Bu genel af, yıllardır bizi sıkan, boğan, bunaltan nedenleri yok eder. İçimizde o güne kadar hiç duymadığımız bir rahatlık, bir ferahlık, bir neş’e hissederiz. İç dünyamızı pisliklerden arındıralım ki, orada mânevî güneşler doğsun. Fetihler olsun. Kirli kaba konulup kaynatılan süt bile hemen kesilir. Hâne mâmur olmadan, oraya sultan gelir mi? Biz bu dünyaya mutlu olmak, huzur bulmak, içimizi sevgiyle doldurmak, onu her gün biraz daha çoğaltarak, büyüterek bütün kâinatı, insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, taşıyla, toprağıyla kucaklamak için geldik. Özdemir Asaf, bir şiirinde “dünya kaçtı gözüme” der. İnsanoğlu, Resûlullah’ın yolunda giderse, içini arıtır, temizler, sonra onu güzelliklerle, sevgilerle doldurursa iç dünyası öyle büyür, öyle büyür ki, onun yanında zâhir âlem bir toz zerresi kadar kalır. O halde, sevgi varken, niçin düşmanlık? Dostluk varken, muhabbet varken, niçin kinler, nefretler?
Olgun insan, kâmil insan, kusurları gören değil, kusurları örten, teselli arayan değil, teselli eden, anlayış bekleyen değil, anlayış gösteren, yalnız sevilmeyi isteyenlerden değil, sevenlerden olan, yağmur gibi, güneş gibi rahmet ve bereket götüren, toprak gibi mütevâzı olan insandır. Onlar gittikleri yere barış, sevgi, saygı, edep ve incelik götüren insanlardır. Onlar bölücü değil, birleştirici, affedici, bağışlayıcı olanlardır. Onlar görüldükleri zaman insana Allah’ı hatırlatan insanlardır. Neden bizler de onlar gibi olmayalım?
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.