Saygıyla Sevgiyle Merhaba Efendim,

Merhum Şemseddin Yeşil 1966 yılında görüntülü olarak kaydedilmiş sohbetinde laiklikten bahsediyor. "Daha laikliğin La'sı bilinmezken, senin Kitâb'ın 'LÂ İKRÂHE Fİ'D-DîN, LEKÜM DîNİKÜM VE LİYE DîN' buyurmuştur" diyerek önemli bir vurgu yapıyor. "Laiklik bir elbise ise bir müslümanın bu elbiseyi giymeye ihtiyacı yoktur. Çünkü, müslüman mensubu olduğu hak dînin temel prensibi olarak bu elbiseyi zâten baştan giymiştir" diye ekliyor..

Mesele, hakikaten böyle olmakla birlikte nedense -bir şekilde- memleketimiz on yıllarca laikliğin elden gittiği (!?) irtica tehdidinin(!?) hem büyük hem eksik olmadığı(!) günleri, tekrarlanan senaryolar halinde yaşamıştır.

2007 yılına geldiğimizde ve gündemin ana maddesi kılınan şeyin ne olduğuna baktığımızda, anlaşılıyor ki artık toplum mühendisleri kullandıkları terminolojiyi zenginleştirmişler...(!) Herhalde, ters tepeceğini düşündüklerinden artık irtica tehdidinden ve/veya laikliğin elden gittiğinden çok, fakat eşanlamlı olarak "cumhuriyetin ağır tehdit altında olduğu" temasını işliyorlar. 

Ne kadar zaman kaybettik ve ne bedeller ödedik! Usanmadan, bıkmadan milletin yeni bedeller ödeyeceğine aldırış etmeden, hayâsızca ve yüzsüzce bilinen oyunu yine sahneliyorlar.. Çekindikleri hiçbir şey yok.. Saygı duydukları hiçbir şey yok.. Hukuk bile onların işlerine gelmiyorsa, ayaklar altına alınabilir.. Onlar, insanı insanı yapan erdemleri çoktan yitirmişler.. Onların bildiği yegâne erdem "çıkar".. Bugüne kadar ve bugün, değer atfederek sahiplendikleri herşey aslında ve sâdece çıkarları kadar ve çıkarları elverdiği ölçüde değerli.. Bir anayasa hukuku profesörünün birkaç gün önce söylediği gibi... "Onların çıkarları gerektirseydi; en koyu şeriatçı kesilirlerdi..."

Bendeniz, bu yazıyı bir "mürteci" olarak (onların nazarında) kaleme aldım.. Çünkü, benim anlımda, yüzümde secdelerin nuru var! Ne kadar "çağdaş,laik, ilerici" olabilirim ki..?! Ve bana kamu görevi nasıl verilebilir ki...?!

Bizi pekçok şekilde tefrikanın kucağına ittiler ve gözümüzün yaşına bakmadan ayrılık tohumları ektiler.. Yazıklar olsun onlara! Hiç utanmadılar; hiç sıkılmadılar!! 

Gördük ve anladık ki Allah'ın düzeninde "lâ ikrâhe fi'd_din" miş ve fakat sanal düzenlerde aslında "ikrâh" istisna değil kaideymiş.. Ne yazık!

En kalbî saygılarımla,

Kardan Adam

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :