Konu : Sömürü dolu bir çağ.
Gönderen :
Ömer Erkul
Tarih :
2/16/2018 2:04:01 PM
.
Çok sık tatil yapan bir Milletiz. Bu ülkenin bu kadar ağır ekonomik yükü varken dünyanın en çok tatil yapan milleti biziz. Neredeyse yılın üçte biri tatile gidiyor. Dünyada bizden daha gelişmiş ülkeler bizden çok daha fazla çalışırken biz şirketlerimizi ,topraklarımızı satarak tatil yapmaya devam ediyoruz. Japonya'da yıllık izin 18 gündür, fakat Japonların yarısı bu izinlerin tamamını kullanmıyorlar, gönüllü olarak çalışmaya devam ediyorlar. Japonya'da çalışanlara bu haklarını zorla kullandırtmak için bir yasa çıkarılması gündemde. İnsanların dinlenmeye de ihtiyacı var fakat bizdeki gibi bir örnek hiç bir yerde yok. Güney Kore 1950 li yılarda bizden çok daha fakir ülkeydi. Kişi başına düşen milli geliri 50 dolar civarındaydı. Şu anda dünyanın en büyük ekonomilerinden biri, kişi başına düşen gelir 23.000 Dolar. Biz ise hala boş sözlerle, ilerliyoruz nutuklarıyla kendimizi kandırmaya devam ediyoruz. Nereye kadar dış borçla ve ülkemizi satarak tatil yapacağız?
Sizlere ekte Hiroşima ile ilgili bir dosya gönderiyorum. Bir ülke için en önemli değerin insan kaynağı olduğunu çok iyi anlatıyor.
Selam,sevgi ve saygılarımla
http://www.gonulsohbetleri.net/html/sizden_gelenler/Hiroshima 1945 - 2008.pps
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Kıymetli yavrum, gönderdiğiniz mailde ne kadar haklısınız. Biz zaten tembeliz, miskiniz, uyuşuğuz, bir de üç beş turizmcinin cebi dolsun diye haddinden fazla olan tatillerimizi büsbütün çoğaltıyoruz. Ömrümüz uyumakla, kalan zamanlarımız lafla, palavrayla geçiyor. Bir sabah gidin, bütün gazeteleri alın, okuyun, (zaten kalmadı), ne göreceksiniz sadece bir yığın laf salatası. Hiçbir memleket meselesi ele alınıyor. İlimle, güzel sanatlarla, felsefeyle, dinle, tasavvufla, tefekkürle hiçbir alakamız yok. Bakmayın Ramazan sayfalarına, hiçbirinde ciddi, araştırmaya dayanan, kesilip saklanmaya layık bir yazı çıkmıyor. Düşünmeyi bir hastalık olarak görüyoruz. Sabancılar iki sanat soytarısını milyarlar sarfederek getiriyorlar. Amaç, hep sükse, çalım, gösteriş, fiyaka. Çağdaşlık, ilericilik palavrası. İddia ediyorum, Picasso da Dali de iki serseri, iki manyak. Yaptıklarının sanatla, güzellikle estetikle uzaktan yakından hiçbir alakası yok. Sabancıların milyarlarına yazık değil mi? Ama, yetmiş üç milyar içinde benden başka kimse çıkıp da bu soytarılığı söylemiyor. Ortaya kellemi koyuyorum, bu iki it herifin sanata, estetiğe, güzelliğe, Türk insanına vereceği hiçbir şey yok. Basında herkes Sabancılara yağcılık yapıyor. Nedir bu kepazelik demiyor. Halimize Allah acısın. Şimdi biliyorum, bu satırları okuyan birçok insan benimle alay edecek, bana küfredecek. O iki maskara herifin çağın övüncü olduğunu söyleyecek. Bir Fransız kadın romancı “Ben” diyor, “yaşadığım bu çağdan utanıyorum. Bütün pislikler, rezillikler , adilikler ve sömürüler bu çağda toplanmış. Utanç duyuyorum.” Herkes, dilediği gibi düşünsün.
Selam, sevgi ve saygı ile.
|