Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Seviyorum, o halde varım.
Gönderen : Hülya
Tarih : 12/19/2017 10:06:23 PM


.


Merhaba efendim,


Nasılsınız ben iyiyim. Bir hafta Afyon’a gittim doktor tavsiyesi ile hem yüzüp spor yapıp şifalı sıcak suda banyo yaptım, bayağı iyi geldi. İnanın sizin de olmanızı çok istedim. Çok güzel anılar yaşadım. Personel ağız birliği yapmış gibi bana sevgi gösterisinde bulunuyor, kat görevlisi hergün yatağımı güllerle süslüyor, hamamdaki arkadaşlar kuru havlu ister misin, çay ister misin, bir şeye ihtiyacın var mı diyor, yemekte herkes bana hayranca bakıp iltifat ediyor, her selam verdiğim insan bana sende bir başkalık var diyor. Tanıştığım herkes Trabzon’a, Antalya’ya, Bartın’a gibi şehirlere gelirsen bekliyoruz deyip beni şımarttı. Oteldeki müşterilerin bu ilgisini halam ve kuzenim çözemediler. Hatta lobide çay istiyorum, oranın personeli bizim ikramımız deyip para almıyordu. Hayır desem de lütfen diyorlardı. Türkübar vardı otelin içinde çok güzel her akşam proğram yapıyorlardı bizde gidip dinliyorduk. Ordaki garson İsmail, anlatamam lütfen her gece gelin diyordu. Biraz onla sohpet ettim, askere gidecekmiş. Geldiğim gün Allahaısmarladık demeye gitiğimde ne kadar onurlandı anlatamam. İnsanların sıcak bir gülüşe, bir günaydına ne kadar ihtiyacı var anlatamam. Onlara gösterdiğim bir gülüş, bir günaydın bana tatil boyunca kat kat geri döndü tıpkı sizin Gönende Rana Sultanla yaşadığınız muhteşem tatili aklıma getirdi. Sizi hasretle öpüyorum. Döner kurufasulye ayran börek hazır.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Hülya Hanım,


Kıymetli yavrum, artık bu mailden sonra seni Afyon’daki kaplıca otelinin kraliçesi ilan edebiliriz. Temiz kalbinle, mütavazı tavırlarınla, tatlı tebessümünle A’dan Z’ye bütün gönülleri fethetmen beni o kadar mutlu etti ki hiçbir kelimeyle bunu anlatamam. Hayat bir tarla yavrum. Ne ekersen onu biçiyorsun. Geçen gün, Kızılay’da yürüyordum. Bir dükkan sahibi kapıya geldi, “Beyefendi buyurun, bir çay içelim” dedi. Hayret ettim. Sanki hayretimin cevabını verir gibi konuştu: “Kaç kere gördüm”, dedi, “yolda yürüyen insanların bir kısmı sizi sevgiyle, saygıyla selamlıyor. Bir kısmı yanaklarınızdan öpüyor, bir kısmı ellerinize sarılıyor, tekrar tekrar öpüyor. Ben kırk yıldır ticaretle meşgulüm, ilk defa sizin kadar sevilen bir insanla tanışıyorum. Merak ettim, bunun sırrı nedir?” Güldüm, cevap verdim, “Ah kardeşim” dedim, “kesinlikle bunun sırrı filan yok. Ben insanları çok seviyorum, onlara faydalı olabilmek için küçük yaştan itibaren çırpınıyorum. Hayat bir tarla kardeşim. Ne ekersen onu biçiyorsun. Çok seven insanlar, çevre tarafından da çok seviliyorlar, el üstünde tutuluyorlar. Olay bundan ibaret. Bunun sırla filan bir ilgisi yok”. Sen de tertemiz kalbinle, çevrene saçtığın ışınlarla seviliyorsun, sayılıyorsun, beğeniliyorsun. Kızım Çiğdem Hanım, “Ah”, diyor, “Hülya Hanım’la ben de bir tanışsam, beraber gidip ekmek arası döner yesek (tabi yanında soğuk ayran)”.


Kıymetli yavrum, bu güzel hasletinin ömür boyu devam etmesi için her gün dua ediyorum. Şunu iyi bil ki hayatta en güzel şey sevmek ve sevilmek. Ama matematik bir kesinlikle söylüyorum ki seven seviliyor. Ben sevdim ama sevilmedim diyenlere inanmıyorum. Gerçekten, yürekten, sımsıcak sevenler muhakkak karşılığını görürler. İnşallah bütün ömrün sevgilerle dolar. Hikayeci Sait Faik “Herşey, bir insanı sevmekle başlar” diyor. Yalnız burda çok ince bir nokta var. sevgimiz bazı kimselerin yaptığı gibi egoistçe, hoyratça, kaba ve kırıcı olmamalı. Sevgi kuşunun iki kanadı var, bunu unutmayalım. Biri saygı, biri de hoşgörü. Saygı ve hoşgörü olmadan başlıyan sevgiler kısa bir süre sonra susuzluktan kuruyan çiçekler gibi sararıp solmaya, bitip tükenmeye mahkumdur. Hayatta kusuru, hatası, noksan tarafı olmayan insan yoktur. Tek istisna olmadan hepimizin zayıf taraflarımız, faullü yanlarımız mevcut. Bunlar ancak sevginin yanısıra edeple, saygıyla, hoşgörüyle telafi edilebilir. Bir de ne yazık ki bazı kimselerin yaptığı gibi kendi hayalimizde karşı tarafa suçlar isnad edip, sonra bu hayali suçlarla karşı tarafı itham edip, onu yerden yere vurup, çok kaba bir şekilde incitecek olursak o maç orada biter. Rövanşı da olmaz. Ne diyor Necip Fazıl: “Kadınla erkek arasında öyle hassas bir cazibe muhiti var ki en olmayacak sebeplerle bir anda renk gibi uçar, duman gibi dağılır. Ve artık hiçbir gayret ve fedakarlık onu geriye iade edemez”. Dünyada hiçbir edebiyatçı, kadın ve erkek arasındaki o çok hassas, o çok ince, o çok kırılgan noktayı bu kadar güzel anlatamadı. Aman yavrum, başkaları ne derse desin, ne yaparsa yapsın biz daima efendi kalalım. Hayattaki ana kuralımız bu olmalı. Herkese ama istisnasız herkese sevgiyle, saygıyla davranalım. Biz, manevi değerlere bağlılığımızı, edebimizi, inceliğimizi, sevgimizi ve saygımızı her zaman, her yerde, herkese karşı gösterelim. Başkalarının sözleri, düşünceleri bizi ilgilendirmesin. Hayat bir pazar. Bu dünya darılma pazarı değil, dayanma pazarıdır. Edep, saygı, iyiniyet, affedicilik bizim hayatımızın değişmeyen unsurları olsun. Bir süre sonra hepimiz ilahi mahkemede Allah’ın huzuruna çıkacağız. Kimsenin hesabı kimseden sorulmayacak. Öyle bir mahkeme ki karının kocaya, kardeşin kardeşe yapacağı birşey olmayacak. Yunus ne güzel söylüyor:



“Sana derim ey hoca


Sırat köprüsü nice


Kıllardan daha ince


Geç derlerse ne dersin



Yoğ ise amalimiz


Fayda vermez malımız


Kabirde sualimiz


Ver derlerse ne dersin”



Aman yavrum, her günümüz, günümüzün her saati, her dakikası ayrı bir imtihan. Varlık gibi yokluk da, sağlık gibi hastalık da ayrı bir imtihan. Bütün mesele bu imtihanlardan yüzünün akıyla tertemiz, bembeyaz çıkabilmekte. Yapabilenlere ne mutlu.


Kıymetli yavrum, hayat yolunda yürürken o kadar hassas, o kadar dikkatli davranalım ki sade insanları değil, hayvanları da, bitkileri de, eşya ve cemadatı da kırmayalım, incitmeyelim. Kapıdan girerken, evimize, eşyalarımıza selam verelim. Elbiselerimizi asarken okşayıp hatırlarını soralım. Çünkü bütün kainat sevgi bekliyor.


Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.


Sabri Tandoğan
Onun ve Hakka Göçen Ailesinin Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]