Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bir şeyler soran insan sen ne güzelsin.
Gönderen : İlhami
Tarih : 3/5/2018 12:09:30 AM


.


selamün aleyküm canım babacığım,


şuan gözlerim doluyor mailinizi yeni aldım ve çok mutlu oldum Allah sizden razı olsun.bugün benim doğum günüm ama şuana kadar hiçbirşey beni sizin sözleriniz kadar mutlu etmedi.


size söz veriyorum babacığım sonuna kadar sizin izinizde olacağım.sizi tanıdığım günden beri hayatıma çok değerli şeyler kattınız.çoğu zaman yanlış yollara sapmak üzereyken bana engüzel şekilde doğruları gösterdiniz.ben kendimi çok şanslı hissediyorum.şükürler olsun.benim durumumda olup ne yapacağını şaşırmış,doğruyu bulmak için çırpınan insanların yolunu Allah ım size çevirsin.


kanal B de size yapılan o haksızlığa inanın çok kızdım.belkide zor durumda olan insanların size ulaşmasına engel oldular.bu çok büyük bir vebal.ama eğerki insanın nasibinde varsa sizi tanımak,kanalB bahane ordaki insanlar yanlışlıklarının farkına vardıklarında asıl ozaman vay onların haline.Allah sizi başımızdan eksik etmesin.


sizi çok seviyor hürmetle ellerinizden öpüyorum babacığım.hayır dualarınızı eksik etmeyin.Allah a emanet olun.hoşçakalın


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Reyhan Kaya,


İyi ki doğdun Reyhan. Sevgili kızım, doğum gününü kutluyor, Yüce Rabbimin sana huzur, mutluluk, güzelliklerle dolu bir ömür vermesini diliyorum. Şunu iyi bilelim ki yavrum ömrümüzün her günü bizler için ayrı bir imtihan. Hazret-i Ömer gece yatarken diyor şu suali kendine sor “Bugün Allah için ne yaptın?”. Kainatın Efendisi “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” buyuruyor. Hayat hepimiz için son derece ciddi, önemli, muhteşem bir olay. Evet, hepimizin önünde dikkat etmemiz gereken çukurlar, tuzaklar var. Aşmamız gereken engeller var. Tek istisna olmadan bu herkes için bahis konusu. Yunus Emre bir şiirinde “Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar” diyor. Bizler de yavrum çok çalışacağız, ölesiye mücadele vereceğiz. Ve bütün bir ömrü bir cephedeymiş gibi yaşayacağız. Hayat aslında anlatılması mümkün olmayan sayısız güzelliklerle dolu. Ama görene, görebilene...Boşuna dememişler “Görenedir görene, köre nedir, köre ne?” diye. Kur’an-ı Kerim’de “Ne yana bakarsan bak, Allah’ın vechi oradadır” buyruluyor. Yunus Emre, “Cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyerek ayete yorum getiriyor. Mesele adına hayat dediğimiz zahiren bakıldığında sadece patırtı gürültü, toz duman, kavga döğüş görülen bu meydanda kendi dünyasını kurup orada tertemiz, pırıl pırıl, renk dolu, ışık dolu, şiir dolu bir hayat yaşayabilmekte. Bedri Rahmi Eyüboğlu bir şiirinde “Yalnızlığın mis kokmalı” diyor. Nice insanlar var ki ne kadar ağır şartlar altında yaşarlarsa yaşasınlar kendilerine bir yol, bir hayat programı çiziyorlar, orada tertemiz, çiçekler gibi, misler gibi gidiyorlar. Şu şunu demiş, falanca şunu yazmış, filanca böyle saçmalamış...Bunları görüyor, okuyor, işitiyorlar ve sonra omuzlarını silkip iyi ama diyorlar bunlardan bize ne? Pek tabidir ki yedi milyar insandan yedi milyar ses gelecek. Benim için tek önemli iş Allah’ın ve Peygamber’in gösterdiği yolda dosdoğru gidebilmek. İnsanları seveceğiz, onlara saygı göstereceğiz, onları hoş göreceğiz ama bunlar bizi Hak bildiğimiz yolda yalnız yürümekten alıkoyamayacak. İshak Peygamber “Yol uzun, yük ağırdır, o yükle bu yola katlanamazsınız, yüklerden kurtulunuz” buyuruyor. Mesele, yavrum, yürüyüşümüze engel olacak bütün yükleri atabilmekte. Ve o zaman hayat bize yeni doğan bir güneşin ışıkları gibi tertemiz, pırıl pırıl, seyrine doyum olmayan güzellikte görünecek. Kenan Rıfai “Sen seyrancısın, seyranına bak” diyor. Olaylar karşısında iyi bir sinema seyircisi gibi olabilmek...mesele burada. İyi bir sinema seyircisi ne yapar, biletini alır, gider efendi gibi koltuğuna oturur, sükunetle filmi seyreder. Biz de hayat karşısında böyle olalım. Her gün birçok şeyler görecek, işitecek, okuyacak, müşahede edecek ama bunların içinden yararlı olanı alıp zararlı olanı bırakacağız. Bunu yapabildiğimiz zaman göreceğiz ki bizim hayatımız da renk dolu, ışık dolu, şiir dolu olacak. Selam, sevgi ve saygı ile.



Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhları Şad Olsun.


Sayın Sabri Tandoğan; Sizi Televizyondan ve internet sitenizden takip etmekteyim. yararlı bilgileriniz için çok teşekkür ederim. Geniş kültür birikiminiz ve bildiklerinizi yaşamınıza geçirmiş olmanız benim size olan hayranlığımı artırmakta düşüncelerinizden yararlanmam noktasında bana güven vermektesiniz. Doğrusu öğrenme arzusu Allahın bana da lutfetmiş olduğu nimetlerden birisidir. Bundan dolayı öğrenme çoşkusuyla çeşitli kitaplar okuma gayreti içerisindeyim. Öğrenmeye ilişkin aşağıdaki sorularıma cevaplarsanız soruların cevaplarını televizyondaki bir konuşmanızda konu edinirseniz daha geniş kitlelerin yararlanmasına imkan vermiş olursunuz.


1-Kişisel gelişimle ilgili son zamanlarda çıkan birçok kitap var. Bu kitapları inceleme imkanı buldunuz mu? benim kitaplardan edindiğim tecrübe hepsi de öğrenmenin kolay yollarının olduğunu vurgulamaya çalışmaktadırlar. Sizce öğrenmenin kolay yolu nedir? Varmı? Alışageldiğimiz öğrenme metodlarına neler ilave etmeliyiz? İnsanların hep başarıya pohpohlanması doğru bir yakalşım mı? Bize öğrenme metodunu öğretecek kitaplar önerebilirmisiniz?


2-Hızlı okuma seminerleri düzenlenmekte Okuma hızımızı artırarak öğrenme kabilyetimizi geliştirmemiz mümkün mü? dakikada 600-700-800-1000 kelime okunarak koca kitapları bitirebileceğimizi dolayısıyla daha kısa zmanda daha çok şey öğrenebileceğimiz söylenmetedir. Bunun açıklamasınıda gözün görme hızı ile beynin düşünme hızı arasında çok büyükfarkın olduğunu dolayısı ile gözün görme kapasitesi ve hızını artırırsak okuma kapasitemizi artıracağımızı iddia ediyorlar. Bütün bunlar doğru mu? Yaşamınızdaki okuma tecrübelerinizden bahsederseniz memnun olurum.


3-Mutlaka okumamızı önerdiğiniz kitaplar söylermisiniz?


4-Kur'an tefsirleri içerisinde önereceğiniz hangileri var? Fizilal-i Kur'an tefsiri konusundaki görüşlerinizi ve Asım KÖKSAL'ın İslam Tarihi adlı eseri konusundaki görüşlerinizi merak ediyorum bu kitapları hasseten okumamızı önerirmisiniz? Said NURSİ'nin Külliyatı konusundaki görüşlerinizi de?


5-Kitaplarınızı nereden ve nasıl temin edebiliriz? Şimdi öğrendim Rana Hanımın Günlüğünü de tabi?


6- 10 yaşındaki oğlum Ahmet, 3 yaşındaki kızım Kübra ve 4 aylık oğlum Yusufun eğitimleri için neler önerirsiniz.


7-Sohbetlerinizde Yunusun Divanını ve Kenan Rifainin Sohbetler isimli kitaplarını defalarca okuduğunuzu belirtmektesiniz. defalarca okuduğunuz kitaplar başka hangileri var? İsimlerini öğrenmek istiyorum? Sohbetleri bir türlü bulamadım Nasıl temin edebilirim?


8-Sağlığınız nasıl? Çok soru sorarak sizi yordum mu? Bundan sonrada sorular gönderebilir miyim? Sorularımı cevaplarsanız çok memnun olurum. teşekkür ediyor saygılarımı ve hürmetlerimi sunuyorum. cevaplarınızı bekliyorum.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın İlhami Bey,


Efendim, o bahsettiğiniz kitapların pek bir faydası olacağına ben inanmıyorum. Onların bir kısmı şöhret için, bir kısmı da para için yazılmış izlenimi uyandırıyor. Hemen hemen hepsi aynı şeyi söylüyor. Birbirinin kopyası, birbirinin benzeri. Hep aynı terane. “Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur”.


Efendim, öğrenmenin kolay yolu yoktur. O papağanlığa prim vermektir. Burada hemen her meselede olduğu gibi büyük Yunus meseleye ne güzel ışık tutuyor:


“İlim, ilim bilmektir


İlim, kendin bilmektir


Sen kendini bilmezsin


Ya nice okumaktır”


Dikkat ederseniz Yunus ikinci mısrada “İlim kendin bilmektir” diyor. Eski Yunan felsefe okulunun kapısında da “Kendini tanı” yazıyordu. Tarih boyunca bu realite hiç değişmedi. Hayatta en önemli mesele dünyanın parasını verip o birbirinin aynı kitapları papağan gibi ezberlemek değil, sadece ama sadece kendini bilmektir. Olaya bu gözle bakmıyorsak eğer bilgimiz de, bildiğimizi sandığımız şeyler de sadece Ajda Pekkan’nın “Palava, palavra” şarkısından başka bir şey değildir. ne olur kendimizi kandırmayalım. Aldanışların ve aldatışların en kötüsü insanın kendi kendini kandırmasıdır. Fikret bir şiiirinde


“İnan Haluk, ezeli bir şifadır aldanmak”


diyor. Bu konuda söyleyeceklerim bu kadar.


2-) Sevgili İlhami Bey, kusura bakmayın burada ileri sürülen düşünceler için Ajda Pekkan’ın “Palavra, palavra” şarkısı bile meramı ifade edemez. Bana göre bunlar eşekçe düşüncelerdir. Ne olacak binlerce, on binlerce kitabı jet hızıyla okursak kendimizi bir şey mi olmuş sanacağız. Bunlar fevkalade yanlış. Çağdaş firavunların, nemrutların, neronların ortaya attıkları ipe, sapa gelmez teorilerdir. Ancak dedeleri orangutan olan insanlar bu kadar saçmalarlar. Önemli olan birkaç Ayet, birkaç Hadis öğrenip, birkaç bilge insanın sözünü gönlümüzde tutup adam gibi, insan gibi, efendi gibi yaşayabilmektir. Ben, hayatım boyunca bu hızlı okumaya karşı geldim. Çünkü ne zengin olmak istedim, ne tanınmış bir insan. Tek düşüncem vardı: Adam olmak, insan olmak, efendi olmak. Allah bütün temiz insanları, güzel insanları kendini bir şeyler biliyor sanan firavun taslakları olmaktan esirgesin. Sokrat’a soruyorlar, “En iyi bildiğin şey nedir?”. “Hiçbir şey bilmediğim” diyor.


Hayat boyu okumaktaki tek amacım kendimi yetiştirmekti. Bazı kitapları yüzlerce defa okudum. Not ala ala, üzerinde düşüne düşüne... Eğer Allah ömür verirse bu iki yüz rakamı daha kaça çıkar bilemem. Kitap koşarak değil, üzerinde dura dura, düşüne düşüne , sorular sorarak, muhakeme yaparak, mukayese yaparak, notlar alarak okunur. Onbin kitabı o nevzuhur, zıpçıktı, manyakça metodlarla okumaktansa on kitabı üzerinde dura dura, edeple, saygıyla, huşu ile, notlar alarak tekrar tekrar okumak bence daha faydalıdır. Artık bu düşüncelerime katılırsınız, katılmazsınız orasını bilemem. Ama samimi düşüncem bu.


3-) Kur’an-ı Kerim, Hadis-i Şerif, Samiha Ayverdi, Safiye Erol, Nezihe Araz, Sofi Huri hanımefendileri yazdığı “Yirminci asrın ışığında Müslümanlık”, Samiha Ayverdi’nin romanları, Necip Fazıl’ın eserleri, Abdülkadir Geylani Hazretleri’nin “Futuh-ül Gayb” isimli eseri, Yunus Emre, Mevlana ve Sabri Tandoğan’ın 14 ciltlik Gönül Sohbetleri...


4-) Elmalılı Hamdi Yazır’ın Kur’an tefsiri sağlam, inanılır, güvenilir bir eserdir. Bahsettiğiniz üç eser de faydalı, değerli kitaplardır.


5-) Bahsettiğiniz kitapları Ankara’da Kızılay’da Akçağ Kitabevi, Sıhhiyedeki ve Ahmet Hamdi Akseki Cami içindeki Diyanet Vakfı Yayınevinden temin edebilirsiniz.


6-) Genel olarak yaşantımızla, davranışlarımızla ve konuşmalarımızla önce örnek olmak, eşimize karşı son derece saygılı, edepli ve sevgi dolu olmak, evimize haram lokma getirmemek, görüşeceğimiz aileleri aklı başında, efendi, kaliteli kimselerden seçmek, dedikodu yapmamak, eşyaya karşı son derece saygılı davranmak, temiz ve intizamlı olmak, harcamalarımızı daima gelirimize göre yapmak, negatif konuşmamak, daima müspet, güzel, saygılı ve yumuşak sesle konuşmak, ya hayır söylemek yahut susmak, şartlar ne olursa olsun şikayet etmemek, bir problem karşısında kaldığımız zaman paniğe kapılmamak, müspet larak neler yapabileceğimizi araştırmak, zamanımızı çok dikkatli kullanmak, değil günlerin, saatlerin, dakikaların bile kıymetini bilmek, az yemek, her gün bir çeşit yemek pişirmek, o ülkenin en zengin insanı bile olsak yine tek yemek yapmaya devam etmek, gelirimiz ne kadar az olursa olsun sembolik de olsa öbür aya birkaç kuruş tasarrufla girmek, daima münakaşadan kaçmak, onu bir hastalık olarak bilmek, kimseyi kıskanmamak, kimsye haset etmemek, tek istisna olmadan yeryüzündeki bütün insanları , bütün hayvanları, bütün bitkileri, bütün eşya ve cemadatı sevmek, Muhammedi bir aşkla onları kucaklamak...


7-) “Sohbetler”, Akçağ Kitabevinde satılmaktadır. Eğer bulamazsanız ben size kendi kütüphanemdeki kitabı verebilirim. Rainer Maria Rilke’nin “Genç bir şaire mektuplar”, “Rodin”, “Malte Laurids Brigge’nin Notları”, Necip Fazıl’ın “Çile” isimli şiir kitabı ve “Halkadan Pırıltılar”ı, Samiha Ayverdi’nin “Mülakatlar”ı, Prof. Mehmet Kaplan’ın deneme kitapları, Yahya Kemal Beyatlı’nın “Kendi Gökkubbemiz”i mütemadiyen okuduğum kitaplar arasındadır.


8- ) Hayata başlarken iki şeye karar vermiştim. 1. insanları sevmek, 2. son nefesime kadar onlara hizmet etmek. Şükürler olsun halen bu yolda yürüyebiliyorum. Hayır, beni yormadınız, bilakis mutlu ettiniz. Son nefesime kadar bana soru sorabilirsiniz. Soru sormak bir insanın en asil, en soylu, en yüce yönüdür. Soru soranlara saygım sonsuzdur.


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan
Makamı Âli Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]