Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Mana âleminin kendine göre kuralları vardır.
Gönderen : Sabri Babadan Sohbet
Tarih : 3/18/2018 2:37:26 AM


.



SABRİ BABA İLE SOHBET
MANA ALEMİNİN KENDİNE GÖRE KURALLARI VARDIR


Bir Gönül Dostu- Efendim müsaadenizle beni çok rahatsız eden bir şeyi paylaşmak istiyorum. Günümüzde buna hiç dikkat edilmiyor. Ayetler, Hadisler, bayrağımızın basılı olduğu kartlar, kağıtlar, kaç kere şahit oldum yerlerde dolaşıyor. Ben de en azından buradaki Gönül Dostlarından rica edeyim, bunlara dikkat edelim, görürsek kaldıralım. Yerlerde kalmalarına müsaade etmeyelim.


(Bunun üzerine Sayın Büyüğümüz)


Sabri Tandoğan Hz: Yavrum bir hikaye anlatırlar. Kırklar toplanacak. Fakat bir kişi Hak’ka göçüyor. Otuz dokuz kişi kalıyorlar, toplanamıyorlar. Onun üzerine dört yüzlerden bir kişinin seçilmesi lazım. Herkes merakla bekliyor. Bakıyorlar, bir demirci ustası seçiliyor. Allah Allah? Kırklar göreve başlıyorlar, demirci ustası da katılıyor. Halktan bir insan uyku uyuyamıyor meraktan. Nasıl olur, diyor. Yani bu sıradan bir demirci ustası. Nasıl bu kadar yüksek bir mertebeye erebilir, diyor. Gidiyor yanına, selamun aleykum, aleykum selam. Hal hatır soruluyor, çaylar içiliyor... Sonra, “Efendim” diyor, “darılmayın, gücenmeyin. Siz çok mu ibadet ediyorsunuz, sabahlara kadar zikir mi yapıyorsunuz, yani bunun sırrı nedir?” diyor. “Siz benim bildiğim mahallemizin kırk yıllık demirci ustasısınız, nasıl bu kadar büyük bir mânevi mertebeye gelebildiniz” diyor. “Valla kardeş,” diyor demirci ustası. “Ben işte zar zor beş vakit namazımı kılabiliyorum. Ama kazayla, ama şu şekilde, ama bu şekilde.” “E,” diyor “senenin bütün günlerini oruçla mı geçiriyorsun?” “Yoo,” diyor, “Ramazan gelir, otuz gün orucumu tutarım, biter. Bir daha tutmam. Peki nedir Efendim bundaki hikmet,” diyor. “Ben çıldıracağım, lütfen izah edin, bir düşünün şöyle,” diyor. Adam düşünüyor. “Haa,” diyor. Anlatıyor:


“Bir gün yolda gidiyordum, yolda içinde Allah kelimesi geçen bir yazı gördüm, yerde çamurların arasında. Aldım onu. Mendilimi çıkarttım, güzeelce mendilimle sildim. Sonra baktım, içinde böyle minicik de olsa çamur kalıntıları var. Onu aldım dilimle yaladım. O çamurları yuta yuta temizledim. Sonra buruşmasın diye cebimden defterimi çıkarttım, arasına koydum.


Benim hayatımda başka yaptığım bir iş daha hatırlamıyorum,” diyor. Onun üzerine gidiyor, gene o mahallede çok üst mertebede bir veliye, efendim diyor ben demirci ustasıyla konuştum, bana böyle böyle dedi, diyor. Yani yerden bir kağıdı alıp, temizleyip, defterinin arasına koymak insanı manen bu kadar yükseltir mi diyor. O da “Yükseltir evladım” diyor. “İşte o hareketiyle o zât kırklara girdi,” diyor. Bunu lütfen kırk gün düşün. Bu müthiş bir olay.


Bir Gönül Dostu- Bu gerçekten olmuş mu Efendim?


Sabri Tandoğan Hz:- Bu gerçekten olmuş bir hikaye yavrum.



Bir Gönül Dostu- Efendim siz bu hikayeyi anlatınca rahmetli Münir Derman Hazretlerinin bir sinek olayı varmış, onu ayrıntısıyla bizlere anlatır mısınız?


Sabri Tandoğan Hz:- Münir Bey doktor. Eskişehir Sağlık Müdürlüğünde bir yazılı emir geliyor. Eskişehir’in bir köyünde salgın bir hastalık çıkmış. Derhal diyor gerekli tıbbi cihazları alın, o köye gidin diyor. Gidiyor Münir Bey. Bütün köy halkına aşı yapıyor. Sonra ihtiyacı oluyor, tuvalete gidiyor. Köy tuvaleti tabi. Bilirsiniz değil mi köy tuvaletlerini. Hani iki tane tahtayı şöyle atarlar, bir çukur olur... Münir Bey işte tam orada pantolonun düğmelerini çözecek, yerde, o pisliğin içinde bir sinek görüyor. Sinek böyle çırpınıyor oradan kurtulmak için. Batmış pisliğin içine. Hemen Münir Bey pantolonun düğmelerini ilikliyor, iniyor aşağı, kollarını sıvıyor, Ya Allah, kolunu pisliğe daldırıyor, o sineği çıkartıyor, böyle tutuyor, yavaş yavaş sineğin ıslaklığı kuruyor, pırrr diye uçuyor. Sonra Münir Bey gidiyor, güzelce yıkanıyor, temizleniyor, arınıyor.


Ertesi gün bir hastaya çağırıyorlar gene Münir Bey’i, bir fakir hasta. Karanlık bir sokak, ışık mışık yok. Bir şey dikkatini çekiyor Münir Bey’in. Sağ elinden böyle ışıklar çıkıyor. O sineği kurtardığı eli. Şöyle yapıyor elini, bööyle sanki gece lambasını, feneri tutmuş gibi yolu aydınlatıyor. Ve ölene kadar Münir Bey’in o eli böyle bir fener gibi geceleri aydınlatıyordu.


Bir Gönül Dostu- Efendim o herkes tarafından farkedilemiyordu değil mi?


Sabri Tandoğan Hz:- Hayır yavrum, onu ancak mânen kendisine yakın olanlar görebiliyor.


Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]