.
Merhaba Sayın Büyüğüm,
Size ve bütün dostlara hayır dolu, sağlık ve afiyetler dolu günler dileğiyle selamlarımı sunuyorum…
Efendim, siz sohbetlerinizde zaman zaman başkalarının bizi üzen davranışları üzerine yapılması gerekenin darılmak değil bilakis o kimseler için dua etmek olduğunu anlatıyorsunuz. Geçen günlerde de bir gönül dostuna vermiş olduğunuz cevapta bunu belirtmiştiniz. Yıllar önce de bir sohbetinizde vermiş olduğunuz bir örnekte bir hanımdan bahsetmiştiniz. Sara hastası olan bir hanımın çeşitli tedavi yollarını denedikten sonra tam bir iyileşme olmamsı üzerine eşiyle birlikte size geldiğini, bu özel görüşmede kayınpederi ile arasında herkesten sakladığı bir sorun olduğunu tesbit ettiğinizi anlatmıştınız. Ve çözüm olarak da eve gidip, güzel bir boy abdesti aldıktan sonra iki rekat namaz kılmasını ve kayınpederi için, onun iki dünya saadeti için dua etmesini önerdiğinizi ve bu dualarını her gün sürdürmesini istediğinizi anlatmıştınız. Ve söylediklerinizi harfiyen uygulayan bu hanımın iki ay gibi bir sürede iyileştiği haberinin geldiğini ve bu sorunun çözüldüğünü anlatmıştınız.
Efendim, bütün bunlardan ortaya çıkan ise şu ki insan bütün kinlerini, kırgınlıklarını gittiği her yere beraberinde taşıyor farkında olmadan ve o yükler bir gün bir noktadan patlak veriyor ya ruh ya da beden sağlığını bozacak bir durum olarak. Mana alemindeki hayata olan etkileri ise apayrı şüphesiz. O nedenle bir insanı affetmekle galiba en büyük iyiliği insan kendisine yapmış oluyor. Bu dünya hayatında affedebilenler affedilmeye hak kazanıyorlar yeri geldiğinde... O nedenle karşılaştığımız durumları gerek anlatarak veya içimizde sürekli barınmalarına müsaade ederek içine düşülen durumdan bir an önce çıkmaya çalışmak gerekli. Bir de bu şekilde Hakkın huzuruna çıkma tehlikesi var ki, aslında her şeyin bir ilahi hikmete binaen karşımıza çıkıyor olduğu gerçeğiyle birleşince bir insan için ilahi huzurda nasıl izah edilebilir ki?
Sayın Büyüğüm, sizin de gerek bu konuda, gerekse hayata dair bütün konularda gösterdiğiniz çözüme giden en kısa ve en az yorucu, bir o kadar da karşılıklı iki dünya saadetine vesile olan yol gösterici önerileriniz için size müteşekkiriz.
Efendim, burada hürmetle ellerinizden öperken, size ve bütün dostlara her anı hayırlara koşmakla geçen nice hayır ve bereket dolu zamanlar dileklerimizi sunuyor, hayır dualarınızı bekliyoruz…
Allah’a emanet olunuz…
Çiğdem
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan' Efendi Hz'nincevaben yazdıkları :
Sayın Çiğdem Hanım,
Kıymetli yavrum, mailin İshak Peygamber’in yıllardır tekrarladığım inanılmaz güzellikteki bir sözünü hatırlattı. “Yol uzun, yük ağırdır. Bu yükle bu yola katlanamazsınız. Yüklerden kurtulunuz”. Burada İshak Peygamber’in yüklerden kastettiği acaba nedir? Bütün negatif duyguların, düşüncelerin yanı sıra özellikle kinler, nefretler, düşmanlıklar, küskünlükler, kırgınlıklar, dargınlıklar olduğu kanaatindeyim. Biz, bu küskünlüklerle en büyük zararı kendimize veriyoruz. Ve yazık ediyoruz kendimize. Bir ömür boyu onların hamallığını yapıyoruz. Af, bağışlamak önce insanın kendisini hafifleten, yüklerden kurtaran, mutlu eden en güzel haslettir. Kur’an’da Kısas suresi var. Kısas haktır, ama surenin sonunda şöyle buyrulur: “Eğer bağışlarsanız, affederseniz bunda sizler için nice hayırlar, bereketler, güzellikler vardır”. Affetmek, insanı özgür kılar hayat yolunda. Boyunduruklardan kurtarır. Nice hastalıkların kökeni hep içimize attığımız, biriktirdiğimiz kinlerde, nefretlerde değil midir? Akıllı insanlar bir an önce bu negatif duygulardan kurtulmaya çalışanlardır.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.