İnsan hayatta sevgileri kadar vardır. Sevginin olmadığı yerde Allah da yoktur. Dünyanın en üstün, en büyük değeri sevgidir.
Eğer bir insanı takdir eder, onun kendisini güven içinde ve önemli hissetmesini sağlarsanız, o rahatlar, ferahlık duyar, mutlu olur, kendisini büyük göstermek için, başkalarını küçük gösterme ihtiyacını duymaz. Başkalarını hor ve hakir görenler, kendi iç dünyasında, kendi kendisiyle kavgada olanlardır. Başkalarıyla alay edenler, nefsine esir olmuş, huzursuz, sıkıntılı, aşağılık duygusu içinde çırpınan zavallı kimselerdir. Kendini sevmeyen, başkasını sevemez. Kendine saygı duymayan, başkasına saygı duyamaz. “Komşunu da kendin gibi sev” sözü çok anlamlıdır. İnsana saygı duymayanlar, şeytana mensupturlar. Yunus, “Tehî görme kimesneyi, hiç kimesne tehî değil” der. Tehî; boş anlamında. Hayatta herkes önemsenmek ister, adam yerine koyulmak ister. Sevgi ve saygı görmek ister.
Bir insana, onun yanındayken söylenen, “Senin yanında kendimi rahat, dinlenmiş, huzurlu hissediyorum, kendimi seviyorum”, sözü kadar onu mutlu eden çok az şey vardır. Sevilmeyen insan başarılı olamaz. Huzurlu olamaz. Stresten kurtulamaz. Sevilmeyen insan, sevemez. Karşınızdaki insanı bir hiç olarak düşünürseniz, o asla sizin yanınızda rahat ve sakin olamaz. Dille söylemeseniz bile, o kalben hisseder. Ümit Yaşar, bir şiirinde,
“Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar,
Ben sevilmediğimden böyle çirkinim”
der. Vay o kısa giydi, vay içki içti, vay başını açtı diyen yobazlar gibi olmamalı. Bizim görevimiz, o kardeşlerimize de hayır dua etmektir. Maria Magdelena’yı hatırlayalım. Vatikan’da Azizler listesinde en başta ismi. Bizim Müslüman olarak hiçbir Müslüman kardeşimizi hor hakir görmeye hakkımız yok.
“Ey hayat, gitme dur, öyle güzelsin ki” diyenlere ne mutlu. Hayatını renkle, ışıkla, şiirle doldurmak, yaşama sanatında usta olmak akıllı insanların harcı... Güzel görüp, güzel yaşayıp; acıyı bal eylemek yerine, yaşamını, insanları yargılamak, tartışmak, önyargılarla hareket etmek, insanlardan nefret etmekle geçirmek en büyük aptallık değil midir? İki mahkum hapishanenin penceresinden bakıyorlarmış. Biri pencereden eğilmiş, tükürmüş, küfretmiş, “Ne iğrenç bir gece, yerler vıcık vıcık çamur” demiş. İkinci mahkum, başını uzatmış, göğe bakmış, “Aman Yarabbi,” demiş, “ne muhteşem bir gece, gökte yıldızlar pırıl pırıl...”
Hayat geriye adım atmaz. Her gün daha iyiye, daha güzele gitmek zorundayız. İki günümüz birbirine eşit olmayacak. Yunus, “Hepisinden iyisi, bir gönüle girmektir” der.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhları Şad Olsun.