Konu : Gerçek tevazu sahpleri ne güzeldirler.
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
2/1/2018 4:52:58 PM
.
GERÇEK TEVAZU SAHİPLERİ NE GÜZELDİR
Tevâzu, Peygamberlerin, velilerin, ilim ve adalet sahiplerinin, Allah’ı tanıyanların, Allah dostlarının ilk görülen vasıflarındandır. Şuara suresinin 215. âyetinde, Peygamberimize “Sana tâbi olan müminlere kanadını indir, tevâzu göster” buyruluyor. Peygamberimiz, çarşıya pazara giderek, evinin ihtiyacını bizzat temin eder; fakirlerle, kölelerle birlikte sofraya oturur; fakirlerin hâl ve hatırlarını sorar, gittiği yerde en müsait köşeye oturur, kendisine hürmeten ayağa kalkanlara engel olur, bu suretle İslâmî tevâzuyu fiilen göstermiş ve yaşamış olurdu. Kendisini aşırı methedenlere karşı, “Ey insanlar, Allah’tan sakınınız, şeytana uymayınız. Ben sadece Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Allah’ın kuluyum. Yüce Allah beni Peygamberlikle şereflendirdi. Bana bundan fazlasıyla tâzim göstermenizi istemem.” buyurmuştur.
Bir gün, Peygamberimizin yanına bir ziyaretçi gelir. Konuşurlar. Biraz sonra gelen zat titremeye başlar. ResûluIlah Efendimiz ona hitaben, “Rahat ol. Ben bir hükümdar değilim, ben ancak güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum” buyurur. Bir gün, hurma dalından bir asa edinip, hutbede, onunla işaretler yapması üzerine, “Ya Muhammed, bu sana bağlanmış adamların başlarını kırmak için midir?” diye vahyedilince, Peygamberimiz, onu hemen yere bıraktı.
Bir gün bir adam Peygamberimize “Allah’ın ve Senin dilediğiniz olur” demişti. ResûluIlah Efendimiz üzüldü ve “Sen Allah’a şerik koştun. Yalnız Allah’ın dilediği olur de” buyurdu.
Zaferler kazanıldığında, O’nun ilk işi yüce Allah’ın huzurunda secdey-i şükrâna kapanmak olurdu.
Bir gün Peygamberimiz abdest alıyordu. Bazı sahabilerin kullandığı suyu almak istediklerini gördü ve sebebini sordu. Efendimiz, siz abdest alınca o şifalı su oldu. Sevgimiz ve saygımız o kadar çok ki, kullandığınız suyu toplamak istiyoruz, deyince hemen şöyle buyurdular:
“İçinizden bir kimse Allah’ı ve Peygamberi sevmek zevkini tatmak istiyorsa, doğru sözlü, doğru özlü olsun. Kendisine emniyet edilen şeye riâyet etsin. Başkalarıyla bir arada yaşadığı zaman da, komşuluk haklarını gözetsin. Ey Âdemoğulları, tevâzu gösteriniz. Biliniz ki, tevâzu göstermeniz hakkında bana vahyolundu. Birbirinizin hukukuna tecavüz etmeyiniz. Birbirinize karşı övünmeyiniz. Mal ve mevki sahibi olanlar, olmayanlara gururlanmasınlar. Soy sop cihetinden veya başka cihetlerden kimse kimseye kibir ve azamet taslamasın. Ey Allah’ın kulları, birbirinizle kardeş olunuz.”
Peygamberimizin oğlu vefat ettiği gün güneş tutulmuştu. Bazı müslümanlar, bunu, güneş de Resûlullah’ın üzüntüsüne katılıyor şeklinde yorumlamak isteyince, hemen onları topladı, “Ey insanlar, güneş ve ay Allah’ın âyetlerindendir. Onlar bir kimsenin ne ölümü, ne de doğumu için tutulmazlar” buyurdu.
Allah için tevâzu gösteren kimseyi, yüce Allah yükseltir. Ne mutlu o kimseye ki, kendisini zillet ve hakarete düşürmeksizin tevâzu gösterir. Kibirli ve katı yürekli olanlar Allah’ın kullarının en kötüleridir. Bollukta ve darlıkta aynı teslimiyet, aynı edep, aynı incelik içinde bulunanlar, öfkelerini yenenler, insanların kusurlarından, af için bahaneler bularak, geçenler ne güzel insanlardır.
Peygamberimiz şahsına karşı yapılan hiçbir kötülükten dolayı intikam almamış, şahsî bir hata üzerine asla kızmamış, hiddetlenmemiştir.
Tevâzu, edep, sabır ve şükür ile Hak’ka giden yolun kapısı açılır. Yaradan’dan ötürü yaradılmışı hoş görmek bütün Allah dostlarının ortak yönüdür. Gerçek ve olgun müminler inançlarını fiilen yaşayan insanlardır. Kalp ile dil, söz ile iş bir olmadıkça, kendimiz için istediğimizi başkaları için de istemedikçe, sahnede şov yapan bir oyuncudan ne farkımız kalır?
Selam, saygı ve sevgi ile.
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|