− Hocam şimdilerde bir söylenti yayılıyor, dinî nikâh gerekmez diyorlar, bugünlerde çok söylenir oldu. Çocuklarımız var, inşallah zamanı geldiğinde onlara ne uygulayacağız, nasıl davranmamız lâzım, ne dersiniz bu konuda?
Meselâ bizim nikâhımızı Yenimalle Camii imamı Rıza Çöllü Hocaefendi kıymıştı. Çok mübârek bir zattı. Onun kıydığı bütün nikâhlar hep çok mutlu, çok hayırlı beraberlikler olarak sürmüş. Evliyâ gibi çok mübârek bir zattı.
− Efendim, nikâhı kıyan kişinin illâ imam olması şart mı?
Sabri Baba:
− Hayır yavrum, bu işi bilen, bu işin ilmine vâkıf bir kimse de olabilir. Bu nikâhı kıyacak kişi çok önemlidir. Onun temiz, mâneviyat ehli bir kimse olması lâzım. Bu sonra o evliliğin hayırlı olmasına ve hep öyle devam etmesine vesile oluyor. Benim de birkaç kez böyle nikâh kıydığım oldu.
− Efendim, gönül dostlarımızdan Özge Hanım ile Romanyalı eşi Andre’nin dinî nikâhlarını da bir buçuk, iki yıl kadar önce siz kıymıştınız. Dışarıda bir yerde önce hep birlikte yemek yemiştik, arkasından siz nikâhlarını kıymıştınız.
Sabri Baba:
− Evet, onlar da şimdi çok mes’utlar. Yurtdışında yaşıyorlar.
− Efendim, o günü hatırlıyorum. Damat Bey Andre, o gün nikâhtan önce ilk olarak Müslüman olmayı kabul etmişti. Siz ona İslâmiyet’i anlatmıştınız, o da ardından Kelime-i Şahadet getirmişti. Çok duygulanmış, sonra Kelime-i Tevhidi hep birlikte tekrar etmiştik. Ona İslâmiyet’in Hristiyanlığı ve diğer dinleri de içine aldığını, Hz. İsa’yı da, Hz. Musa’yı da ve diğer Peygamberleri de Hak Peygamber olarak kabul ettiğini, ancak Hz. Muhammed (A.S)’ın gelişiyle artık en son ve en mükemmel din olarak İslâmiyet’in tek geçerli ve bozulmamış din olduğunu anlatmıştınız. Yani ürkütmeden, bir başka din mensubunun dinimize geçişini en çok kolaylaştıracak bir üslûpla ona anlatmıştınız.
Sabri Baba:
− Evet yavrum.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.