Yaşlı baba ve onu ziyarete gelen oğlu salonda oturuyorlardı.Hal hatırdan ve havadan sudan sohbet ettikten sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti. O anda pencerenin pervazına bir karga kondu. Yaşlı baba kargaya gülümseyerek biraz baktıktan sonra oğluna sordu: "Bu ne oğlum?" Oğlu şaşkınlıkla cevapladı: "O bir karga baba." Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu: "Bu ne oğlum?" Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı: "Baba, o bir karga." Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını sağa sola çeviriyor, sonra yine onlara bakıyordu.Yaşlı baba üçüncü defa sordu: "Bu ne oğlum?" Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü: "O bir karga baba, sana cevap veriyorum ve sen hâlâ sormaya devam ediyorsun.Sabrımı mı deniyorsun?" Yaşlı baba yerinden kalktı, içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü. Sayfaları karıştırdı ve defteri oğluna uzatarak bulduğu sayfayı okumasını söyledi. “Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken yanı başımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu. 23 soruşunda da onun bir karga olduğunu söyledim.Rahatsız olmak mı? Hayır! Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu.”
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘öf’ bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.” (İsra, 23)
Saygı ve sevgilerimle
Öğrenci