. Şiirlerle yüklü, insanda tekrar tekrar okuma duygusunu uyandıran nefis bir mail. Sağolun, varolun. Biz sizi sitemizin daimi mensuplarındam biri olarak görüyoruz. Hatta bazı arkadaşlardan da niye Hakeri’nden mail gelmiyor diye sorular geldi. Onun için bizi mutlu ettiniz, Allah da sizi mutlu etsin. Yalnız burada işaret edilmesi gereken ince bir nokta var, Onu da söylemeye manen mecburum. Tamam, anne sevgisi çok güzel, çok büyük, çok yüce, olağanüstü bir sevgi, kabul. Beni yakınen tanıyanlar bilir ki ben de annemi kendimi bildim bileli çok büyük bir sevgiyle sevdim. Hatta size bir sır söyleyim mi? Mana aleminde annemle beraber olacağım diye için için sevinç duyuyorum. Bu nedenle ölüm bana hiç de ürkütücü gelmiyor. Buraya kadar iyi, güzel ama sevgiyi yalnız anne sevgisinde sınırlamak düşüncesi bana, inaçlarıma, yaşantıma ters geliyor. Biz yeryüzündeki bir kum tanesinden, gökyüzündeki samanyoluna kadar bütün kainatı tek istisna olmadan insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, eşya ve cemadatıyla seviyoruz. Çünkü biz her zerrede Hakkın ayrı bir tecellisini görüyoruz. Hatta bizim sevgimiz yalnız dünyamızın da içinde bulunduğu galaksi ile sınırlı değil. Onun dışındaki bütün galaksileri de seviyoruz. Sevgimiz öyle büyümeli, öyle büyümeli ki Özdemir Asaf’ın dediği gibi


“DÜNYA KAÇTI GÖZÜME”


diyebilmeliyiz. Ne olur sevgimizi şu veya bu nedenle birtakım kırgınlıklarla, birtakım varsayımlarla sınırlamayalım. Olabilir, birtakım insanlar gelir, içimiz onlara karşı da –Tanrı şahittir- en büyük sevgilerle doluyken bizi üzmek, kırmak, incitmek için akla gelen herşeyi yapabilirler. Olabilir. Önemli olan hayatta nakışa değil, nakkaşa bakabilmektir. Asıl neden olarak O’nu görebilmektir. Zavallı insan kardeşlerimiz elinde ne var ki? O zaman şöyle düşüneceğiz: Allah bu kuluyla bizi imtihan ediyor. Bu kuluyla bizi deniyor. Yapılacak iş nedir, eyvallah deyip başımızı önümüze eğmek ve bu imtihandan da alnımızın akıyla çıkabilmektir. 2006 yılında bazı insanlar beni kırmak, üzmek, ağlatmak, uykusuz bırakmak için, perişan etmek için sanki sıraya girdiler. Biri bitirdi, öbürü başladı. Ama ben, Allah’a sonsuz şükürler olsun, bu sınavlardan alnımın akıyla çıktım. Her gece onlar için, onların bütün geçmişi için, ecdadı için dua ediyorum. Daha büyük bir aşkla onları bağrıma basıyorum. Onlar benim dünya ve ahiret canım, ciğerim, kardeşlerim. Allah, onların hepsinin iki dünyasını cennet etsin.


Efendim, İshak Peygamber “Yol uzun, yük ağırdır, bu yükle bu yola katlanamazsınız” diyor. Bütün mesele yüklerden kurtulabilmek. Hayatta öylesine aşk dolu yaşayalım ki karşımızda aniden Azrail Aleyhisselamı görünce, artık yolun sonuna geldiğimizi anlayınca ve son defa iç dünyamıza baktığımızda orada sevgiden, saygıdan, hizmet aşkından, şefkatten, aftan, bağışlamaktan, merhametten, edep ve tevazuudan başka birşey görmeyelim. O günü düşünerekten hep hazır olalım. O gün uzak demeyelim, bilinmez, belki yarın, belki yarından da yakın.


Sevelim, sevelim, deliler gibi sevelim, çılgınlar gibi sevelim. Ne olur artık bu dargınlıklar, kırgınlıklar dünyasını arkada bırakalım. İnsanoğlu hiç hatasız olur mu? Hatasız dost arayan hayatta ne yar, ne arkadaş bulabilir. Neden böyle olsun, neden yalnızlığımıza gömülelim. Neden “seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” demeyelim? Allah bizi o kadar güzelliklerle donanmış bir dünyaya göndermiş ki neden biz de Yunus gibi


“Bu dünya bir gelindir, kızıl, yeşil donanmış


Kişi yeni geline bakıbanı doyamaz”


demeyelim? Sevgimiz öyle büyüsün, öyle büyüsün ki Kur’an-ı Kerim’deki “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır” Ayet-i Kerimesinin sırrına vakıf olalım. Yunus Emre, “cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyor. Ne olur biz de o gören gözlerden olalım. Bunun bir tek engeli var: Nefis, ego, benlik, bencillik. Bırakalım onu bir kenara, biz hep iyiyle, güzelle meşgul olalım. Yönümüzü hep iyiye, güzele çevirelim. O zaman Kur’an-ı Kerim’deki “Hak geldi, batıl zail oldu” Ayetininin sırrına ulaşırız. O zaman Yunus Emre gibi “Aşk gelicek, cümle eksikler biter” deriz. Birgün “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” deriz.


Hayat güzel, insanlar güzel, yaşamak güzel. Bu inanılmayacak kadar güzel dünyada biz de Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi


“Ben cihanın altın terazisine


Ağırlığımca sevgi vermişim


Ses edin uzak milletlerin gençleri


Bütün antenlerimi germişim”


diyelim...


Yeni maillerinizi bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


Sabri Tandoğan


Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]