Şafii ulemasından Allame Şihab er-Remli (Rahimehullah)’a: “Bazı insanlar zorluklarla karşılaştıklarında ‘Ya Resulallah, Ey Hocam gibi nidalarla, Peygamberlerden, velilerden, alimler ve salihlerden istiğasede bulunuyor (meded diliyor)lar, bu caiz midir? Bu zatların, vefatlarından sonra bir iğase (yardım ve destek) leri var mıdır?” diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir:
Dolayısıyla onların (Peygamberlerin) yardım mucizelerinden sayılır. Şehitler de diridirler, gündüz gözüyle aşikare kafirlerle harbettikleri açıkça görülmüştür. Velilerin yardımı ise onların kerametidir.”
(Fetave’r-Remli, İbni Hacer El-Haytemi’nin El-Fetave’l-Kübra’sının hamişi-, 4/382; El-Fetave’l-Hayriyye,- ibni Abidin’in el-Ukududdürriyye fi tenkihi’l Hamidiyyesinin hamişi-, 2/279-280; Tehanevi, Ahkamu’l Kuran, 3/67; nebhani, Şevahidü’l-Hak, sh:113)
Görüldüğü üzere Peygamberimizi kastederek “Şefaat Ya Resulallah” diyerek nida etmek meşrudur.
Böyle bir çağrıda bulunmak ne küfür, ne de şirk vardır. Çünkü böyle bir çağrıda, ne onun uluhiyetine ve ibadete layık olduğuna, ne de O’nun Allah-u Teala’dan başka herhangi bir şeye tesir edeceğine dair bir inanç mevcut değildir.
Buhârî, Müslim gibi sahîh Hadîsleri toplayan müelliflerin kitaplarında yer alan birçok hadîs, bütün insanların mahşerde, korku içinde bekleşirken işlemin bir an önce başlaması konusunda Peygamberimiz'e (s.a.v.) mahsus şefâatten ve bunun yanında gerek O'nun ve gerekse diğer Peygamberlerin, salih kulların, hocaların, talebelerin, dostların şefâatlerinden söz etmekte, bu şefâatlerin hak ve gerçek olduğunu aktarmaktadır.
Dünyada insanların Hz. Peygamber'in (s.a.v.) kabrini ziyaret etmek, O'na salât ve selâm okumak, ezan okunduktan sonra vesîle duasını yapmak, iyi insanlarla beraber olmak, onların sevgisini kazanmak, iyi evlât ve öğrenci yetiştirmek gibi amellerinin (iş, hizmet ve eserlerinin) ilgililerin şefâatlerini hak etme bakımından tesirleri olduğunu ifade eden sahîh Hadîsler de mevcûttur.
Bütün bu delîller karşısında bir kimse, diğerine 'bana şefâat et' derse bunda bir yanlışlık olmaz. 'Şefâat yâ Resûlallah!' demek de böyledir. Bunu diyen kimse, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) şefâatini istemektedir. Bunu isterken de Allah'ın O'na şefâat, selâhiyet ve izni verdiği bilgisine dayanmaktadır. 'Allah izin versin vermesin sen bunu yapabilirsin' diyen yoktur ve bu talebin açık veya gizli bir şirkle alâkası bulunamaz. Bu konuyu saptırmak isteyenlere karşı çok uyanık ve dikkatli olmak gerekir.
www.ihvanlar.net
https://sorularlaislamiyet.com