Vahap
Saygıdeğer Büyüğüm,
En derin saygılarımla ellerinizden öpüyorum. Tüm gönül dostlarına da saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Uzun süredir siteyi takip ediyorum. Siteye yazılan her yazı ve bunlara verdiğiniz cevaplarla yaşama sanatında yeni bir hususu öğreniyorum. Ben de siteye yazı yazmayı uzun süredir. Düşünmeme rağmen duyduğun heyacandan dolayı bir türlü yazamadım. Demek ki nasip bu güne imiş.
Bu gün sizlerle yaşadığım iki olayı paylaşmak istiyorum;
Birincisi; Bahçelievler’de bulunan Liva pastanesine sık sık gitmekteyim. Günün tüm yorgunluğunu sıkıntısını orada verilen hizmetin kalitesiyle, ortamın sıcaklığıyla ve işyeri sahibinin içten misafirperverliğiyle atmaktayım. Burada bulunan ve sonradan isminin Mehmet olduğunu öğrendiğim çalışan arkadaştan bahsetmek istiyorum. İşimin de gereği pek çok ile ve işyerine gitmekteyim. Bu kadar duyarlı, nazik, güleryüzlü, ince, edepli tüm müşterilere hiç kimseyi ayırmadan saatlerce ayakta kalarak ki bazen hasta da olduğu zaman bile hizmet veren birini görmedim. Pastanede onu göremediğim zaman sanki pastanenin gönlü yokmuş gibi gelmeye başladı. Bir gün yaptığımız sohbette, üniversite öğrencisi olduğunu, hem çalışıp hem okuduğunu memleketinin ise Ermenek olduğunu öğrendim . Tabii Ermenek ismini duyunca çok heyecanlandım. Ve hemen sizden bahsettim. Sizi tanımak istediğini ve ellinizden öpmek istediğini söyledi. Ben de İnşaallah bir gün nasip olur dedim. Bu kadar güzel, çalışkan, özverili, edepli, nazik, duyarlı gençleri gördükçe günümüz de Türk gençliğine karşı olumsuz, kasıtlı, sistematik yozlaştırma politikalarının uygulandığı halde böyle pırıl pırıl gençlerin olması ileriye dönük umutlarımı güçlendirdi. Allah bütün gençlerimizin Yar ve Yardımcısı olsun.
Paylaşmak istediğim ikinci olay ise; Geçenlerde arkadaşımla bir iş için Ostim de bulunan bir işyerine gittim. İşyeri sahibinin üst kattaki büroda olduğunu öğrendim. Üst kata çıktığımda bizi iki köpek karşıladı. Arkadaşım çok korktu. Ben de İşyeri sahibine köpekleri böyle boşta bırakmamaları gerektiğini, gelen misafirleri korkuttuğunu söyledim. O anda beni çok şaşırtan ve hala etkisinde olduğum bir olay oldu. işyeri sahibi köpeklerden birine dönüp '' utanmıyor musun havlamaya gelen misafirlere, seni köpek sanacaklar'' dedi. Bunun üzerine köpek büyük bir mahcubiyet hissiyle utanıp, dışarı çıktı. Benim bu olaydan çok etkilendiğimi Heykeltraş olan işyeri sahibine söylediğimde, köpeğinin onun için çok önemli bir dost olduğunu onunla sık sık dertleştiğini, bir an bile yanında ayırmak istemediğini söyledi. Daha sonra İşyeri sahibi ile sohbet etmeye başladık, Bu arada başka bir bayan çalışan, Küçük bir insan heykelinin (maketinin) kaşını düzeltmeye çalışıyordu. İşimiz bitip ayrıldığımızda bir kaç saat geçmişti. Ama o bayan hala kaşı düzetmekle meşguldü. Ben de heykeltraş olan işyeri sahibine dönüp, '' Heykeltraşların çok inançlı olmaları gerektiğini çünkü cansız bir heykel meydana getirmek için bu kadar yoğun emek zaman harcadıklarını ' Yaratılmış insanda ise sadece bu harika bedenin değil, aynı zamanda aklın ruhun, gönlün vb. harika unsurların bulunduğunu 'Gerçek sanatkar olan Allah'ı en kolay onların anlayabileceğini söyledim. Heykeltraş çok memnun oldu, sıcak bir vedalaşma ile ayrıldığımızda ben hale yaşadığım bir kaç saatin etkisinde idim.
Sonsuz saygı ve sevgilerimle ..........
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Hayat bir tarladır, ne ekersen onu biçersin Yazan Vahap
Cvp: Hayat bir tarladır, ne ekersen onu biçersin Yazan Sabri Tandoğan