Konu : Bir güzel insan: Azize Anne.
Gönderen :
İlknur
Tarih :
2/16/2018 1:58:37 PM
.
Biraz önce sizin kitabınızın 4. cildinde bir yazı okudum, okadar etkilendim ki; kitabınızın 4.,5. ve 6. ciltleri bende yok, o nedenle internetten müsait olduğum zamanlarda okumaya çalışıyorum işyerinde. Bugün okuduğum yazıda Azize anneyle ilgili birşey anlatmışsınız, beni okadar etkiledi ve gözlerimi doldurdu ki burada yazmak istedim. Yazınızda, Azize annenin bir gün bir kaç arkadaşıyla birlikte çok yaşlı bir veli hanıma ziyarete gittiklerinden bahsediyorsunuz. Orada önce oturup biraz sohbet etmişler, sonra öğle ezanı vakti gelmiş; ezandan sonra Azize anne ve arkadaşları kalkmak istemişler, o hanımefendi “hayatta bırakmam sizi, hep birlikte önce namaz kılacağız, sonra da Allah’ın verdiğini hep birlikte yiyeceğiz” diyerek okadar ısrarla söylemiş ki Azize anne ve arkadaşları kabul etmişler. Namazlarını kıldıktan sonra sofraya bir kuru ekmekle bir kavanozun içinde yedi-sekiz biber turşusu getirilmiş; yaşlı hanımefendi “besmele çekerek başlayalım, bugünkü rızkımız bu” demiş. Tam kuru ekmeği parçalara ayırıp, herkes birer biber turşusu alarak yemeğe başlamış ki kapı çalınmış, kapıda genç bir çocuk, elinde bir tencere tavuklu pilav yaşlı hanıma uzatmış ve “bunu size babam gönderdi, bir işiyle ilgili adağı varmış, bugün o olmuş ve babam da eğer olursa komşu yaşlı hanıma bir tencere tavuklu pilav göndereceğim diye adak adamış ve size gönderdi” demiş. Yaşlı hanım gözleri dolmuş ve Allah’a şükrederek “Allah’ım bu nasıl iştir, önce misafirlerini gönderiyorsun, sonra yemeğini” diyerek hep birlikte yemeklerini yemişler. Bu olay hem gerçek, yaşanmış bir olay olduğu için, hem de bu olayla Allah’ın hikmeti ve büyüklüğü çok açık görüldüğü için beni çok etkiledi. Şuan yazarken bile gözlerim doldu. O yaşlı hanım da ne mübarek bir insanmış diye düşünmeden edemedim. Siz de hep Azize anneden bahsediyorsunuz, kitaplarınızda da onun nekadar güzel bir insan olduğunu anlatıyorsunuz; onu da tanımayı çok isterdim. Bu yaşanmış olayı okuyunca kitabınızda biraz önce, çok etkilendiğim için istedim ki size yazayım ve herkes okusun burada bu inceliklerle dolu, gerçekten yaşanmış, insanı ürpertip düşündüren bu olayı.
İçimdeki tüm sevgi ve saygıyla mübarek ellerinizden öpüyorum Sabri amca; ayaklarınıza Allah’tan acil şifa diliyorum. İnşallah en kısa zamanda Allah daha rahat yürüyebilmenizi nasip eder. Sizi çok seviyorum.
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, gönderdiğin mail beni uzun yıllar ötesine götürdü. Kırk yıl geçti aradan, Azize Anneyi tanıdığım ilk günü hatırlıyorum. Allah’ım ne güzel bir zamandı o. O gecemiz renkle, ışıkla, şiirle dolmuştu. Bir güzel, bir hoş, bir müstesna insan vardı karşımızda. “Aman kardeşlerim” diyordu, “kelamı Hak’dan alın”. Bir anısını anlatıyordu. Evinden çıkıyor, Kızılay’daki Gima’ya alış-verişe gidiyor. Yolda iki kolejli çocuk bağırarak yanından geçiyorlar, koşarak. Biri öbürüne “Ahmet,” diyor dikkat et.” Azize Anne birden irkiliyor. “Bu” diyor, “Allah’ın kelamı. Bu çocuğun ağzından bana “Azize dikkat et, tehlike var” deniyor. “Adımlarımı yavaşlattım” diyor, “bir de ne göreyim, belediye bir çukur açmış. Ne bir lamba, ne bir işaret dikkat çekici hiçbir şey yok. Maazallah insan dikkatsiz bir adımla içine düşse ölmekten beter olacak”. Kenarından geçiyor, ve Allah’a şükrediyor.
Kıymetli yavrum, Azize Anne öyle değerli bir insandı ki onunla konuşup da bir şey öğrenmemek imkansızdı. Bütün kalbiyle Kenan Rıfai Hazretleri’ne bağlanmıştı. Sözü ona getirir, ondan bir güzellik, bir yücelik sayfası naklederdi.
Selam, sevgi ve saygı ile.
|