.
Saygıdeğer Büyüğüm Sabri amcacığım;
ben 34 yaşında evli bir kimya öğretmeniyim. 11 yaşında Eren adında bir oğlumuz var, Allah izin verirse 4 aylık da bebek bekliyorum. Sizi çok seviyorum, internetten sohbet videolarınızı dinleyerek sizden istifade etmeye, feyz almaya çalışıyorum. 8,10 yaşlarımdan hatırlıyorum sizi , rahmetli dedemle fiziki ve üsluben benzerliğiniz beni size daha da yaklaştırdı.
Benim size sormak istediğim bir soru var:
Oğlum Eren'le bazı sorunlar yaşıyoruz ve bu yıllardan beri var. Babası ve ben ona her şeyi söyleyerek yaptırıyoruz, kitap okuması, ders çalışmasından tutun herşey problem:( Ve şimdi Allah izin verirse bir bebeğimiz olacak, onu nasıl yetiştirmeliyiz ki aynı problemlerle karşılaşmayalım. Sizin çocuklar konusunda ne kadar hassas olduğunuzu biliyorum, onlara bir "bey, padişah" gibi davranmalısınız dediğinizi hatırlıyorum. Ancak böyle davrandığımız zaman da Eren bunu başka şekillerde kullanabiliyor, şımarıyor, asabileşiyor. Kısacası bu konuda tıkanmış durumdayız. Bu eğitimin anne karnında başlaması gerektiğini sizden öğrendim, Eren için sizce çok mu geç kalmış durumdayız?
Bir sorum daha olacak, bayramda sizin elinizi öpmek istiyoruz, size nasıl ulaşabiliriz? Çok teşekkür ederim Sabri amcacığım, Allah sizi ve sizin gibi manevi büyüklerimizi başımızdan eksik etmesin. Ellerinizden öperim.
Saygılar
Zeynep
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Zeynep Hanım,
Kıymetli yavrum, her ne kadar zararın neresinden dönülse kardır deniliyorsa da şunu kabul edelim, Eren’in eğitimi konusunda çok ama çok geç kaldınız. O nedenle yeni doğacak çocuk için daha ilk günden itibaren çok dikkatli, çok hassas, çok uyanık olmanız gerekecek. Eren’in bu hale gelmesinin sebebi sizin onu şımartmanız. Ne yazık ki hemen hemen bütün ailelerde bu hastalık var. Çocuk şımartıla şımartıla firavun haline getiriliyor. Çok değerli komşumuz Necla Hanımefendi anlattı. Geçen gün Hoşdere Caddesi üzerindeki Bim marketine gidiyor. Bir anne, oğlu ve kızıyla aynı mağazaya gelmiş, kız çocuğu güya kardeşiyle oynuyor. Avaz avaz, çığlık çığlığa. Necla Hanım rahatsız olmuş. Dönüp bakıyor, anne olacak o Allah’ın belası kadın Necla Hanım’a yüzünü ekşiterek utanıp sıkılmadan, haysiyetsizce “Ne baktın?” diyor, “rahatsız mı oldun?” Necla Hanım, bu çirkef, bu rezil kadına cevap vermeye tenezzül etmiyor. Dükkandan çıkıp gidiyor. İşte böyle sayın hocam. Bugünkü çocuklar böyle firavun gibi yetiştiriliyor. Bazı çocuklar annelerinin boğazını bıçakla kesiyorlarsa niye hayret ediyoruz. Bu gidişle daha çok anneler ayaklar altında tekmelenecek, boğazları kesilecek. Benim size tavsiyem şu: Eren de bir firavun olmak yolunda. Derhal onunla ilginizi kesin. Hiç yüz vermeyin. Onu sofraya buyur da etmeyin. Böyle şımarık çocuk olacağına hiç olmasın daha iyi. Geçen gün GAP’daki televizyon konuşmamda kendini bilmeyen, kültürsüz, görgüsüz bir kadın program kurallarını hiçe sayarak bana döndü ve “Tabi,” dedi, “senin çocuğun olmadı ki böyle konuşuyorsun.” Yarabbi, o günden beri uykularım bozuldu. Dünyam yıkıldı. Benim rahmetli Rana ile olan o eşi, benzeri görülmedik muhteşem evliliğime ilk defa bu kadın dil uzattı. Eğer çocuğum olsaydı yemin ederim Eren gibi yetiştirmektense ölmeyi tercih ederdim. Biliyorum, bu satırları okuyunca bana kızacaksınız. Belki küfredeceksiniz. Ama bu konuda içim öyle dolu ki. Çevremdeki çocukları gördükçe onların birer firavun gibi yetiştirilişlerini gördükçe çileden çıkıyorum. Korkunç üzülüyorum. Yeter artık. O çocuğu daha fazla şımartmayın. Ona öyle bir şok uygulayın ki anasından emdiği burnundan gelsin.
Değerli hocam, her şeye rağmen bu insanla görüşmek istiyorsanız bayramın ikinci günü sabahı saat 9:30’da beni arayın. Beraber bir zaman ve bir mekan tesbit edelim...
Efendim, sizi kıracak en ufak bir hareketim olduysa tekrar tekrar özür dilerim.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.