Merhaba,
Üniversitede tıp okuyorum ama kendimi çokyönlü yetiştirmek istiyorum, bazı hayallerim var. Derslerim şu anda iyi ama ben belli bir konuda takılıp kalmak istemiyorum. Zamanı doğru kullanarak farklı farklı konulara da yönelebilmem mümkün olabilir mi, ama bir hayli yorgun oluyorum okulumdan eve döndüğümde. Nasıl bir çalışma temposu ve metodu önerirsiniz?
Saygılar.
Metin
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Metin Bey,
Kıymetli yavrum, aslında sorduğunuz soru bence her aydın insanın ama gerçek aydınların kendilerine sorması gereken bir durum. Yalnız kendi mesleğiyle, kendi branşıyla ilgilenip başka herşeye sırtını dönmek bence yanlış bir tutum. Evet, insanın ekmek parasını kazandığı bir esas mesleği olacak ama bunun yanısıra bir insan olarak kendisini en çok ilgilendiren konulara da zaman ayıracak. Bunun pek çok türü var. Ben yalnız mühendisim, ben yalnız doktorum, ben yalnız hukukçuyum deyip başka birşeyle ilgilenmeyenler dine, tasavvufa, müziğe, resme, şiire, edebiyata bigane kalanlar bir süre sonra kendi işlerini de çok zorlukla yapar hale gelirler. Çünkü yukarda saydığımız çeşitli kütür kolları insana hayata bağlar. Yaşama sevinci verir, mutluluk verir. Onu hayatta güçlü kılar. Sakın ha yalnız bir branşla sınırlı kalmayın. Kendinizi örseler, yazık edersiniz. Hayat binbir güzelliklerle dolu. Yaşamak, varoluş bizlere her gün değil, her saat değil, her an yepyeni güzellikler sunuyor. İçinde yaşadığımız dünya inanılmaz, akıl ermez, takat getirilmez güzelliklerle dolu. Neden bigane kalalım? Aşık Veysel böyleleri için “Yumma gözün kör gibi” diyordu. Bir güzelliği yaşayan ilerdeki güzellikleri yaşamaya da aday olur. Güzellik, kainatın altın anahtarıdır. Bir güzel mısra, bir güzel melodi, bir güzel desen, renk insanın hayatında yepyeni dünyalar çıkarabilir. Çağımızın en büyük zekalarından biri olan Einstein,aynı zamanda çok güzel piano çalardı. Matematikle müspet ilimlerle yorulan kafasını müzik dünyasının sonsuz güzellikleri önünde dinlendirirdi. Osmanlı padişahlarından çoğunun güzel sanatlara karşı yakın ilgisi vardı. Bir çok padişahın divanları vardır. Bazıları, o divanlardan bazı mısralar günümüze kadar gelmiş, halk tarafından benimsenmiştir. Kanuni’nin
“Halk içinde muteber bir nesne devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi”
mısralarını duymayan yoktur. Üçüncü Selim’in besteleri günümüzde bile hayranlıkla çalınıyor, söyleniyor, dinleniyor. Topkapı sarayında Abdülhamid’in inanılmaz güzellikte sedef kakmalı masaları, sandalyeleri, etajerleri vardır. İsmet Paşa altmış yaşından sonra viyolonsel öğrenmişti. Güzel sanatlar hangi yaşta, hangi meslekte olursa olsun insan ruhunu besleyen, dinlendiren, ona huzur veren, mutluluk veren bir arkadaştır. Durum böyle değerli yavrum.
Şunu iyi bil ki yorgunluğu gidermenn en iyi yolu bir işten başka bir işe geçiştir. Siz de yorgun, argın geldiğiniz zaman bir kitap, bir müzik eseri, bir güzel tabloyla bu yorgunluğunuzu gidermeye çalışın. Bazan en yorgun olduğunuz zamanlarda bile göreceksiniz yerine göre güzel bir mısra, güzel bir cümle, güzel bir melodi size taze, yeni, pırıl pırıl bir dünyanın kapılarını açacaktır. Yahya Kemal bir şiirinde
“Gel, kurtar kendini varlığın dar hendesesinden”
diyor. Önemli olan rutin hayattan, yeknesak, monoton bir yaşantıdan pırıl pırıl bir dünyaya geçebilmektir. Çok insanın sandığı gibi ben sırtüstü yatarak bir insanın dinleneceğine, mutlu ve huzurlu olacağına kesinlikle inanmıyorum.
Kıymetli yavrum, yeni maillerini bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.