Sayın Kardan Adam,

19.4.2007 tarihli mailinizi aldım.

Efendim, şükürler olsunmailinize kavuştuk. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Allah razı olsun. Bu mailinizde de çok kısa hatlarla da olsa İslam mimarisinin özelliklerini belirtiyorsunuz. Bu son derece önemli bir konu. Ben, yıllardır Sayın Turgut Cansever’i dergilerden tanıyorum ve ona büyük saygı duyuyorum. O, gerçekten olağanüstü bir insan. Kendini ne güzel yetiştirmiş. Ona emeği geçenlerden de Allah razı olsun. Keşke imkan olsa da onun mübarek ellerinden öpebilsem, sohbetinde bulunabilsem. Benim bütün hayatım Ankara’da geçti. Şu yaşa geldim, Ankara’nın mimarisine bir türlü ısınamadım, alışamadım. Hep yadırgadım.  Hep rahatsız oldum. Ankara’da mimar yok. Ankara’da mimar geçinenler ellerine cetvel ve kalem alıyorlar rahmetli eşim Rana Hanım’ın tabiriyle kibrit kutularını üst üste koyuyorlar. Ne zevk, ne heyecan, ne estetik var. Yıllar önce İspanya’ya gitmiştim. Madrid’de geziyordum. Yarabbi, ne muhteşem bir mimari vardı orada. Kesinlikle bir yapı öbürüne benzemiyordu. Her yapı mimarın ruh özelliğini, kültürünü, görgüsünü, inceliğini, estetik anlayışını yansıtıyordu. İçim sızladı, zavallı Ankara’m dedim, bu yönüyle utanç duydum.

Sayın Turgut Cansever, nice yıllardır bunun savaşını veriyor. Onu nasıl sevmem, ona nasıl hayran olmam. Mümkün mü? Lütfen kendisi hakkında, düşünceleri hakkında bize yazarsanız size ömür boyu müteşekkir kalırım.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :