Sevelim, sevelim, deliler gibi sevelim, çılgınlar gibi sevelim. Ne olur artık bu dargınlıklar, kırgınlıklar dünyasını arkada bırakalım. İnsanoğlu hiç hatasız olur mu? Hatasız dost arayan hayatta ne yar, ne arkadaş bulabilir. Neden böyle olsun, neden yalnızlığımıza gömülelim. Neden “seviyoruz, seviliyoruz, güzelliğimiz bu yüzden” demeyelim? Allah bizi o kadar güzelliklerle donanmış bir dünyaya göndermiş ki neden biz de Yunus gibi
“Bu dünya bir gelindir, kızıl, yeşil donanmış
Kişi yeni geline bakıbanı doyamaz”
demeyelim? Sevgimiz öyle büyüsün, öyle büyüsün ki Kur’an-ı Kerim’deki “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır” Ayet-i Kerimesinin sırrına vakıf olalım. Yunus Emre, “cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyor. Ne olur biz de o gören gözlerden olalım. Bunun bir tek engeli var: Nefis, ego, benlik, bencillik. Bırakalım onu bir kenara, biz hep iyiyle, güzelle meşgul olalım. Yönümüzü hep iyiye, güzele çevirelim. O zaman Kur’an-ı Kerim’deki “Hak geldi, batıl zail oldu” Ayetininin sırrına ulaşırız. O zaman Yunus Emre gibi “Aşk gelicek, cümle eksikler biter” deriz. Birgün “Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” deriz.
Hayat güzel, insanlar güzel, yaşamak güzel. Bu inanılmayacak kadar güzel dünyada biz de Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi
“Ben cihanın altın terazisine
Ağırlığımca sevgi vermişim
Ses edin uzak milletlerin gençleri
Bütün antenlerimi germişim”
diyelim...
Kıymetli yavrum, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.