Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : "Biz, sevmek için dünyaya geldik, “düşmanımız kindir bizim”.
Gönderen : Esra
Tarih : 3/28/2018 12:32:49 PM


.







Saygılar sunarım Hocam ;





Sitede "Sizden gelenler" bölümüne gelen soruları,mesajları okumaya devam ediyorum.Ancak bazı kimseler ifade ettiğiniz gibi sizi üzüp,günlerce ağlatan,haksız tahakkümlerde bulunmuşlar. Ben 27 yaşında bir insanım,belki onlar kadar yaşamadım ve onlar kadar hayat tecrübem yok,tecrübelerim,bilgim çok çok sınırlı, lütfen


yanlış anlamasınlar onlara akıl vermek gibi bir niyetim yok.Sadece birkaç şey söylemek istiyorum. Bu yazdıklarımı siteye koymayabilirsiniz, ama ben çok rahatsız oldum bu durumdan, sadece bu duygumu paylaşmak istiyorum.





Yüce Allah o kadar merhametli ki ufacık sebepler yaratıp, maddi-manevi çok büyük mevkiler bahşediyor, işlediğimiz günahlar dağ kadar olsa bile.Biz istemeden bize birçok lutuflarda bulunuyor. Etrafımıza koyduğu binbir güzellik; okyanuslar,ummanlar.





Işıl ışıl yıldızların parıldadığı gökyüzü, kelebekler binbir renk ve


desendeki denizaltı canlıları ve bunlar gibi niceleri. Ama en önemlisi bizlere o güzellikleri daimi yaşamamız için bizi uykudan uyandırmakla görevli kıldığı Peygamberler, veliler ve melekler. Bu yüce sultanlar hiç bıkmadan, usanmadan, kendisine taş atana bile gül vererek mukabele ediyorlar.





Onların konuşmaları, sevgileri ve öfkeleri Allah için. Onlarda nefs susmuş, hüküm altına alınmış. Onlarda Allah'ımızın belki bin bir tecellisi perdesiz zuhur ediyor.





Sahip olduğumuzu zannettiğimiz, mal, mevki, ilim gibi mefhumların kaynağı Yüce Allah. İşte bu güzide insanlar bu kaynağa cüz-i iradelerini götürdüler.Biz ilmimiz, malımız mevkiimiz diye övünürken,onlar "her hareket edenin bir hareket ettiricisi" vardır diyerek hareket edeni değil,onun harekete geçmesine izin vereni dikkate aldılar, karşılık olarakda tohum olarak kalıp toprakta çürümediler; filizlenip büyüdüler, büyüdüler, dal budak saldılar, göklere otağlar kurdular.





Siz, biz hiç boşuna kurumlanmayalım, kibirlenmeyelim, bu güzide insanlara haksız eleştiriler yapmakla bir iş yaptığımızı zannedip kasılmayalım. Biz küçük çocuklar gibi bağırıyoruz, çağırıyoruz, hopluyoruz, zıplıyoruz.İşin sonunda yorulan, bitkin düşen,anne babası tarafından horlanan, susturulan


çocuklardan hiçbir farkımız kalmıyor.





Bence Sabri hocamızın, babamızın, dedemizin, belki anne babamızdan bile bize daha yakın olan benim için "dünyaya düşmüş bir inci" olan bu güzel insanın,bizim daha iyiye ve güzele gitmemiz için en ufak bir ihimali dahi göze alarak çektiği meşakkatleri, en azından bunu görmemiz acilen gerekiyor. Kaldı ki bireysel olarak,onun engin tecrübe ve bilgisinden istifade etmek isteyen, buna aç olan bir kimseyim ve benim gibi binlerce, milyonlarca insan var. Siz sadece


tek bir kişinin değil bilcümlenin hakkını çiğniyorsunuz.





Eğer şu ana kadar özür dilemediyseniz lütfen bunu bugün yapın. Öte dünyaya taşımayın.





Sabri Hocamızın hocası Münir Derman Hazretlerinin buyurduğu gibi "gayretullaha dokundu"racak her şeyden kaçınmalıyız. Emin olun onları Allah koruyor, dil uzatırken "hareket edeni değil, hareket ettireni" görmeye çalışalım. Ben bütün insanlara o kapasitenin verildiğine inanıyorum.





Saygılar sunarım.





--------------------------------------------------------------------------------





Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :





Sayın Esra Hanım,





Kıymetli yavrum, gönderdiğin mailden şu veya bu şekilde beni üzen, kıran, inciten, ağlatan, uykusuz bırakan insanların seni çok etkilediği, üzdüğü, ıstırap verdiği anlaşılıyor. Değerli yavrum, biz onarı da hoş görmeye, sevgi kanatlarımızın altına almaya, onlar için de hayır dua etmeye mecburuz. Onlar tevhid ekseninn dışında değiller ki. Onların da bu alemde bir görevleri var. Tasavvufta bir kural vardır yavrum, “Her Musa’nın bir firavunu vardır” derler. Muhakkak Resullullah Efendimizin hayatını okuyup, incelemişsindir. Küçücük yaşta annesini, babasını kaybediyor, akraba elinde büyüyor. Hep boynu bükük, gözü yaşlı. Yıllar böyle geçiyor. Kırk yaşında iken Peygamberlik görevi veriliyor. Ve o andan itibaren başına gelmeyen kalmıyor. Amca, ki babanın yarısıdır, o dünyanın en mübarek insanının hayatına son vermek istiyorlar. Ebu cehil’in, Ebu-Lheb’in yaptığı zulümleri muhakkak okumuşsundur. Şimdi Peygamber Efendimize yapılanları anlatmaya başlasam günler geçer. Ama Peygamber Efendimiz en büyük kötülüğü de görse (ki Taif’de İslamı anlattığı için gördüğü sert, kaba, çirkin muammeleler gönlü taş gibi insanları bile ağlatır) yine duadan, iyi ve güzel temennilerden uzak kalmıyor.





Sevgili yavrum, hayatın kanunu böyle. Biz ne kadar kırılsak da, incinsek de yine de o insanları en yakınlarımız kabul ederek hayır duadan uzak kalmayacağız. Peygamber Efendimiz bir Hadis-i şerifinde “İnsanların en hayırlısı insanları seven ve onlara hizmet edendir” buyuruyor. O zaman bizim hayattaki rotamız kendiliğinden ortaya çıkıyor, her şeye rağmen sevmek, her şeye rağmen onları bağrımıza basmak ve her şeye rağmen onlar için hayır dua etmek, onların iki dünyadaki saadetlerini dilemek.





Durum böyle yavrum. Bize kin tutmak, nefret etmek, beddua etmek hakkı tanınmamış. Bizim öyle bir lüksümüz yok. Her şeye rağmen biz “sevmek, devam eden en güzel huyum” diyeceğiz, “sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” diyeceğiz ve Hakk'a dönmek zamanı gelince










“Sevginle gireceğim toprağa





Sevginle çıkacağım topraktan” diyeceğiz.










Kıymetli yavrum, sitemizi zenginleştirecek, ondan yedi veren güller açtıracak yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.










Sabri Tandoğan


Allah'ın Rahmeti, Peygambber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam'ın Şefaati Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Üstlerine Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]