.
Efendim,
Bugünlerde çevremde tanık olduğum bazı olayları yorumlamanızı rica edeceğim.
Bunlardan ilki şöyle: Tanıdığım bir ağabeyin oğlu üniversite öğrencisi. Başka bir şehirde okuyor. Bu ağabey kendi yakın akrabalarından bir aile kızıyla oğlunun evlenmesini çok arzu etmiş. Gençler arasında bir yakınlık doğmasına sebep olmuş bu istek ve çocuk üniversiteye devam ettiği günlerde bu kızla internette yazışmaya başlamışlar. Çocuk bir topluluğa ait yurtlarda kalıyormuş ve birgün yurt müdürü bu ağabeyi arayarak oğlunun bir kızla el ele çok samimi olarak görüldüğünü, bir gece de dışarı çıkış saati bittiği için izin verilmemesi üzerine yurttan kaçtığını, bunların yurt kurallarına aykırı olduğunu, bunlar üzerine de oğlunu yurttan çıkarmak durumunda olduğunu belirtmiş. Bu olay üzerine bu ağabeyin bir süre keyfi kaçmış, oğluyla konuşmuş ve oğlu böyle bir başka kız olmadığını söylemiş. Ama bu ağabeyin içinde hala bir şüphe var. Oğlunun söyledikleri ile yurt müdürünün verdiği bilgiler çelişiyor. Yurt müdürünün bu konuda yalan söylemeyeceğini düşünüyor ama delikanlı da böyle bir şey yok diyor.
Geçenlerde delikanlı sınavları biterek eve döndüğünden bu konuda baba şöyle söyledi: “Gençlerin üzerine fazla gitmek doğru değil. Bir tanıdığımızın oğlu çok üzerine geldikleri için ruh sağlığını kaybetti. Oğlumla hanım konuşmuş, öyle bir şey yok, biz o kızla sadece arkadaşız demiş . Ben de ilk aileye bu konuda niyet bildirdiğimiz için başka birisine müsaade etmeyeceğimi söyleyerek konuyu kapattım” dedi.
Efendim, siz farklı yönleri olan bu olayı babanın ve gencin yaklaşımları yönünden nasıl yorumlarsınız? Buradaki gencin ve babanın yerinde siz olsanız nasıl davranırdınız?
Hepinize hayırlı günler dileğiyle efendim.
Çiğdem
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Çiğdem Hanım,
1- Kıymetli yavrum, olaya objektif olarak bakacak olursak babanın da, oğlun da yanlışları olduğunu görürüz. Şimdi önce babayı ele alalım. Acaba o tanıdıkları ailenin kızıyla oğluna bir nevi söz kesilirken oğlun fikri düşünüldü mü? Onun görüşleri alındı mı? Ondan kesin olarak evet cevabı alındı mı? İkincisi oğlun kaldığı gurup evinin müdürü bir ikazda bulunduysa bu doğrudur. Çocuk burada yalan söylüyor. Olayı annesine karşı da babasına karşı da gizliyor. Bu çok çirkin bir olay. Bu çocuğun şahsiyetinden, efendiliğinden şüphe edilir. Rahmetli annem akil baliğ olduğum zaman beni karşısına aldı, “Otur oğlum” dedi, “seninle konuşacağız. Sen artık erkek oldun. Çocukluk dönemin bitti. Mahallede yaşıtın olan birçok kızlar var. Eğer sen bunlardan herhangi birisine kardeşten başka bir gözle bakarsan o zaman sana hakkımı helal etmem. Yarın ahirette kefeninin yakasına sarılırım.”
2- Namuslu ve şerefli bir erkek evlenmeyeceği, yuva kurmayacağı bir kıza yakınlık göstermez. Eğer bunu yapıyorsa o erkek alçak, namussuz, şerefsiz, iffetsiz bir insandır. Lütfen bu satırları okuyanlar, merhum annemin bu sözlerini unutmasınlar. Bu yaşadığımız toprak her şey değildir. Bu dünya varsa öbür dünya da var. Bir kızla sözlü gibi olup sonra başka bir kızla el ele tutuşup yurda giriş saatinin dışında dahi beraber olursa o gence ne denir, okuyanlar söylesin.
Bu durumda babanın yapacağı bir iş kalıyor. Her gece veya sabahleyin oğluyla bu meseleyi konuşacak. Ve iki kızı birden idare etmenin en büyük ahlaksızlık, en büyük şerefsizlik, en büyük namussuzluk olacağını onun anlayacağı ifade kalıpları içinde oğluna anlatacak. Füsun Önal bir şarkısında “Sonunu düşünmeden neden tuttun elimi?” diyordu. Eh, efendiler, müsaade edin de bu konularda hiç olmazsa Füsun Önal kadar hassas ve dikkatli olalım. Yonca Evcimik bir şarkısında “Kendine gel, haddini bil” diyordu. Lütfen kendimize gelelim, haddimizi bilelim.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.