Canım Babacığım, yüreğimin en derininden sevgi, saygı ve hürmetle sizi ve çok değerli gönül dostlarımı selamlıyorum.
Babacığım müsaadeniz olursa, emekli kimyager sayın Ahmet KILIÇASLAN Bey’in 1993 yılında kaleme almış olduğu Evliya-Ullah’tan Doktor Münir Derman’ın Hayatı ve Mektupları adlı kitabında okumuş olduğum bir bölümü ve kendisine ait bir şiirini paylaşmak isterim.
Ne kadar işin, arzun, dileğin varsa, hepsini kaza ve kadere teslim et.
Kendi nasıl isterse öyle iş gören, Allah’a bırak ve bekle. Telaşı terket, ıstırabı üzüntüyü kaldır. Murat yolu kendi kendine görünür. O yola düşersin. Aç kal kimseye söyleme! Dertlerini, yoksulluklarını, ıstıraplarını, söz haline geçirme melekler bile duymasın.
Derdin olursa Hak ile konuş. Her şeye yeter. Sefalete düşersen, vakur ol…
Sabret: Hakka bile ellerini istek için kaldırma yalnız Hamd için kaldır. Allah seni, senden iyi bilir. Hakta erimek, dünyada budur.
Bir gövde borcum vardı toprağa verdim borcumu.
Artık toprak düşünsün Rabbine kendi borcunu.
Ruhumun toprağa borcu yoktur benim.
Arama toprakta beni, ben başka yerdeyim.
Toprağım temiz idi, temiz teslim ettim, borcumu.
Bu kabir Ruhumla gövdemin ayrılış yeri.
Burada arama, burada değilim.
Azapta değil narda değilim.
Sıkıntım kalmadı artık, aç ve yoksul değilim.
Dünyada, haksızlık, sefalet, açlık,
Kırklar, yediler, dörtler, üçlerle arkadaş idim.
Hızırla buluştum, görüştüm, dertleştim dünya yüzünde.
Şikayet etmedim kendi halimden
Nefsinle uğraşma, bu savaş değildir.
Kabirde Azabın esası budur.
Uğraşma onunla yakışmaz sana.
Gövde, nefis, ruh başka başkadır.
Yekdiğerine karıştırıp çengelleme onları
Ruh gider, aslı olan Rabbine…
Sizi seven kızınız, Cahide