Saygıdeğer çok kıymetli büyüğüm.
Yazmaya başlamadan insanlığa yaptığınız katkıdan dolayı herkes adına Allah’tan sağlıklı ve hizmetle dolu daha uzun süreli bir ömür yaşamanızı diliyorum.
Bugün mü’min mü’minin aynasıdır hadisini düşündüm. Rana hanımefendiyle yaşamış olduğunuz o güzellikleri, bizlerde kendi hayatımıza tatbik etmeye çalışıyoruz ki bunda ne kadar muvaffak olabiliyorsak hepsini size borçluyuz. Edebi de inceliği de tevazuyu da hep sizden öğreniyoruz. Sözden özdekini görebilmenin haliyle hallenmenin gayretini siz vermekten yorulmazken ailemle biz de almaya çalışıyoruz elimizden geldiği kadarıyla.
Lafı fazla uzatmadan Mü’min Mü’minin aynasıdır hadisinin anlatımını çok güzel anlatan bir alıntı yazıyla bitirmek istiyorum.
Görüşmek dileğiyle. Elerinizden Öperim. Hoşçakalın.
MÜ'MİN, MÜ'MİNİN AYNASIDIR
Kötü huy ve ahlâktan kurtulabilmek için,
Önce, bunu bilmesi lâzım gelir kişinin.
Yâni "Kötü huy"unu teşhîs etmek lâzımdır.
Bunu bilmek için de, çeşitli yollar vardır.
Meselâ güvendiği bir dosttan sorar bunu.
Onun söylemesiyle bilir “Kötü huyu”nu.
Veyâhut düşmanının sözüne dikkat eder.
Zîrâ düşman, insanın kusûrlarını söyler.
Veyâhut “Evliyâ”nın okuyup hayâtını,
Onlardan anlamaya çalışır hatâsını.
Veyâhut insanlarda görünce kötü bir hâl,
"Bende de var mı?" diye, kendine bakar derhâl.
Aynı kötü huylardan, kendinde varsa eğer,
Bunu düzeltmek için çalışır, gayret eder.
Zîrâ "Mü'min, mü'minin aynasıdır" esâsen.
Bu hadîsi şerîfin mânâsı budur zâten.
Yâni başkalarının kusûrunu görerek,
Kendi ayıplarını, nasîb olur öğrenmek.
Nitekim: (Bu ahlâkı kimden öğrendin?) diye,
Gelip suâl ettiler, bir gün “Îsâ Nebî”ye.
Cevâben buyurdu ki: (Kimseden öğrenmedim.
Sâdece insanların hâline dikkat ettim.
Hoşuma gidenleri, ben dahî yaptım aynen.
Beğenmediklerimi terk eyledim tamâmen.)
Yine “Lokman Hakîm”e gelip bâzı kimseler,
(Siz, edeb’i kimlerden öğrendiniz?) dediler.
Cevâben buyurdu ki: (Edebsizden öğrendim.
O kötü hâllerinden, tiksinip terk eyledim.)
Kendinde "kötü bir huy" olduğunu bilince,
Nereden geldiğini öğrenmeli hemence.
Yâni bu "kötü huy"un, nereden geldiğini,
Araştırıp bulmalı evvelâ sebebini.
Sonra da, o sebebi yok etmek için hemen,
Onun “Ters” ve “Zıddı”nı yapmalıdır tamâmen.
Çünkü kötü bir huydan halâs olmak, kurtulmak,
O şeyin, tam tersini yapmakla olur ancak.
Lâkin bunu başarmak, pek de kolay değildir.
Zîrâ her bir kötülük, nefse çok tatlı gelir.
İnsan kötü bir şeyi, günâhı işleyince,
Nefse ağır bir cezâ vermelidir hemence.
Hattâ kendi kendine demelidir ki insan:
“Eğer Allah'a karşı yaparsam günâh, isyân,
Yapacağım şu kadar bir hayır ve hasenât.
Yâhut gece namâzı kılacağım yüz rekât.”
Bu şekilde, nefsine bir “cezâ” vermelidir.
Ve hattâ bu hususta, yemîn de etmelidir.
Nefis, yapmamak için bu güç ibâdetleri,
Terk eder yavaş yavaş, o kötü âdetleri.
İnsan, böyle yapmaya devâm ederse eğer,
Nefis de, günâhları işlemekten vaz geçer.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, o kadar güzel bir mail göndermişsin ki... Aynen sitemize koyuyorum. İlave edecek bir söz de bulamıyorum. Sağol, varol. Allah senden razı olsun.
Selam, sevgi ve saygı ile.